22 Ocak 2019 Salı

Türkiye'ye 400 yıl yetebilecek kaya tuzu rezervi var

Arkeolojik verilere göre Hititler tarafından kaya tuzu çıkarılan, merkeze 19 kilometre mesafede bulunan tuz madenindeki üretim çalışmaları özel bir firma tarafından sürdürülüyor.

https://www.finansgundem.com/foto-galeri/burada-turkiyeye-400-yil-yetecek-rezerv-var-galeri/1380418

Asgari ücretle alım gücünde dipteyiz

Türkiye'de 8.5 milyon çalışan karnını zor doyuruyor. Temel gıda maddelerinden oluşan market sepeti için Türkiye’de asgari ücretli maaşının yüzde 11.9’unu harcarken, en az 2 kat fazla maaş alan yabancılarda bu oran yüzde 3’e kadar düşüyor
Türkiye'de asgari ücretin alım gücünün birçok ülkenin gerisinde olduğu biliniyor. Biz de bu durumu, Türkiye ve diğer bazı ülkelerde bir asgari ücretlinin maaşıyla ne kadarlık temel gıda ürünü alabildiğini kıyaslayarak analiz ettik. Bu amaçla, her ülkenin en yaygın süpermarketlerinden 14 temel gıda maddesinden oluşan bir sepet alışverişi yaptık. Bu en düşük fiyatlarla oluşturduğumuz market sepetine asgari ücretle çalışan bir Türk 241.8 lira öderken, İngiliz asgari ücretli 262.9 TL, Yunanlı 300 TL, Amerikalı 244.5 TL, Alman ise 275.7 lira ödedi. Ancak bu ülkelerde asgari ücret Türk Lirası bazında Türkiye'dekinin en az iki katı (Yunanistan) olduğu için bu harcamaların payı daha düşük kaldı.


MAAŞIN %11.9'U ALIŞVERİŞE GİTTİ

Türkiye'de yılbaşında yapılan yüzde 26.01 zamla asgari ücret 2 bin 20 liraya çıkarken Yunanistan'da bir asgari ücretli 683.8 Euro yani 4 bin 130 lira, İngiltere'de 1.300 sterlin yani 8 bin 931 lira, Amerika'da (Eyaletlere göre değişiyor) en düşük 1.392 dolar yani 7 bin 539 lira, Almanya'da ise çocuklu bir asgari ücretli 1.300 Euro yani 7 bin 852 lira alıyor.
Dolayısıyla Türkiye'de bir asgari ücretli bu market alışverişine, maaşının yüzde 11.97'sini harcamak zorunda kalırken, Yunan asgari ücretli yüzde 7.26'sını, İngiliz yüzde 2.94'ünü, Amerikalı yüzde 3.30'unu, Alman ise sadece maaşının yüzde 3.51'ini harcadı. Bu da Türkiye'de sayıları 8.5 milyonla toplam çalışan nüfusun yüzde 45'ini oluşturan asgari ücretlilerin ne kadar zor durumda olduklarını bir kez daha gösterdi. Nuray Tarhan / Sözcü




21 Ocak 2019 Pazartesi

2018 yılının petrol rezervleri açıklandı!

Knoema ülkelerin 2018 yılı petrol rezervlerini açıkladı. Sayısız ülke içinde bakın Türkiye kaçıncı sırada...

https://www.finansgundem.com/foto-galeri/2018-yilinin-petrol-rezervleri-aciklandi-bakin-turkiye-kacinci-sirada-galeri/1380525

2030'da ekonomileriyle bu ülkeler söz sahibi olacak!

60 ülkede faaliyet gösteren 150 yıllık İngiliz Bankası Standart Chartered, 2030 yılına gelindiğinde ekonomik anlamda dünyanın en büyükleri olacak olan ülkeleri açıkladı.

Şirket tarafından yapılan tahminlerde 2030'da dünyanın en iyi 10 ekonomisinin yedisi bugünkü yükselen piyasalar olacağı kaydedildi. İngiliz finansal hizmetler şirketi Standard Chartered, 2030 yılına kadar en büyük 10 ekonomiyi açıkladı.

Standart Chartered ekonomisti, Uzun vadeli büyüme tahminlerimizin kilit bir ilkeye dayandığını belirtiyor.

İngiltere, İtalya, Fransa ve Kanada gibi ülkeler liste dışı kalırken, Türkiye bakın kaçıncı sırada... İşte o liste...


1) Çin – 64.2 Trilyon Dolar

2) Hindistan- 46.3 Trilyon Dolar

3) ABD – 31 Trilyon Dolar

4) Endonezya 10.1 Trilyon Dolar

5) Türkiye- 9.1 Trilyon Dolar

6) Brezilya – 8.6 Trilyon Dolar

7) Mısır – 8.2 Trilyon Dolar

8) Rusya – 7.9 Trilyon Dolar

9) Japonya- 7.2 Trilyon Dolar

10) Almanya – 6.9 Trilyon Dolar

Standard Chartered, hatta Türkiye'nin ilk 5'i geçeceğini öngörüyor.



Dolara D-8 darbesi!

D-8 Genel Sekreteri Büyükelçi Dato Ku Jaafar Ku Shaari, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın üye ülkeler arasında yerel para birimlerinin kullanılması fikrinden hareketle D8P Card (payment card) geliştirildiğini söyledi.
Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya'dan oluşan Gelişen Sekiz Ülke (D-8) ticareti "D8P Card" ile yapacak. D-8 Genel Sekreteri Büyükelçi Dato Ku Jaafar Ku Shaari "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üye ülkeler arasında yerel para birimlerinin kullanılması fikrinden hareketle D8P Card (payment card) geliştirildi. Bu kart ile tüm üye ülkeler, kendi aralarında yaptığı ticaret ve diğer her türlü alışverişte yerel para birimleri ile ödeme yapabilme imkanına kavuşacaklar" dedi.

ENERJİ KONUSUNDAKİ ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR

2019 yılında üye ülkeler arasında, özellikle enerji sektöründe iş birliğini çok ciddi bir şekilde hedeflediklerini aktaran Dato Ku Jaafar Ku Shaari, enerji kaynaklarının üye ülkelere dağıtılması ve iletilmesi konusunda çalışmaların devam ettiğini vurguladı.

Dato Ku Jaafar Ku Shaari "Turizm, çalışma yapmayı planladığımız potansiyel alanlardan birisi. Umuyoruz ki 2019'da imzalamış olduğumuz Tercihli Ticaret Anlaşması, 'Preferantial Trade Agreement' (PTA) anlaşması doğrultusunda meyvelerini toplarız. Ayrıca üye devletler arasında varılan gümrük anlaşmasıyla da bu tercihli ticaret faaliyetlerinin devam etmesini istiyoruz" dedi.

SABİHA GÖKÇEN'DEN D-8 ÜLKELERİNİN VATANDAŞLARINA HIZLI GEÇİŞ İMKANI

Havalimanı ağının kurulması ile vize anlaşmasının hayata geçeceğini ve aktif olarak kullanılacağını belirten Dato Ku Jaafar Ku Shaari şöyle konuştu: "Seçilmiş havalimanı projesinde Sabiha Gökçen Havalimanı'nın seçilmesi konusunda bir iyi niyet mektubu imzaladık. Bu havalimanı ile D-8 üyesi ülkelerin vatandaşları için fast track (hızlı geçiş) hizmeti sağlanacak."

26 milyarderin serveti 3.8 milyar insanın varlığına eşit

Dünyanın en zengin 26 milyarderi, dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50'sini oluşturan 3,8 milyar insanın toplam varlığına eşit servete sahip.
Yoksulluğa karşı çalışmalarıyla bilinen yardım kuruluşu Oxfam, Davos'ta yarın başlayacak olan Dünya Ekonomik Forumu öncesinde yıllık raporunu yayınladı.

"Kamu yararı mı, özel servet mi?" başlıklı raporda, servetin giderek daha az sayıda elde yoğunlaşmasına dikkat çekilerek 2018'de zenginlerin daha zengin, yoksulların daha yoksul hale geldiği ifade edildi.

BBC Türkçe'de yer alan habere göre aradaki uçurumun giderek büyümesinin yoksulluğa karşı mücadeleyi zorlaştırdığını belirten Oxfam, %1 oranındaki bir varlık vergisi ile 418 milyar dolar gelir sağlanabileceğini ve bununla, dünyada okula gitmeyen tüm çocukların eğitim masraflarının yanı sıra sağlık hizmetlerinin de karşılanabileceğini ve 3 milyon ölümün engellenebileceğini vurguladı.

Servet yoğunlaşması

Rapora göre, dünya çapında 2200 milyarderin serveti 2018 yılında 900 milyar dolar, yani günde 2,5 milyar dolar artış gösterdi.

En zenginlerin serveti yüzde 12 oranında artarken, dünya nüfusunun en yoksul yarısının varlığı yüzde 11 azaldı.

Servetin giderek daha az elde birikmesinin göstergesi olarak, nüfusun en yoksul yüzde 50'sinin sahip olduğu servet miktarına eş değer servete sahip olan milyarderlerin sayısı 2016'da 61 iken 2017'de 43'e ve 2018'de 26'ya düştü.

Raporda dikkat çekilen diğer bulgular şunlar:

- 2008 krizinden bu yana geçen 10 yılda milyarderlerin sayısı neredeyse iki katına çıktı.

- Dünyanın en zengin insanı, Amazon'un sahibi Jeff Bezos'un serveti 112 milyar dolara çıktı. Bezos'un servetinin sadece yüzde 1'i, 105 milyon nüfuslu Etiyopya'nın yıllık sağlık bütçesine eş değer.

- Dünyada kadınların yaptığı ücretsiz bakım işlerini bir şirket yapıyor olsaydı bu şirketin yıllık cirosu 10 trilyon dolar olurdu - Apple'ın cirosunun 43 katı.

- Erkeklerin toplam zenginlikten aldığı pay kadınlardan yüzde 50 daha fazla.

Hükümetler eşitsizliği derinleştiriyor

Oxfam'ın kampanyalar sorumlusu Matthew Spencer, "Bu şekilde olmak zorunda değil. Dünyada herkese hayatta şans verecek yeterince varlık var. Hükümetler servete ve işletmelere gereken vergiyi uygulayarak insanların canını kurtaracak ve yaşam koşullarını geliştirecek ücretsiz ve kaliteli kamu hizmetlerine kaynak sağlamak için harekete geçmeli" diyor.

Raporda, birçok hükümetin kamu hizmetlerine yatırım yapmayarak var olan eşitsizliği daha da ağırlaştırdığı ifade edildi.

En zenginlerden yeterince vergi alınmadığını vurgulayan rapor, hükümetlerin vergi kaçırmanın üstüne giderek ve daha adil bir vergilendirme sistemi ile kamu hizmetlerini finanse etmesi gerektiğini belirtiyor.

Oxfam, aşırı yoksulluktaki düşüşte Çin'deki hızlı ekonomik gelişmenin etkili olduğunu, ancak dünyadaki yoksulluk seviyesinde azalmanın 2013'ten bu yana yarı yarıya düştüğünü, Sahra altı Afrika'da aşırı yoksulluğun artmakta olduğunu vurguladı.

14 Ocak 2019 Pazartesi

Kayyum atanan şirketlerin değeri 56,5 milyar lira

TMSF Başkanı Gülal: Şu an TMSF kayyumluğunda yürütülen 955 şirketimiz var. Bunların aktif büyüklükleri toplam 56,5 milyar lira.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal, TMSF kayyumluğunda idare edilen 955 şirket bulunduğunu belirterek "Bunların aktif büyüklükleri toplam 56,5 milyar lira, öz kaynak rakamı 19,8 milyar lira seviyesinde. Çalışan sayısı da 44 bin 622 kişi. Bu şirketler genel olarak yüzde 27 seviyesinde büyüdü." dedi.

Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'nde Boydak Holding merkezinde düzenlenen 2018 değerlendirme toplantısına katılan Gülal, fona devredilen firmaların, başarılı finansal sonuçlarıyla ekonomiye güç katmaya devam ettiklerini söyledi.

Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı'na destek verdiklerini ifade eden Gülal, "Şu an TMSF kayyumluğunda yürütülen 955 şirketimiz var. Bunların aktif büyüklükleri toplam 56,5 milyar lira, öz kaynak rakamı 19,8 milyar lira seviyesinde. Çalışan sayısı da 44 bin 622 kişi. Bu şirketler genel olarak yüzde 27 seviyesinde büyüdü." diye konuştu.

Boydak Holding'in Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Listesi'nde 7 grup şirketinin bulunduğunu anlatan Gülal, holdingin 2018 yılında sahip olduğu güçlü insan kaynağında herhangi bir azalmaya gitmediğini vurguladı.

Gülal, ayrıca İstikbal markasıyla Kayserispor'a, Bellona markası ile de bayan basketbol takımına sponsor olarak spora olan desteklerini sürdürdüklerini bildirdi.

Bağlı firmaların ihtiyaç duyması halinde yatırım yapmaktan da çekinmediklerini dile getiren Gülal, şunları kaydetti:

"Boydak Grubu'nun 2017 yılında 8,6 milyar lira olan cirosu yüzde 14'lük artışla 2018 yılında 9,8 milyar liraya yükselmiştir. Grubun vergi öncesi karı (EBITDA) yüzde 26,5 artışla 1 milyar liradan 1,34 milyar liraya ulaşmıştır. Aynı dönemlerde ödenen vergiler ise yüzde 52'lik artışla 432 milyon liradan 658 milyon liraya ulaşmıştır. 2018'e 372 milyon dolar olan toplam ihracatı yüzde 5,1 artarak 391 milyon dolara yükselmiştir. 2 yılda toplam yatırımlar ise 419 milyon liraya ulaşmıştır. Boydak için bu yıl 500 milyon dolar ihracat hedefimiz olacak. Boydak bin 664 mağaza sayısına ulaştı. Boydak Holding mobilya sektörünün hemen hemen yüzde 60'ına sahip. Biz TMSF kayyumluğundaki şirketlere bir milli servet gözüyle bakıyoruz. Bu şirketlerde bir irtifa kaybı olsun istemiyoruz. Bu şirketlerin katma değer üretmeye devam etmesi lazım. Biz Boydak Holding'i devraldığımızda bu grubun 383 milyon Dolar banka borcu vardı. Bu 2 yıllık süreç içerisinde 245 milyon dolar borç ödemesi gerçekleştirdik. Bugün holdingin toplam borcu 138 milyon dolar seviyesinde."

Gülal, mobilyadan enerjiye, demir-çelikten tekstile kadar 8 farklı sektörde faaliyet gösteren Boydak Holding'in Ar-Ge-Ür-Ge harcamalarının yüzde 14,7 yükselişle 16 milyon liraya ulaştığını ifade etti.

Bir gazetecinin Boydak Holding'e Arap yatırımcıların ilgi gösterdiğini hatırlatması üzerine Gülal, ekonomik durumu iyiye giden firmaların satışını düşünmediklerini, bu kapsamda Boydak Holding'in satışının da gündemlerinde olmadığını söyledi. 

13 Ocak 2019 Pazar

Küreselleşme laneti!

Küreselleşme son otuz yılda bize ne vaat etmişti, ne verdi? Milliyet Ekonomi yazarı Ali Ağaoğlu, bu soruya ne cevap verdi? Yanıtını da, analizini de köşesine taşıdı.İşte o yazı...
Küreselleşme son otuz yılda bize ne vaat etmişti? Mal, hizmet, sermaye ve emek dünyada serbestçe dolaşacak, refah her kesime eşit olmasa da benzer şekilde dağılacaktı. Böyle oldu mu? Hayır!

Mal, hizmet, sermaye serbestçe dolaştı. Lakin emek serbestçe dolaşamadı! Dünya ticaretindeki sınırlar kaldırıldı veya azaltıldı. Bu sayede mal, hizmet (örneğin bankacılık) ve sermaye serbestçe her ülkeye girdi. Buna karşın, emeğin serbestçe dolaşımı önündeki engeller yükseltildikçe yükseltildi! Emek serbestçe dolaşamadı. Bu neye yol açtı? Küresel gelir dağılımı her geçen gün daha da bozuldu ve bozulmaya da devam ediyor.

Müsaadenizle basit bir örnekle açıklayayım. Dünya haritasını önünüze koyun. Doğuda Avustralya ve Çin’den başlayın, ABD’den çıkın. Kolay olsun diye sadece alışveriş merkezlerine baktığınızda, markaların üçte ikisi küresel markalar. Bu durum bankacılık, otomotiv, mühendislik ve hatta yönetim danışmanlık hizmetlerinde de böyle. Geriye kalan üçte bir marka yerel olanlar. Küreselleşme “masalı” dünyaya anlatılmadan önce, bu oran en kötüsünden birçok ülkede tam tersineydi.

Popülist söylemler

Küreselleşmeyle az sayıda firma/marka dünya ticaretinde, tüketiminde önemli bir paya ulaşırken, yerel firma ve markalar ya bu firmalar tarafından “yutuldular” ya da ‘piyasadan çekilmek zorunda bırakıldılar’. Hal böyle olunca da gelir dağılımı önemli ölçüde bozuldu; servet daha önceleri çok sayıda insana dağıtılırken, az sayıda insana/firmaya akar hale geldi. Ekonomik dünyada yaşanan bu değişimin kaçınılmaz bir şekilde sosyolojik bir karşılığı da oldu.

Gelir dağılımındaki bozulma, sebebinin ne olduğunu tam olarak anlaşılamasa da, popülist söylemlerin öne çıkmasına sebep oldu. Fakirleşen insanlara gerçek sebebin küreselleşme olduğundan söz etmeksizin, fakirliklerinin sebebini bir “dış düşman” olarak sunan popülist politikacılara teveccüh arttı. Popülist politikacılar da belki gerçek sebebin ne olduğunu bilmiyorlardı.

Ancak toplumdaki genel rahatsızlığı hızlı teşhis eden kurnaz politikacılar, fakirliğin sebebini şu veya bu gösterdiler, popülist söylemlerle iktidara geldiler.

Asıl sebebin ne olduğunu kendileri de tam olarak teşhis edemediklerinden, elde ettikleri iktidarı koruyabilmek adına bu politikacılar, önce popülist idiler. Sonra otoriter, daha sonra da totaliter oldular.

Haritaya bir bakın

Biraz evvel önünüze koyduğunuz dünya haritasına yeniden bakın. Filipinler’deki Dutarte, Çin’de ömür boyu iktidar şansını elde eden Xi, Orta Asya’dakileri geçiyorum, Rusya’da Putin, G. Afrika’daki Zuma (yerinden olsa da yapıda çok büyük bir değişiklik yok!) Polonya’daki ikizlerden iktidarda olmayan ama iktidar olan Jaroslaw A. Kaczyinski, Macaristan’da Orban, Almanya’da yükselen sağ popülist AfD hareketi, Fransa’da Le Pen’in hareketi, Hollanda ve Avusturya’da kıl payı iktidarı alamayan sağ hareketler ve nihayet Brexit ile Trump...

Brexit referandumunda İngiliz halkı, fakirleşmelerinin suçlusu olarak AB’yi gördüler ve çıkalım dediler. Halbuki suçlu AB değil, küreselleşme idi. Anlayamadılar! Küreselleşmenin kalelerinden biri olan Londra kalalım derken, İngiltere’nin Londra dışındakilerinin hepsi çıkalım dedi.

Küreselleşmenin tabutuna çiviyi çakan son isim aslında Trump oldu. Yine küreselleşme nedeniyle, biraz da 2008 krizi sonrası uygulanan mali politikaların da etkisi vardı ya neyse; fakirleşen ya da gelir dağılımı bozulan Amerikalılar Trump’a oy verdiler. O da aslında popülist söylemlerle iktidara geldi. Otoriter olmaya çalışıyor, totaliter liderleri kendine örnek alıyor. O yüzden ne yapacağı bir türlü kestirilemiyor.

Küreselleşmenin laneti de bu: Popülizm güç kazanıyor; otoriterleşmek, fırsat bulursa da totaliterleşmek istiyor! Sonumuz hayır olsun...

Selçuk Bayraktar: Tarihi bir adım

Baykar'ın Makine Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, Ukrayna'nın Türkiye'den İHA alımına ilişkin sosyal medya hesabından, "Ukrayna'ya ihracatı tarihi bir adım" dedi.
İnsansız Hava Aracı(İHA) üreticisi ve geliştiricisi Baykar'ın Makine Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, Ukrayna'nın Türkiye'den İHA alımına ilişkin sosyal medya hesabından, "Milli tasarım İHA'larımızın havacılıkta öncü ülkelerden Ukrayna'ya ihracatı tarihi bir adım" dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko'nun Türkiye ile Bayraktar TB2'nin satın alınması konusunda anlaşma imzaladıklarını sosyal medya hesabından duyurmasının ardından Selçuk Bayraktar da Twitter hesabından açıklama yaptı. Bayraktar Ukrayna'ya İHA satışının tarihi bir adım olduğunu belirterek, "Milli tasarım İHA'larımızın havacılıkta öncü ülkelerden Ukrayna'ya ihracatı tarihi bir adım. Bu adım; ekibimiz, TSK'mız, Savunma Sanayi Başkanlığı, milli ve bağımsız savunma sanayi vizyonunu ortaya koyan, milli irade ve bayrağımızı zirveye çekmek için gönülden destek veren aziz Milletimizin eseri" diye konuştu.

"MİLLETİMİZİN BAŞARISI"

Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar da Poroşenko'nun paylaşımını paylaşarak, "Bu başarı sadece Baykar'ın değil, Türkiye'nin başarısıdır" ifadelerini kullandı.

12 Ocak 2019 Cumartesi

Çimento: Küresel ısınmanın gizli sorumlusu

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46589916

'Tarihin gelmiş geçmiş en zengin insanı' Jakob Fugger'in öyküsü

1459'da doğan ve 1535'te ölen Alman bankacı ve tüccar Jakob Fugger eğer bugün yaşasaydı; serveti Bill Gates, Warren Buffet, Carlos Slim ve Mark Zuckerberg'inkilerin toplamından daha fazla olurdu.

Onun hayat öyküsünü yazan Greg Steinmetz'e göre, "Zengin" lakaplı Fugger'in serveti günümüzün parasıyla 400 milyar doları bulmuştu.

Amerikan Wall Street Journal gazetesinin eski editörlerinden Steinmetz, Fugger'i "tarihin en zengin insanı" olarak görüyor.

Greg Steinmetz, 2 yıl önce çıkan kitabına da bu adı vermiş.

Steinmetz, "Jakob Fugger gelmiş geçmiş en güçlü bankacıydı. Onun döneminde Rönesans yaşanıyor ve dünyayı iki kişi kontrol ediyordu; Roma Germen İmparatoru ve Papa. Her ikisini de Fugger finanse ediyordu" diyor.

Yazar göre tarihte hiçbir bankacı onun kadar güce ve nüfuza sahip olmadı.

Steinmetz, "Fugger İspanya Kralı 1. Carlos'un 5. Şarlken olarak Roma Germen İmparatoru seçilmesi için rüşvet dağıttı. 5. Şarklen Yeni Dünya'yı sömürgeleştirdi. Tahta o geçmeseydi, tarih aynı olmazdı" diye konuşuyor.

Peki, çağdaşları Mediciler, Cesare ve Lucrezia Borgia Kardeşler veya Nicolas Machiavelli'nin tersine, neden çok az kişi Jabob Fugger'i biliyor?

Steinmetz'e göre bunun nedenlerinden biri Fugger'in Alman olması ve İngilizce konuşan dünyada bilinmemesi.

Yazarı, Fugger'in biyografisini yazmaya telvik eden de bu olmuş:

"Berlin'de Wall Street Journal'ın büro şefiyken Fugger'i sık sık duyardım, ama onunla ilgili tek bir İngilizce metin bile bulamadım."

Ne saray yaptırdı ne katedral
Ama belki de, Fugger'in kendi ülkesi dışında pek bilinmemesinin nedeni, döneminin diğer ünlüleri gibi pek renkli bir karakter olmaması.

Papa olmak ya da siyasi bir makama gelmek istemedi.

Rönesansta hiçbir sanatçıya destek olmadığı gibi, saraylar ya da katedraller de yaptırmadı.

Yaptığı en meşhur iş ise Almanya'nın güneyindeki memleketi Augsburg'ta yaptırdığı sosyal konut projesi, Fuggerai. Bu evlerde oturanlar hala yılda sadece 1 ABD doları kira ödüyor.

Steinmetz "Bankacılar perde arkasında çalışmaya alışkındır" diyor.

Ancak bu, Jakob Fugger'in izini bırakmadığı anlamına gelmiyor. Aslında, çoğumuz bilmesek de etkisi bugün hala hissediliyor.

İşte Fugger'a borçlu olduğumuz 5 şey;

1. İlk uluslararası ekonomik faaliyet

Jakob Fugger'in döneminde ekonomik faaliyetler sınırlıydı. Zenginler, köylülerin çalıştığı topraklarında yaşar, köylüler ise karşılığında koruma alırlardı.

Fugger, verdiği krediler karşılığında maden çıkarma hakları elde etti ve bakır ile gümüş ticaretini tamamen eline geçirdi.

Buna ek olarak, baharat ticaretine de girişti. Yani aslında kapitalizmin kurucularından biriydi.

2. İlk haber servisini kurdu

Jakob Fugger bilginin değerli olduğunu biliyordu ve bu yüzden bilgiye rakiplerinden önce erişmek istiyordu.

Bu nedenle, farklı şehirlerdeki siyasi ve ticari faaliyetler hakkında bilgi getiren ulaklara para ödüyordu.

Halefleri bu geleneği yaşattı ve sonunda Fugger Bültenleri kuruldu.

Bazıları bunu dünyanın en eski gazetesi olarak kabul eder.

3. Günümüzdeki anlamıyla ilk tasarruf hesabını açtı

Mediciler gibi diğer ailelerin de bankaları vardı ancak Katolik Kilisesi tefecilik olarak gördüğü faiz ödenmesine izin vermiyordu.

Fugger müşterisi Papa 10. Leo'yu ikna ederek bu yasağı kaldırdı ve Augsburg'daki bankasına parasını yatıran müşterilere yıllık yüzde 5 faiz vadetti.

4. Kaşifleri fonladı

Kristof Kolomb Amerika'yı keşfettiğinde 33 yaşındaydı.

Bu keşiflerin ekonomik potansiyeliyle ilgilenen Fugger Hindistan'a yapılan ilk seyahatin masraflarını karşıladı.

Macellan'ın dünyanın etrafında dolaştığı yolculuğun masraflarını ödeyenlerden biriydi aynı zamanda.

5. Protestan Reformunu kışkırttı

Jakob Fugger'in Vatikan'la ortaklaşa yaptığı işlerden biri günahların affını satmaktı.

Bunu St. Pietro Katedrali'nin inşa masraflarını karşılamanın bir yolu olarak önermişti.

İşte bu uygulamaya karşı çıkan Martin Luther'in ateşlediği reform hareketinin bu yıl 500. yılı kutlanacak.

Fugger, 1498'de Augsburg'un kurucu ailelerinden birinin üyesi Sybille Arzt ile evlenmişti. Çiftin çocuğu olmadı ve aile işletmesini yeğenleri Anton ve Raymund devraldı.

Kalust Sarkis Gülbenkiyan: Yaşadığı dönemin en zengin insanı, 'Bay yüzde 5' lakaplı Üsküdarlı Ermeni işadamının hikâyesi

Petrol baronu Üsküdar doğumlu Osmanlı Ermenisi Kalust Sarkis Gülbenkiyan, 1955 yılında dünyanın en zengin insanı olarak ölmüştü. Osmanlı topraklarında bulunan petrol yatakları için imzalanan kontratlardan aldığı komisyonlar nedeniyle 'Bay yüzde 5' lakabıyla bilinen Gülbenkiyan'ın hayatı kitap oldu.

Gülbenkiyan'ın hikayesi ve servete kavuşması Jonathan Conlin'in "Bay Yüzde Beş: Dünyanın en zengin adamı Kalust Gülbenkiyan'ın pek çok hayatı" isimli kitabında anlatılıyor.

İstanbul'da doğan Gülbenkiyan öldüğü 1955 yılında modern dönem değerlerine göre 5 milyar sterlinlik servetiyle dünyanın en zengin kişisiydi.

Gülbenkiyan daha 19 yaşındayken hayatının ilk petrol sahasını o zamanlar Rusya İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan Bakü'de görmüştü. Petrolün büyük bir devrim başlatacağını öngören Gülbenkiyan, Orta Doğu'da geliştirdiği ilişkiler ağı sayesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun Asya kıtasındaki topraklarında bulunan petrol sahaları ile ilgili imzalanan tüm kontratlardan yüzde 5 komisyon alabileceği bir anlaşmaya imza attı.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde imzalanan bu anlaşma o dönemde pek de önemli görünmüyordu. Gülbenkiyan yıllarca bu hisseye sahip olmayı sürdürmek için uğraştı. 1950'lilere geldiğinde dünyanın en zengin petrol sahalarından yüzde 5'lik hisse oldukça büyük bir miktara denk geliyordu.

Gülbenkiyan 1880'li yıllarda şiddet olayları ve Osmanlı içerisindeki karışıklıklar nedeniyle İstanbul'dan ayrılmak zorunda kalmıştı. Londra'da eğitime başladıktan sonra İngiliz vatandaşlığına geçti ve aile şirketini de yavaş yavaş terk etti.

1914'e yaklaşırken Gülbenkiyan Jön Türkler'e danışmanlık yaptı. Dönemin maliye bakanı Cavid Bey ile yakından çalışarak Türkiye Merkez Bankası'nın ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) kurulmasında rol oynadı.

Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Osmanlı hükümeti bugünün Irak topraklarındaki petrol sahalarında kontrolü yitirmişti ancak TPAO'nun buradaki varlığı sürdü. Gülbenkiyan'ın şirketteki yüzde 5'lik hissesi onu çok zengin bir kişi haline getirdi.

Jonathan Conlin, kitabında Gülbenkiyan'ın çok da sevilen biri olmadığını yazıyor. Tüccarlık yetenekleri yüzünden pek çok kişiyle anlaşmazlık içine girmiş. Kitap ayrıca Gülbenkiyan'ın aile hayatını da mercek altına alıyor. Orta yaşlarında Ermeni bir doktorun tavsiyesi üzerine Gülbenkiyan, pek çok genç kadınla ilişki yaşarken iddiaya göre sağlığı pek de iyi olmayan eşi bu duruma itiraz etmemiş.

Gülbenkiyan öte yandan Sovyetler Birliği'nin sermaye sıkıntısına düşmesini fırsat bilerek birinci sınıf bir sanat koleksiyonuna sahip olmayı başarmış.

Modern Oligark
Gülbenkiyan sanat koleksiyonunu İngiltere ve Fransa'da korurken İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsız bir diktatörlük olan Portekiz'e yerleşti ve savaşı kazanan tarafta olmaya çalıştı.

Gülbenkiyan neredeyse her ülkede üst düzey bağları bulunan bugünün terimiyle modern bir oligark olarak yaşamıştı. Gülbenkiyan'ın sınır tanımayan azmi, İngiliz okullarına giden çocukları ve off-shore ticari çıkarlarıyla aslında geçmiş bir küreselleşme çağının ürünü.

Gülbenkiyan kurumsal yapıları kullanarak mülk sahibi oldu, vergi ödememek için kendisinin ve ailesinin ülkeler arasındaki sermaye hareketlerini idare etti.

1931 yılına gelindiğinde Gülbenkiyan'ın serveti 4,6 milon sterlini aşıyordu. Ancak elindeki hisseleri ve borç senetlerini Liechtenstein'da kurduğu bir şirkette tuttuğundan o yıl sadece 100 İsviçre Frankı vergi ödemişti.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sermaye kontrolünün gelmesi ve ülkelerin sosyal devlet yapılanmasına geçmesiyle küresel anlamda vergiden kaçanlara hoşgörü gösterilmemeye başlandı. Bu yüzden Gülbenkiyan Portekiz'i faaliyetlerinin merkezi haline getirmeye karar verdi. Vergi düzenlemeleri nedeniyle sanat galerilerini de Londra ya da ABD'ye değil, Portekiz'e taşıdı.

Bugün Gülbenkiyan'ın sanat vakfı Avrupa'da en büyük hayırsever kurumlarının başında geliyor.

Ortadoğu'nun büyük güçleriyle aynı masada oynayan, dünyanın finans mimarisinin boşluklarından faydalanan, servete kavuşan ve lüks içinde yaşayan Bay Yüzde 5, Gülbenkiyan geçmiş zaman için eşsiz bir yetenek olabilir ama onun bugün ekonomik sahnedeki varisleri pek de farklı değil.

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46838558

Çin'in parası küresel para birimi olacak İngiltere Merkez Bankası Başkanı açıkladı

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, Çin para birimi yuanın küresel para birimi olarak dolara rakip olacağını söyledi.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, Çin para birimi yuanın küresel para birimi olarak dolara rakip olacağını söyledi.

Paranın geleceği konusunda bankanın resmi web sayfasına iletilen soruları yanıtlayan Carney, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) para birimine (SDR) ilişkin bir soru üzerine, SDR’nin IMF üyeleri arasında yapılan işlemlerde kullanılmak üzere geliştirildiğini, uluslararası piyasalarda rezerv para olarak kullanılmasının zor olduğunu belirtti ve ekledi:

"Böyle olmakla birlikte, sonuçta ABD doları dışında rezerv para birimleri ortaya çıkması çok olası görünüyor. Küresel finans sisteminin evrimi şu anda global ekonominin gerisinde kaldı. Gelişmiş ülkelerde bazı finansal varlıklarda ekonomik aktiviteye oranla asimetrik birikmeler söz konusu.

"Örneğin gelişmekte olan ülkeler, küresel ekonomik aktiviteler içindeki paylarını yüzde 60'a yükseltirken, finansal varlıkların sahipliği olarak sadece yüzde 30 düzeyine çıkabildiler. Uluslararası ticaretin ise yüzde 50'si dolar ile yapılırken, ABD’nin küresel ticaretteki payı aslında yüzde 10'un çok altında.

"Dünya yeniden şekillenirken, reel ekonomi ve finansal ekonomi arasındaki bu fark azalacaktır. Bu süreçte yeni rezerv para birimleri ortaya çıkabilir. İlk etapta ben bunların mevcut ulusal paralar olmasını beklerim; mesela Çin renminbisi."

Bu tip değişimlerin bir gecede olmadığını da vurgulayan Carney, ABD'nin aslında 19. Yüzyıl'ın ikinci yarısında ekonomik olarak Birleşik Krallık'ı geçtiğini, ancak, doların sterlinin yerini almasının 1920'leri bulduğunu anımsattı.

İddaa için yeni ihale açıldı: İlk yılda 17 milyar lira hasılat garantisi isteniyor

Spor Toto’nun bahis oyunları için ihale açıldı. Turkcell’in bağlı ortaklığı Inteltek’in teklif verdiği önceki ihale iptal edilmişti.

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan ilana göre ihaleye 11 Şubat’a kadar teklif verilebilecek. Geçici teminat bedeli ise 318.9 milyon lira olarak belirlendi.

Daha önce 27 Kasım’da düzenlenen ihaleye Turkcell’in bağlı ortaklığı Inteltek teklif veren tek şirket olmuş, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı da ‘rekabetin sağlanamadığı’ gerekçesiyle ihaleyi iptal etmişti.

Resmi Gazete’de yayınlanan ihale ilanına göre isteklilerin, spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis işlerinde, bugün itibariyle beş yıl geriye doğru asgari toplam bir yıl yurt içinde veya dışında en az 500 bayiden oluşan bayi ağını işletmiş olduğuna ve bu bayiler aracılığı ile en az 3 milyar TL tutarında yıllık hasılatın risk yönetimini yapmış olduğuna dair iş deneyimini belgelemesi gerekiyor.

İhaleye, iş ortaklığı şeklinde ortak girişim oluşturmak suretiyle teklif verilebilecek. Ortak girişim olarak teklif verilmesi halinde, iş deneyim belgesinin pilot ortağa ait olması zorunlu tutuldu.

İstekilerin ayrıca, ihale konusu işi yerine getirmek için gerekli niteliklere sahip 100 personel istihdam etmesi ve sözleşme süresince ilk yıl 17 milyar lira, sonraki yıllarda bu tutarın ÜFE + TEFE/2 oranında güncellenecek tutarı kadar hasılat elde edeceğine ilişkin taahhüt belgesi vermesi de gerekiyor.

İhaleye teklif vereceklerin, 2017 bilançosuna bağlı olarak, dönen varlıklar/kısa vadeli borçlar oranının 2017 yılı sonu itibarıyla en az 0.50, özkaynaklar/toplam aktif oranının 0.10 olması, kısa vadeli banka borçlarının öz kaynaklara oranının ise 0.75’den küçük olması zorunlu olacak.

BMC'nin 'stratejik üssünün' temeli atılıyor

Türkiye'nin en büyük ticari ve askeri araç üreticilerinden BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ'nin, bir süredir üzerinde çalıştığı Sakarya Karasu'daki "stratejik üssün" temel atma töreni 13 Ocak Pazar günü gerçekleştirilecek

Savunma sanayisinin son dönemdeki en büyük yatırımlarından olan ve BMC'nin "stratejik üssü" olarak da nitelendirilen tesis hayata geçiriliyor.

BMC Karasu Fabrikası alanında 13 Ocak Pazar günü düzenlenecek törende, şirketin gelecek 50 yıllık vizyonu açıklanacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Temim bin Hamed Al Sani ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın yanı sıra iş dünyasının önemli temsilcilerinin de katılması beklenen törende, BMC Karasu Fabrikası'nın temeli atılacak, canlı bağlantıyla BMC İzmir Pınarbaşı Fabrikası'nın açılışı gerçekleştirecek ve BMC POWER'ın geliştirdiği yerli ve milli motor çalıştırılacak.

Törende, Almanya'nın Hannover kentinde gerçekleştirilen IAA Otomotiv ve Yan Sanayii Fuarı'nda ilk kez dünya sahnesine çıkan BMC Tuğra kamyonu için hazırlanan reklam filminin ilk gösterimi de yapılacak.

BMC'nin Sakarya'da yapmayı planladığı tekerlekli muhtelif zırhlı araç, paletli zırhlı araç, lazer silahı, insansız zırhlı araç, dizel motor, hızlı tren, metro, bölgesel tren gibi raylı sistem araçları üretimine yönelik yatırımlarının "süper teşvik" mekanizmasıyla desteklenmesi kararlaştırılmıştı.

9 Ocak 2019 Çarşamba

Boeing 2018 yılında 806 uçak teslim etti

ABD'nin uçak devi Boeing, 2018 yılında 806 uçağı teslim ettiğini açıkladı. Açıklamanın ardından şirketin Dow Jones Sanayi Endeksi'nde işlem gören hisseleri yüzde 3.79 arttı
ABD merkezli ticari uçak üreticisi Boeing, 2018 yılında 806 uçağın teslimatını gerçekleştirdiğirni duyurdu. Boeing, bu teslimat sayısı ile üst üste yedinci yılda da dünyanın en büyük uçak üreticisi ünvanını devam ettirdi.

2018 yılında teslim edilen uçaktların 580 adedini 737 model uçaklar oluşturdu. Boeing 2018 yılında 1090 uçak siparişi alırken net siparişler 893 olarak gerçekleşti.

HİSSELERİ ARTTI

Boeing'den yapılan açıklamanın ardından New York borsası Dow Jones Sanayi endeksinde işlem gören şirketin hisseleri yüzde 3.75 oranında yükseldi.

İşte 2018'de en çok kazandıran yatırım aracı

TÜFE ve Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde geçen ay en fazla reel getiriyi külçe altın, 2018 yılının tamamında ise Amerikan doları sağladı
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde en fazla reel getiri, geçen ay külçe altından, 2018 yılında ise Amerikan dolarından elde edildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen yıla ve Aralık 2018'e ilişkin "Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları"nı açıkladı.

Buna göre, geçen ay aylık bazda en yüksek reel getiriyi sağlayan yatırım aracı, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 3,96, TÜFE ile indirgendiğinde de yüzde 2,06 ile külçe altın oldu.

Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, yatırım araçlarından mevduat faizi (brüt) yüzde 3,87, devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) yüzde 3,24, euro yüzde 1,56, Amerikan doları yüzde 1,39 ve BIST 100  endeksi yüzde 0,31 yatırımcısına kazandırdı.

TÜFE ile indirgendiğinde ise mevduat faizi (brüt) yüzde 1,97 ve DİBS yüzde 1,36 reel getiri sağlarken, euro yüzde 0,29, dolar yüzde 0,46 ve BIST 100 endeksi yüzde 1,53 zarar ettirdi.

DİBS üç aylık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 20, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 14,51 ile yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Bu dönemde euro, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 14,91, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 18,80 ile en çok kaybettiren yatırım aracı olarak kayıtlara geçti.

Altı aylık değerlendirmeye göre Amerikan doları, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 0,86 ile yatırımcısına en az kaybettiren yatırım aracı olurken, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,07 oranında yatırımcısına en yüksek kazancı sağladı. Aynı dönemde BIST 100 endeksi, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 17,19, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 13,06 ile en fazla kaybettiren araç olarak dikkati çekti.

- Yıllık en yüksek kazanç Amerikan dolarında

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde, Amerikan doları, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 3,52, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 15 ile yatırımcısına en fazla reel getiriyi sağladı.

Diğer taraftan, BIST 100 endeksi Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 37,23, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 30,27 yatırımcısına kaybettirdi.

5 Ocak 2019 Cumartesi

ASELSAN, TÜBİTAK SAGE ve TUSAŞ'tan Hollanda'ya 100'e Yakın Beyin Göçü Yaşandı

ASELSAN, SAGEM ve TAI’de görevli mühendislerin Hollanda’ya göçmesi, meclis gündemine taşındı.
Hollanda şirketlerinin son dönemde Türk savunma sanayii ve teknoloji şirketlerinde çalışan 100’e yakın mühendisi transfer ettiği iddia edilirken konu meclis gündemine de taşındı.

Mühendislerin Hollanda’ya göç etmeden önce TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGEM), Türk Havacılık Uzay Sanayii (TAI) ve ASELSAN’da çalıştıkları öğrenildi.

CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, göçün iki önemli nedeni olarak Hollanda’nın mühendislere vatandaşlık vermesini ve Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntıları gösterdi.

Aygun ayrıca Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi ve Meclis’e araştırma önergesi sundu. CHP’li vekil, mühendislerin göçünün Türkiye için önemli bir beyin göçü olduğunu, aynı zamanda da teknoloji ve savunma sanayiine yönelik stratejik çalışmaları tehlikeye düşürmesi açısından da son derece tehlikeli bir nitelik taşıdığını söyledi.

Aygun ayrıca savunma sanayinde çalışan mühendislerin çalışma ve ücret koşullarını iyileştirecek düzenlemeler ve beyin göçünü önlemek için alınacak önlemler hakkında da bilgi istedi.


İhracatta cumhuriyet tarihi rekoru

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan Aralık ayı ve 2018 yılı toplam ihracat rakamlarını açıkladı. İhracatta cumhuriyet tarihi rekoru kırıldı. 2018 ihracat rakamları, yüzde 7.1 artışla 168,1 milyar dolar oldu
Ekim ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %13,1 oranında artarak 15 milyar 732 milyon dolarla tüm zamanların en yüksek düzeyine yükseldi ve Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdı. Ekim ayında ithalat ise %23,5 azalarak 16 milyar 261 milyon dolara geriledi. Ekimde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 96.7 olmuştu.

İhracat 2018 yılı Kasım ayında, önceki yılın aynı ayına göre %9,4 artarak 15 milyar 529 milyon dolar, ithalat %21,3 azalarak 16 milyar 180 milyon dolar olarak gerçekleşmişti.

CUMHURİYET TARİHİ REKORU

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, "2018'de ihracatımız yüzde 7,1 artarak 168,1 milyar dolara yükseldi, Cumhuriyet tarihimizin en yüksek yıllık ihracatı gerçekleşti." dedi. Bakan Pekcan "2018 yılında ithalatımız yüzde 4,6 düşüşle 223,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece ihracatımızın ithalatımızı karşılama oranı 2018 yılında bir önceki yıla göre 8,2 puan artışla yüzde 75,3 olarak gerçekleşmiştir" açıklamasında bulundu

Bakan Pekcan'ın açıklamalarından önemli satır başları;

2018'de ihracat yüzde 7,1 artışla 168,1 milyar dolar oldu. 2018 yılında en fazla ihracat yaptığımız ilk üç ülke sırasıyla; Almanya, İngiltere, İtalya olmuştur. AB'ye ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 13.7 artışla 84.1 milyar dolar olarak gerçeklemiş olup, 2018 yılı ihracat rakamımızın yüzde 50'sidir.

Bakanlık olarak güçlü ticari ilişkilerimizi devam ettirmeyi potansiyel pazarlara erişmeyi ihmal etmiyoruz. Örneğin hedef pazar olarak belirlediğimiz Afrika kıtasına ihracatımız 2018 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 24 artış göstermiştir. Latin Amerika ülkelerine ihracatımız yüzde 35.6 artış göstermiştir.

Odak ülke olarak işaret ettiğimiz Meksika'ya yüzde 36, Hindistan'a ihracatımız yüzde 48 oranında artış göstermiştir. 2018 yılı ithalat rakamlarına gelince çok önemli gelişmelerin olduğunu görüyoruz. Yüzde 4,6 düşüşle, 223.1 milyar dolarak gerçekleşmiştir. İhracatımızın ithalatını karşılama oranı yüzde 75.3 olarak gerçekleşmiş bulunmaktadır.

Ticaret bankalarımızla olan güçlü ticari ilişkilerimize devam etmeyi ihmal etmiyoruz. Tüm ihracat ailemize TİM Başkanlarım nezrinde tebrik ediyorum. 2019'da da başarılarının devamını bekliyorum. Çok zor bir dönemde bunu başarmış bulunmaktayız. Aralık ayına kadar gerçekleşen euro/dolar paritesinin de olumlu etkilerini gördük.

Dış ticaretimizdeki olumlu gelişmelere Bakanlığımızca uygulanan desteklerin devam etmesi, yeni hükümet sistemi ile hız ve artışın önemli katkısı olmuştur. Uzun vadede ihracat artırıcı önemli çalışmalar gerçekleştirdik. İş dünyamızın temsilcileriyle yapıyoruz. İhracatı ve yönetimi artırmaya yönelik Yenilikçi Ticaret Platformu kurduk, Türkiye Ticaret Merkezleri ile destek oluyoruz.

İhracatın lideri otomotiv sektörü

Otomotiv endüstrisi, 2018'de 31 milyar 568 milyon 469 bin dolarla en fazla ihracat gerçekleştirilen sektör oldu

Türkiye, geçen yıl 168 milyar 88 milyon dolarla Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracatına imza atarken, otomotiv endüstrisi 31,6 milyar dolarlık dış satımla en fazla ihracat gerçekleştirilen sektör oldu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından, 2018'de gerçekleştirilen ihracat rakamları açıklandı.

Buna göre, ihracat Aralık 2018'de 2017'nin aynı ayına kıyasla yüzde 0,4 artışla 13,9 milyar dolara yükseldi. Böylece 2018'de toplamda 168 milyar 88 milyon dolarlık ihracata ulaşıldı. Bu rakam 2017'ye kıyasla yüzde 7,1'lik artışa işaret ederken, aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamı olarak kayıtlara geçti.

Sektör bazında bakıldığında otomotiv endüstrisi 2018'de 31 milyar 568 milyon 469 bin dolarlık ihracata imza attı. Otomotiv endüstrisi, bu sonuçla 2018'de en fazla ihracat gerçekleştirilen sektör oldu.

Otomotiv endüstrisini 17 milyar 642 milyon 157 bin dolarla hazır giyim ve konfeksiyon, 15 milyar 554 milyon 861 bin dolarla çelik takip etti.

En fazla ihracat artışı çelikte

Geçen yıl en fazla ihracat artışını yakalayan sektör yüzde 36,1'le çelik sektörü oldu. Bu dönemde dış satımında en fazla düşüşü ise yüzde 26 ile gemi ve yat sektörü yaşadı.

Türkiye'nin toplam ihracatının 2018'de yüzde 83,4'üne sanayi grubu imza attı. Söz konusu grupta 2017'ye göre yüzde 12,4'lük artışla 136 milyar 325 milyon 297 bin dolarlık ihracat yapıldı.

Toplam ihracatın yüzde 13,8'ini oluşturan tarım grubunda yüzde 6,7'lik yükselişle 22 milyar 645 milyon 609 bin dolarlık, toplam ihracattan yüzde 2,7 pay alan madencilik grubunda da yüzde 2,7'lik azalışla 4 milyar 561 milyon 662 bin dolarlık ihracat gerçekleşti.

En fazla ihracat Almanya'ya gerçekleşti

Geçen yıl Türkiye'den en fazla ihracat yapan ülke 15,8 milyar dolarla Almanya oldu.

Almanya'yı 11 milyar 47 milyon dolarla Birleşik Krallık, 9 milyar 468 milyon dolarla İtalya ve 8 milyar 253 milyon dolarla ABD izledi.

Kur neden yükseldi

Dolar önceki gece 5.85 liraya çıktıktan sonra 5.48 seviyesine geriledi. Ekonomist Mahfi Eğilmez, ‘mahfiegilmez.com’daki yazısında, TL'nin diğer gelişen ülke paralarından negatif ayrışmasının ve kurda yaşanan yükselmenin nedenini anlattı. İşte o yazı:
Dünden itibaren gelişme yolundaki ülke paraları başlıca rezerv paralara karşı hızlı değer kaybı içine girdi. Brezilya’daki iktidar değişiminin yarattığı olumlu rüzgârın Brezilya Real’inin olumlu biçimde ayrışmasına yol açması dışında gelişme yolundaki ekonomilerin paraları hep birlikte değer kaybetti. Bu gelişmede özellikle Çin’in büyüme hızının daha da düşebileceği beklentisi ve bunu esas alan Apple’ın iphone’a yönelik talep daralmasını da gerekçe göstererek satış tahminlerini düşürmesi etkili oldu. Bu gelişmeler, dünya genelinde büyümede bir yavaşlama olacağı izlenimi doğurdu. Bu izlenim, piyasaları olumsuz etkiledi ve sonuç olarak gelişmekte olan ekonomilerin para birimleri değer kaybı yaşadı.

'GELİŞMEKTE OLAN EKONOMİLERİN İHRACATINDA DÜŞÜŞLERE NEDEN OLACAK'

- Aslında burada olumlu ve olumsuz durumların bir karması söz konusu. Dünyada bir yavaşlama ortaya çıkması FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın parasal sıkılaştırma konusunu yeniden düşünmesinin ve örneğin faiz artışları konusunda acele etmemesinin yolunu açacak. Bu durum gelişmekte olan ekonomilerin dış kaynağa ulaşmasında 2019’da karşılaşmaları beklenen sıkıntıların bir süre ertelenmesini sağlayacak. Bu yönden bakıldığında gelişmekte olan ülke paraları açısından bu durumun olumlu görünmesi ve paralarının değer kazanması gerektiği düşünülebilir. Buna karşılık işin bir de olumsuz yönü var: Dünyada büyümenin yavaşlaması gelişmekte olan ekonomilerin ihracatında düşüşlere yol açacak ve Çin’den başlayarak krizin bu ülkelere bulaşmasına yol açabilecek. Yıllar önce yazdığım küresel krizin üçüncü aşaması [i] ortaya çıkarsa kriz çok uzun bir süreye yayılabilir. Şimdilik olumsuz yön ağır basıyor gibi görünüyor.

- Dünyada bunlar olurken TL, öteki paralara göre olumsuz ayrışarak en fazla değer kaybeden para oldu. Bugün öğlen saatleri itibarıyla durum aşağıdaki tabloda gösterildiği gibiydi.



USD karşısında paralar

- Tablodan görüleceği gibi TL, öteki ülke paralarına göre negatif ayrışma yaşamış bulunuyor. Brezilya’daki olumlu ayrışmayı bir yana bırakırsak Türk Lirasının da öteki paralar kadar değer kaybına uğraması gerekirdi. Demek ki Türkiye’ye özgü farklı bir şeyler var ki TL’de böyle bir negatif ayrışma söz konusu oldu. Tahmin edilebileceği gibi enflasyonda iki aydır yaşanan düşüşler nedeniyle faizlerin düşürülmesi konusunun yine gündeme gelmiş olması beklentiler üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Merkez Bankası’nın farklı bir nedenle yapacağı olağanüstü genel kurul toplantısı da bu döneme denk gelince bu konudaki kuşkular arttı. Piyasa, enflasyonda kalıcı düşüş görülmeden ya da bir başka ifadeyle düşüş kalıcı hale gelmeden yapılacak faiz indirimlerinin, yarardan çok zarar getireceğini düşünüyor ve o nedenle bu tür bir eylem yapılabileceği endişesiyle döviz talebi yaratıyor.


Sanayicilerin tercihi OSB

2023’e Doğru Türkiye’de OSB’lerin Dönüşümü raporu yayımlandı. Buna göre, sanayicilerin yüzde 71’i bugün aynı yatırımı yapacak olsa yine OSB’yi seçeceğini belirtiyor
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından hazırlanan "2023'e Doğru Türkiye'de OSB'lerin Dönüşümü" raporu, sanayicilerin yüksek kaliteli altyapı ve öngörülebilir yatırım ortamından dolayı OSB'leri tercih ettiğini ortaya koyuyor. Sanayicilerin yüzde 77'si OSB'lerin firmaların verimliliğinde olumlu etkisi olduğunu düşünürken, yüzde 71'i bugün aynı yatırımı yapsa yine OSB'yi seçeceğini belirtiyor. Rapor, OSB’lerin altyapı hizmet imkanları sağlayarak firmaların hem finansman yükünü hafiflettiğini hem de rekabet gücünü arttırdığını bir kez daha ortaya koydu.

‘TEKNOLOJİK OSB’ İHTİYAÇ

Rapora göre, firmaların yenilikçiliğinin artırılmasında, OSB'ler içinde Teknoloji Geliştirme Bölgeleri'nin kurulması ve işletilmesi, dijitalleşme ve sanayi 4.0 konusunda kapasite artırıcı programlar düzenlenmesi ve üniversite-sanayi iş birliğinin geliştirilmesine yönelik faaliyetler önem taşıyor.

(Yenişafak)

2 Ocak 2019 Çarşamba

"KAP Mobil" ile sermaye piyasası anlık takip edilecek

Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) Genel Müdürü Murat Turgut: "2019'a yatırımcıya yeni bir müjdeyle giriyoruz. Çok kullanılan KAP'ın mobil versiyonu ile yatırımcının karşısına çıkıyoruz'' dedi
Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) Genel Müdürü Murat Turgut, "2019'a yatırımcıya yeni bir müjdeyle giriyoruz. Çok kullanılan KAP'ın mobil versiyonu ile yatırımcının karşısına çıkıyoruz. KAP Mobil uygulamasıyla sermaye piyasası bilgilerine yatırımcının mobil olarak anlık erişim imkânı sağlanmış olacak." dedi.

KAP Mobil uygulaması MKK Genel Müdürü Murat Turgut'un katılımıyla MKK Genel Müdürlüğü'nde tanıtıldı.   

MKK'nın Borsa İstanbul bünyesinde 2005 yılından beri hizmet gösteren elektronik bir yazılım devi olduğunu aktaran Turgut, "2019'a yatırımcıya yeni bir müjdeyle giriyoruz. Çok kullanılan KAP'ın mobil versiyonu ile yatırımcının karşısına çıkıyoruz. Bu platformda günlük ortalama 100 bin sayfa gösteriliyor. Bu gösterimlerin yarıya yakını mobil cihazlardan yapıldı." diye konuştu.   

Turgut, yazılımın en büyük faydasının yatırımcının doğru bilgiye kolay şekilde ulaşıp, doğru yatırım yapması olacağına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu: 

"Kişisel veri ve fon piyasasında yatırımcıların hem finansal tablolara hem de şirket hakkındaki genel bilgilere, özellikle düzenleyici kuruluşların yatırımcıya yaptığı düzenli iletilerde KAP Mobil uygulaması ciddi bir boşluğu dolduracak ve çok kısa sürede popüler olacak. Özellikle uygulamamızın reklamsız olması, herhangi bir reklam içeriğinin olmaması, kurumumuzun kendi yazılımı olması önemli noktalar."   

Uygulamanın Türk bir yazılıma sahip olmasının da kendileri için gurur kaynağı olduğunu dile getiren Turgut, "KAP Mobil uygulamasının sermaye piyasalarına hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz. Yatırımcıların kısa sürede bunu popüler hale getireceğini ve ciddi anlamda faydalanacığını düşünüyoruz." şeklinde konuştu.   

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Turgut, şu bilgileri verdi:   

"KAP Mobil uygulamasıyla sermaye piyasası bilgilerine yatırımcının mobil olarak anlık erişim imkânı sağlanmış olacak. KAP uygulaması genelde sermaye piyasasında işlem gören fonlar, halka açık şirketler ve düzenleyici kuruluşların anlık bilgilerini ileten bir uygulama. Tasarlanan mobil uygulama sayesinde yatırımcıların cep telefonuna anında bilgi iletimi biçiminde şeffaf ve doğru şekilde iletilmiş olacak.   

Bilgilerin tamamı elektronik imzayla şirketler ve düzenleyici kurumlar tarafından onaylandığı için yatırımcı doğru bilgiye anında ulaşmış olacak. Böylelikle sermaye piyasalarının hem derinliğine hem de doğru bilgiye erişim bakımdan ciddi bir aşama kaydedileceğini söyleyebiliriz."   

"MOBİL ÜZERİNDEN ERİŞİM HEM DAHA KOLAY HEM DE DAHA KALİTELİ"

MKK KAP Direktörlüğü Servis Yöneticisi İlker Kızılkaya da bugüne kadar KAP'a gönderilen bildirimlerin internet sitesi ve internet sitesi üzerinden aktarılan veri dağıtım kuruluşlarından takip edilebildiğini belirterek, "Artık mobil uygulama üzerinden gelen bildirimler takip edilebiliyor olacak." dedi.   

Bundan önce mobil cihaz üzerinden internet sitesine erişildiğini ama mobil cihaz için üretilmiş internet sitesi olmadığı için bir takım zorlukları bulunduğunu aktaran Kızılkaya, şunları kaydetti:   

"Bunun daha kolay takibini sağlamak amacıyla mobil uygulamamızı geliştirdik. KAP internet sitemize erişimin yüzde 48 kadarı telefon ve tablet oluyor. Dolayısıyla ne kadar önemli olduğu ortada. Sağladığımız yeni fonksiyonlarla mobil üzerinden erişim hem daha kolay hem de daha kaliteli ve verimli olacak. Uygulamamız üyelik gerektirmiyor, 'login' olmayı gerektirmiyor. Ücretsiz ve reklamsız. Android ve iOS işletim sistemine sahip cihazlarda çalışacak şekilde tasarladık."   

BİLGİLERE ARTIK BİR MOBİL UYGULAMADAN ERİŞİM MÜMKÜN

İşletimi MKK AŞ'nin Kaydi Sistem Müdürlüğü tarafından yürütülen sistem, yeni yılla birlikte yeni bir döneme girdi. KAP'ın anlık olarak paylaştığı borsa dalgalanmaları bir mobil uygulamaya sığdırıldı.   

MKK'nın altyapısını oluşturduğu KAP mobil uygulaması ile anlık veya geçmişe dönük bildirimlere ücretsiz erişim imkanı bulunan uygulama ile kişiler; borsada işlem gören şirket, sektör, pazar ve endeks kriterlerini 24 saat anlık olarak takip edebilecek.   

Böylece teknolojinin gelişmesiyle birlikte sermaye piyasasında, borsa mevzuatı uyarınca kamuya açıklanması gerekli bilgilerin elektronik imzalı olarak iletildiği ve kamuya duyurulduğu elektronik sistem olan KAP artık mobilde de takip edilebilecek. 

Borsa İstanbul 33 yılda devleşti

Borsa İstanbul, 3 Ocak 1986'da 19 hisse senedi ile işleme başlamasının üzerinden geçen 33 yılda 541 hisse senedinin yanı sıra vadeli işlem sözleşmeleri, opsiyonlar ve varantların işlem gördüğü dev bir finansal süpermarkete dönüştü
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) olarak işleme başlayan borsa, 2013 yılında değişen Sermaye Piyasası Kanunu ile çok farklı ve modern bir yapıya büründü.

Resmi olarak Aralık 1985'te açılan İMKB, 3 Ocak 1986'da 19 hisse senedi ile Cağaloğlu'ndaki binasında işleme başladı. Böylece tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak halkın iktisadi kalkınmaya etkin ve yaygın bir şekilde katılımının sağlanması amaçlandı.

Borsada işlemler, ilk başlarda "tek fiyat" ve "çift fiyat" denilen yöntemle gerçekleştirildi. Borsada tüm hareketler, yatırımcılara açık işlem salonlarında izlenebiliyordu. Üyeler, her gün emirlerini yazılı olarak bir kutuya atıyordu. Atılan emirler, borsa tarafından belli kurallara göre değerlendirilerek açılış fiyatı oluşturuluyordu. Ancak sakıncalarından dolayı kısa sürede bu sistemden vazgeçildi.

İMKB'DEN BORSA İSTANBUL'A GEÇİŞ SÜRECİ

1987'de yenilenen sistemde görevliler tarafından hisse senetlerinin değişen değerleri sürekli kendilerine ayrılan bölümlere yazılıyordu. Seans salonuna alınan yatırımcılar, emirlerini doğrudan görevlilere bildiriyor ve işlemlerin gerçekleşmesini bekliyordu. Bu dönem işlem hacmi; hisse senetlerinde 11 kat, tahvil ve diğer borçlanma senetlerinde ise 2 kat arttı.

1992 yılında İMKB açısından olumlu gelişmeler yaşandı. İMKB, Uluslararası Borsalar Federasyonu'na üye oldu. İMKB, geçirdiği bir yıllık hazırlık döneminin ardından 1993 yılının sonlarında da ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Federasyonu tarafından "kabul görmüş menkul kıymetler borsası" olarak tanımlandı. Bu unvanı alan gelişmekte olan borsalar arasında İMKB, üçüncü oldu.

İMKB, 1995 yılında İstinye'ye, şu an faaliyet gösterdiği binaya taşındı. Aynı yıl İMKB Takas ve Saklama AŞ, müşteri bazında saklama hizmeti vermeye başladı. İMKB 100 Endeksi, 1997 yılının ocak ayında 5 yıl süren yükseliş trendinin sonunda 174.800 puana kadar yükselince endeksten iki sıfır atılmasına karar verildi.

İMKB, 2000 yılında, Kırgız Borsası'nın sermayesine yüzde 27,4 iştirak oranı ile, Bakü Borsası'na da yüzde 5,26 iştirak oranı ile ortak oldu. Üye merkez ofislerine yerleştirilen uzaktan erişim terminalleri vasıtasıyla üyelerin merkez ofislerinden İMKB Hisse senedi alım-satım sistemine emir iletimi yine 2000 yılında başladı. 2003 yılında ise Hisse Senetleri Piyasası'nda tüm seanslar boyunca ve tüm hisse senetlerinde emir girişlerinde hesap numarası giriş zorunluluğu getirildi.

2013'TE BORSA İSTANBUL OLDU

İMKB, 5 Nisan 2013'te ise artık özel hukuk hükümlerine göre çalışan bir işletme olan Borsa İstanbul AŞ'ye dönüştü.

30 Kasım 2015'te Borsa İstanbul ile Nasdaq arasındaki ortaklık kapsamında geliştirilen BISTECH'in ilk fazı devreye alındı. BISTECH olarak adlandırılan iki aşamadan oluşan Teknoloji ile Dönüşüm Programı'nın ilk aşamasında Borsa İstanbul, 22 yıldır uyguladığı iki seans uygulamasından tek seans uygulamasına geçti.

Borsa İstanbul, 33 yıl sonra bugün 541 hisse senedinin yanı sıra vadeli işlem sözleşmeleri, opsiyonlar ve varantların işlem gördüğü dev bir finansal süpermarket oldu.

1 Ocak 2019 Salı

Yargıda hedef süre başladı

1 Ocak yargıda milat oldu ve yeni bir dönem başladı. Bugünden itibaren artık vatandaşlara haklarında açılan soruşturma ya da davasının kaç günde biteceği bildirilecek
Adalet Bakanlığı, soruşturma süreleri ile ceza, hukuk ve idari davalara ilişkin azami hedef süreleri belirledi.

Bakanlığın internet sitesinde bugün soruşturma, kovuşturma veya yargılama hedef süreleri ilan edilecek. Yıllarca süren ‘kasten adam öldürme, cinsel saldırı, yağma, rüşvet, zimmet nitelikli dolandırıcılık, uyuşturucu madde imal ve ticareti, kasten yaralama’ davalarının 300 günde görülmesi hedefleniyor. Bu sekiz suç tipinde yargılamada hedef süre, ‘300-390 gün arasında’ olarak belirlendi.     
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 31 Ağustos 2018’de adliyelere gönderdiği yazıyla, yargıda hedef süre uygulamasının, 3 Eylül 2018 itibarıyla start alacağını bildirmişti. Bu yazıda, 1 Ocak itibarıyla başlayacak hedef süre uygulamasının, 3 Eylül itibarıyla açılan davaları kapsayacağı duyurulmuştu.

AVUKATA E-TEBLİGAT

- Avukatlara zorunlu, vatandaşa istemesi halinde elektronik yolla tebligat uygulaması da bugün başlıyor. İş uyuşmazlıkları gibi ticari uyuşmazlıklar da bugünden itibaren önce arabulucuya sonra ticaret mahkemesine gidecek.

- Belirlenen soruşturma ve kovuşturma süreçlerine ilişkin hedef süreler, UYAP üzerinden hâkim ve savcılar tarafından takip edilecek. Hedef sürelerde tamamlanmayan soruşturma ve davaların nedenleri de sisteme giriş yapılacak. Böylece, gecikmeye sebep veren unsurlar ülke genelinde ve yerel düzeyde belirlenecek ve takip edilecek. Yargılamayı uzatan nedenlerin tespit edilecek.

BAKANLIĞA RAPOR VERİLECEK

- Cumhuriyet başsavcılıkları ve adalet komisyonu başkanlıkları, her yıl ocak sonu itibariyle hedef sürelerin gerçekleşmesinde yaşanan gecikmelerin sebepleri ile çözüm önerileri raporla, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na ve Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’na iletecek. Raporlar daha sonraki yıllarda hedef süre belirlenirken dikkate alınacak.

CİNSEL SUÇLARDA 120 GÜN

- Cinsel suçlar, adam öldürme, hırsızlık gibi 15 suç türüne ait ceza soruşturmalarında hedef süreler 25’te birine kadar indirildi. Hırsızlık suçunda ortalama 1557 gün olan soruşturma süresinin 60 günde tamamlanması hedeflendi. Yağma suçunda 417 günü bulan ortalama dava görülme süresi 300 gün olarak hedeflenirken, 316 gün olan soruşturma süresi de 90 güne indirildi.

Cinsel saldırı suçlarındaki ortalama 243 gün olan soruşturma süresinin 120, 377 gün olan görülme süresinin 300-390 güne düşürülmesi hedeflendi.

KASTEN ÖLDÜRMEDE 150 GÜN

Kasten öldürmede soruşturma süresinin 627 günden 150 güne, 753 gün olan dava süresinin 300-390 gün arasına indirilmesi hedeflendi. Nitelikli dolandırıcılıkta, 922 gün olan soruşturma süresi 360 güne, 776 gün olan dava süresinin 300-390 güne indirilmesi hedefler arasında. Rüşvet davalarında 777 gün olan soruşturma süresinin 300 güne, 847 olan dava süresinin ise 300-390 güne indirilmesi öngörüldü.

TİCARET DAVALARINA DA ZORUNLU ARABULUCU GELİYOR

- İş gibi ticari uyuşmazlıklarda da 1 Ocak’tan itabaren zorunlu arabuluculuk getirildi. Arabulucuya başvuru, ticari davalarda dava şartı haline getirildi. Geçen yıl 231 bin 80 ticaret davası açıldı. Geçen yıl ortalama 541 günde tamamlanan ticari davaların arabulucular kanalıyla mahkemeye gitmeden bir hafta gibi kısa bir sürede sonuçlandırılması hedefleniyor.

E-TEBLİGAT DÖNEMİ BAŞLADI

- Elektronik Tebligat yönetmeliği de bugün yürürlüğe girdi ve elektronik tebligat dönemi başladı. E-tebligat işlemi, avukatın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacak. 1 Ocak’tan itibaren kamu kurumlarına ve müracaatları halinde tüm vatandaşlara da tebligat elektronik olarak yapılacak.