7 Haziran 2017 Çarşamba

Nedense ülke olarak komplo teorilerine inanmaya çok meyilliyiz.

BORSA İSTANBUL'UN YÜKSELİŞİ VE ARAPLARDAN GELEN PARA!

Nedense ülke olarak komplo teorilerine inanmaya çok meyilliyiz. Bu bir ruh hali mi yoksa genel bilgi düzeyimizle ilgili bir sıkıntı mı acaba? Belki de ikisi birden. TL değer kaybettiğinde "dış güçler" söylemi ağırlık kazanırken piyasalara para girişi olduğu zaman da "Araplardan para geliyor" söylemi alıp başını gidiyor. Son dönemde BİST'in yükselişi ve TL'nin değer kazanması "Araplardan para geliyor" söylemini yine canlandırdı. Ödemeler dengesinde açıklanamayan net hata noksan kalemi de bu söylemi kullananlar tarafından kanıt olarak sunuluyor.

Finansal piyasalar için uluslararası fon akımları çok önemli. Bu fonlar da daha çok Batı ülkelerinin tasarruflarıdır. Bu fonların kim oldukları ve gecikmeli de olsa hareket tarzları zaten bellidir. Eğer küresel ölçekte risk iştahı artarsa gelişmekte olan ülke fonlarına alokasyonlar artar ve ağırlıklarına göre bu ülkelere para girişi olur. MSCI EM endeksinde örneğin Türkiye'nin ağırlığı yüzde 1, Çin'in ağırlığı ise yüzde 27,6. Yani gelişmekte olan ülkelere aktarılan her 100 dolarlık fonun 27,6 doları Çin'e giderken 1 doları Türkiye'ye giriyor. Bu oranlar, ekonominin büyüklüğü ve sermaye piyasalarının derinliğiyle ilgili uzun vadeli stratejik rakamlar... Ülkeye özel riskler, ucuzluk faktörleri ya da fırsatlar oluşursa bu ağırlık taktiksel yani kısa vadeli olarak arttırıp azaltılır. Bu fon hareketlerini bu yüzden gerek çıkış gerekse giriş olduğunda birtakım komplo teorilerine bağlamak doğru bir düşünce tarzı değil.

Yılbaşından bu yana risk iştahına bağlı olarak gelişmekte olan ülkelere fon girişleri arttı. Son dönemdeki emtia fiyatlarının seyri, ileriye dönük olarak bu konuda iyi işaretler vermese de şimdilik bu iştah canlı. Türkiye de bundan olumlu etkilendi. Referandum sürecinin sonuçlanmasının kısa ve orta vade için sağlayacağı istikrar carry trade'i de canlandırdı.

Birçok parametreye göre uluslararası benzerlerine göre iskontolu işlem gören başta bankacılık olmak üzere BİST hisseleri böylece hızla değer kazandı ve TL güçlendi. Bunun daha önce belirttiğim gibi Araplarla veya Katarlılarla bir alakası yok. Katar bir gaz üreticisi olarak düşük petrol fiyatları nedeniyle sıkıntılar yaşayan diğer Körfez ülkelerine göre biraz daha iyi durumda olmakla birlikte bölge geneli kendi dertlerine düşmüş durumda. Ayrıca ödemeler dengesindeki net hata noksan kaleminin de bununla ilgili olmadığı gerek Merkez Bankası gerekse diğer uzmanlar tarafından zaman zaman ortaya konuyor. Kaldı ki "Araplardan para geliyor" söyleminin yaygınlaştığı bu dönemde net hata noksan kalemi açık verdi.

Bölge ülkelerinin, Kuveyt dışında zaten böyle bir sermaye piyasası kültürü de yok. Katar son dönemlerde iki ülke ilişkilerinin iyi olmasına bağlı olarak birtakım gayrimenkul ve doğrudan alım işlerine kısmen girdi ama o kadar. Bunlar ülkeye giren uluslararası fon akışları içinde önemsiz düzeyde. Körfez ülkeleri yerleşiklerinden gelen sınırlı düzeydeki emlak alımlarının ise çok daha fazlasını Türkler şimdilerde Avrupa'da oturum alabilmek için Portekiz, Macaristan, İspanya veya Yunanistan gibi ülkelerde yapıyor.

Son dönemde sermaye piyasaları baharını yaşatan para girişleri çok büyük oranda Batı ekonomilerinin tasarrufları. Bu fon akımları kısa vadeli riskleri göz ardı edebilirler ama uzun vadeli stratejik alokasyon kararlarını değiştirecek majör siyasi, hukuki ya da ekonomik kararlar olursa Türkiye bu girişlerden mahrum kalabilir. Bu ligde olmak ve bu ağırlıkları en azından korumak önemli.

Alıntı:
http://www.borsagundem.com/haber/borsa-istanbulun-yukselisi-ve-araplardan-gelen-para/1201093


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder