30 Mayıs 2019 Perşembe

Türkiye'nin en itibarlı markaları belli oldu

Türkiye'nin akademik denetim altında gerçekleştirilen ilk ve tek saha araştırması olan ve bu yıl sekizincisi gerçekleştirilen Türkiye İtibar Endeksi ödülleri sahiplerini buldu.
Türkiye'nin en itibarlı markaları belli oldu. Koç Holding, Enerjisa, Ağaoğlu, Opet, Ülker, Teknosa, Türk Hava Yolları, ETS Tur, Eczacıbaşı, Arçelik ve İstikbal, Türkiye İtibar Endeksi'nde birinciliği yine kimselere kaptırmadı.

Endeks sonuçlarına göre TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Türkiye'nin En İtibarın Sivil Toplum Lideri olurken, Fenerbahçe Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Koç ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı da Türkiye'nin En İtibarlı İş İnsanları seçildiler.

Yıldız Teknik Üniversitesi ve Türkiye İtibar Akademisi iş birliği ile Türkiye'nin akademik denetim altında gerçekleştirilen ilk ve tek saha araştırması olan ve bu yıl sekizincisi gerçekleştirilen Türkiye İtibar Endeksi ödülleri sahiplerini buldu.

Araştırma çerçevesinde bu yıl sekizincisi düzenlenen Türkiye İtibar Endeksi Ödül Töreni ise Yıldız Teknik Üniversitesi Yıldız Yerleşkesi Oditoryum salonunda Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin'in ev sahipliğinde düzenlenen törenle gerçekleştirildi.

İŞTE TÜRKİYE'NİN EN İTİBARLI MARKALARI

¢ Türkiye'nin En itibarlı Markası: Koç Holding,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Markası Holding Markası: Koç Holding,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Doğal Gaz Dağıtım Markası: İGDAŞ,

¢ Türkiye'nin En itibarlı İnşaat Sektörü Markası: Ağaoğlu,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Otomotiv Markası: Mercedes-Benz,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Gıda ve Unlu Mamüller Markası: Ülker

¢ Türkiye'nin En itibarlı Çikolata ve Şekerleme Markası: Ülker,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Alkolsüz İçecek Markası: Coca-Cola,

¢ Türkiye'nin En itibarlı İşlenmiş Gıda Markası: Pınar

¢ Türkiye'nin En itibarlı Süt Ürünleri Markası: Sütaş,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Sigorta Markası: Anadolu Sigorta,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Sağlık Sektörü Markası: Acıbadem Hastanesi,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Perakende Mağazacılık Markası: Migros,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Beyaz Et Restoran Markası: Tavuk Dünyası,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Akaryakıt Markası: Opet,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Fastfood Markası: Burger King,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Mobilya Markası: İstikbal,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Kozmetik Markası: Avon,

¢ Türkiye'nin En itibarlı İlaç Markası: Eczacıbaşı,

¢ Türkiye'nin En itibarlı GSM Markası: Turkcell,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Beyaz Eşya Markası: Arçelik,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Elektrikli Ev Aletleri Markası: Vestel,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Teknoloji Perakende Markası: Teknosa,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Erkek Giyim Markası: Kiğılı,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Kadın Giyim Markası: H&M,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Giyim Perakende Markası: LC Waikiki

¢ Türkiye'nin En itibarlı Ayakkabı Markası: Adidas

¢ Türkiye'nin En itibarlı Lastik Markası: Lassa,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Hava Yolu Markası: Türk Hava Yolları,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Kara Ulaşımı Markası: Kamil Koç,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Turizm Operatörü Markası: ETS Tur,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Bankası: Ziraat Bankası,

¢ Türkiye'nin En itibarlı Otel Markası: Hilton Hotels & Resorts,

¢ Türkiye'nin İtibarlı Markası: Torku,

İŞ DÜNYASI'nın EN İTİBARLI KİŞİLERİ

¢ En İtibarlı Kadın İş İnsanı Güler Sabancı,

¢ En İtibarlı İş İnsanı Ali Koç,

¢ İş Dünyası Sivil Toplum Lideri Rifat Hisarcıklıoğlu

12 bin kişi ile görüşüldü

YTÜ İstatistik Bölümü'nün akademik denetiminde ve raportörlüğünde saha çalışmaların 15 Aralık 2018 ile 30 Ocak 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilen, on iki bin kişiye 60 farklı sorunun yöneltildiği ve yaklaşık 120 bin dakikalık telefon görüşmesinin yapıldığı TİE 2018 Araştırmasında Türkiye ekonomisinin lokomotifi 30 farklı sektöründe faaliyet gösteren marka ve kurumların itibarları ölçümlendi. Türkiye örenklemi kabul edilen 26 bölge ve 72 ilde Bilgisayar Destekli Telefon ile Arama Yöntemi (CATI) kullanılarak yapılan araştırmada holdingler, enerji, beyaz eşya, GSM, inşaat, otomobil, hazır giyim, gıda, ilaç, ulaşım, bankacılık, elektronik eşya, turizm, sigorta, eğitim, makine, mobilya, perakende, alkolsüz içecek ve akaryakıt sektörü dahil olmak üzere ana sektörlerin mercek altına alındığı araştırmada kurum ve markaların kamuoyunda bıraktığı algı ve izler tespit edildi.


Teknoloji devi Türkiye'de üretime giriyor

Gürsoy, "Türkiye'de iki üründe üretime başlıyoruz. Biri elektrikli süpürge diğeri de TV'lerin montaj hatlarını burada kurmak için yatırımlar yapacağız" dedi.


Teknolojinin ana belirleyicisi olduğu beyaz eşya ve TV sektöründe rekabet hızla artıyor. Türkiye’de üretim yatırımı için hazırlanan Samsung, mağaza sayısını da 450’ye çıkaracak.Samsung Electronics
Türkiye Başkan Yardımcısı Mert Gürsoy, Türkiye'de üretime odaklanacaklarını ve yeni mağaza yatırımı da yapacaklarını belirtti.

Gürsoy, "Türkiye'de iki üründe üretime başlıyoruz. Biri elektrikli süpürge diğeri de TV'lerin montaj hatlarını burada kurmak için yatırımlar yapacağız. Elektrikli süpürge için bir firma ile anlaştık ve burada bizim kalitemizle üretimi sağlayacağız. Bunun dışında 300 olan mağaza sayımızı 450'ye çıkaracağız" dedi. (Barış Ergin/Sabah)


ABD en rekabetçi ekonomi unvanını kaybetti

Lozan merkezli IMD'nin sıralamasına göre ABD, dünyanın en rekabetçi ülkesi statüsünü Singapur’a bıraktı
ABD, Lozan merkezli Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü’nün (IMD) hazırladığı ‘World Competitiveness ranking 2019’ listesinde, bir önceki döneme göre iki basamak birden gerileyerek üçüncü sıraya yerleşti.

IMD’nin açıklamasına göre, ABD’nin en rekabetçi ekonomi statüsünün kaybetmesinin başlıca sebepleri, yakıt fiyatlarındaki artış, yüksek teknoloji ihracatının zayıflaması ve dolar kurundaki dalgalanmalar oldu.

Dünyanın en rekabetçi 10 ekonomisi sırasıyla şöyle:

1 - Singapur (+2)

2 - Hong Kong

3 - ABD (-2)

4 - İsviçre (+1)

5 - BAE (+2)

6 - Hollanda (-2)

7 - İrlanda (+5)

8 - Danimarka (-2)

9 - İsveç

10 - Katar (+4)

Rusya listede 45. sırada gösterilirken Türkiye, 63 ülkenin yer aldığı listede 51. sırada yer alıyor. (Sputnik)


Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşları belli oldu

İSO, "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2018" araştırması sonucunu açıkladı.
İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) yarım asrı deviren ve sanayi sektörünün en değerli verilerini oluşturan "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" araştırmasına göre 2018 yılının zirvesinde 79 milyar
TL'lik üretimden satışları ile yine TÜPRAŞ yer aldı.

Listede Ford Otomotiv 31 milyar TL'lik üretimden satışlarıyla ikinciliğini, Toyota Otomotiv de 23,6 milyar TL üretimden satışlarıyla üçüncülüğünü korudu.

İSO 500 kuruluşlarının ihracatta kaydettiği yüzde 11'lik artışın yanında, yaratılan katma değerde yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin payının ve Ar-Ge yapan firmaların sayısının artması umut verici oldu. İSO 500 şirketlerinin finansman maliyetlerinin ise önceki yıllarda olduğu gibi sorun olmaya devam ettiği görüldü.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: "Türk sanayisi en zor şartlarda dahi kendi ana faaliyetinde sahip olduğu birikim ve dayanıklılık gücüyle üretimini başarıyla sürdürüyor. Üretim ekonomisinin ve ona verilen desteğin her geçen gün daha da nitelikli bir konuma gelmesiyle finansal tablolardaki görüntü de orta vadede pozitife dönecektir."

https://www.finansgundem.com/foto-galeri/turkiyenin-en-buyuk-sanayi-kuruluslari-galeri/1410881

http://www.iso500.org.tr/


27 Mayıs 2019 Pazartesi

Türkiye’nin Otomobili’nin ayrıntıları

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 2022 yılında satışa çıkması planlanan Türkiye’nin Otomobili’nin ayrıntılarını açıkladı.

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a elektrikli yerli otomobil ile ilgili bir sunum yaptı. Sunumun yapıldığı toplantıda yer alan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, projede gelinen son aşamayı gazetecilere anlattı. Varank, Türk Patent ve Marka Kurumu’nda basın memansuplarıyla iftarda bir araya gelirken, şu değerlendirmelerde bulundu:  

OTOMOTİV SANAYİNİ DÖNÜŞTÜRECEK: (Türkiye’nin Otomobili Projesi’nde hangi aşamadayız?) Biz bunu sadece bir otomobil projesi olarak görmüyoruz. Dünyada müthiş bir değişim, dönüşüm var. Otomobil endüstrisi de bu dönüşümün, değişimin en hızlı yaşandığı sektörlerden biri. Türkiye’nin Otomobili Projesi’ni bir teknoloji projesi olarak, bizim otomotiv sanayimizi dönüştürecek, güçlü ülkelerle rekabetçi hale getirecek bir proje olarak görüyoruz. Baktığınızda artık elektrik motorlarıyla, yazılımlarıyla, otonom sürüşüyle, pil teknolojileriyle otomobil endüstrisi tamamen başka bir yöne gidiyor. Biz de bu projeyle, bu fırsat penceresini doğru zamanda yakaladığımıza inanıyoruz. Kendi otomobilimizi tamamen elektrikli olarak rakipleriyle yarışacak şekilde bir proje olarak ortaya koyacağız ve bir ekosistem ortaya çıkaracağız. 

TAM YOL İLERİ: Tabii biz bunu devlet olarak yapmıyoruz. Beş babayiğit ortaya çıktı, TOBB bunlara katıldı, onlar bu işi sırtladılar. Getirdikleri CEO ve ekibi gerçekten profesyonel arkadaşlar, özverili çalışıyorlar. Zaten kendisi iş başı yaptıktan sonra aslında proje tam yol ilerlemeye başladı. Planlandığı şekilde onların kendilerine koyduğu iş akışlarının süresi dahilinde bu proje ilerliyor. 2019’un sonunda bir prototip göreceğiz, buna hep birlikte şahitlik edeceğiz. 2022 yılında da, muhtemelen ikinci yarısında inşallah araçlar satışa çıkmış olacak. Yollarımızda Türkiye’nin otomobilini görmüş olacağız. 

MARKA ORTAYA ÇIKARIYORLAR: Tabii şöyle bir eleştiri var: Bu otomobili yapmak bu kadar zor mu? Az çok sanayiyle haşır neşir olanlar bu soruya kolay cevap verebilirler. Biz sadece tek bir Ar-Ge projesi, bir otomobil yapmıyoruz ya da bu arkadaşlar bunu yapmıyor, bir marka ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Bu markanın dört dörtlük olması, tutunabilmesi, satılabilmesi, kendini devam ettirebilmesi lazım. Dolayısıyla iş akışlarını yapıyorlar, 15 yıllık bir plan yapmışlar. Bu 15 yıl içerisinde 5 tane model 3 tane facelift, bunların planlamasını yapmışlar. Dolayısıyla siz ortaya tek bir ürün çıkarabilirsiniz, ama bunun satılabilir olması için bayi ağının olması lazım, yedek parçasının, tedarikçilerinin olması lazım, servisinin olması lazım, pazarlamasını güzel yapmanız lazım. Yurt dışına ihracat yapacaksınız, o standartlarda, o kalitede ve rakipleriyle yarışabilecek olması lazım. Dolayısıyla bunların tamamını profesyonelce planladıkları için bu iş aslında bu kadar uzun sürüyor. Ama dediğim gibi iş akışları çerçevesinde ilerliyorlar, 2019’un sonunda inşallah prototipi göreceğiz. 

KÜRESEL PAZARLARDA FİYATIYLA DA YARIŞSIN: (Ar-Ge merkezi nerede olacak?) Güzel bir yerde de Ar-Ge merkezini açmak istiyorlar. Onu da yakın zamanda ilan edebiliriz. Açılışını yaparız. (Hangi segmente girecek?) İlk modelin segmentini söylemiyoruz. Ama kafalarındaki plan şöyle: Tüm modelleriyle küresel pazarlarda da rekabet edecek bir fiyat yakalamak istiyorlar. 

TEDARİKÇİYE EN YAKIN YERDE: (Fabrikayı endüstri bölgesi mi, yoksa organize sanayi bölgesinde mi olacak?) Siz bir yatırım yapmak isterseniz, tedarikçiye en yakın yeri tercih edersiniz. Yani ekosistemden en verimli şekilde faydalanacağınız yerde kurmak istersiniz. Bunun görüşmelerini yapıyorlar. O konudaki bilgiler ticari sır niteliğinde olduğu için açıklamıyoruz. 

MARKA VE İSİM ÇALIŞMALARI DA BAŞLADI: (Dünyadaki örnekleriyle yarışabilecek bir menzile ulaşacak mı?) Ulaşacak. 500 kilometreyi yakalayacak bir araç üstünde çalışıyorlar. (İsim üzerinde bir çalışma var mı?).  Prototip çalışmalarına paralel marka kimliği ve isim çalışmalarına da başladılar. 

İNSANLAR TEBRİK EDİYOR: (Siz de makam aracı olarak hibrit bir otomobil kullanıyorsunuz..) Türkiye’de ilk defa binek olarak bir hibrit araç üretilmeye başladı. Madem biz Sanayi Teknoloji Bakanıyız, yerli üretimi destekliyoruz, bu da Türkiye’de, Sakarya’da üretilen bir araç. Aynı zamanda çevreci, az yakıyor, ‘Biz binersek mesaj olur.’ dedik. Herkesten güzel tepkiler alıyoruz. Vatandaş seviyor bir kere, o önemli. Yani insanlar tebrik ediyorlar. 

BEKLİYORLAR BU OTOMOBİLİ: (Türkiye’nin otomobiline kamu sipariş verecek mi?) MEMUR-SEN’in öyle bir kampanyası vardı, ‘Yerli otomobil çıkarsa biz şu kadar sipariş vereceğiz’ diye. Aslında talep olacağa benziyor, insanlar bekliyorlar bu otomobili. Piyasaya çıktığında göreceğiz. 
    
YERLİ ÜRETİM MİLLİ TEKNOLOJİ: (Yerlileştirmeye ilişkin olarak projeniz var, 300’e yakın ürünü açıklamayı planlıyorsunuz. Özellikle bu ürünler hangi sektörlerde olacak, ne zaman açıklayacaksınız?) Gündemimizde yerli üretim ve milli teknoloji var. Yerlileştirme Ürün Programı da bunun önemli bir parçası. Amacımız, özellikle yüksek cari açık verdiğimiz ürünlerin yerlileştirilmesi. Bu ara malı da olabilir, ham madde de olabilir, birtakım makine ekipman da olabilir. Sadece bir ürünün ithalat-ihracat rakamına bakıp bir liste çıkarmadık. Listemizi oluştururken potansiyeli olup olmadığına da baktık. Bir ürünü yerlileştirmek istersiniz, ama dünya ticaretine baktığınızda bunun yüzde 80’ini bir ülke üretiyorsa, ha demek ki orada bir fırsat yok. Dominant baskın bir ülke var, sizin onunla rekabet edecek bir ürünü ortaya çıkarıp fayda sağlamanız mümkün değil. 

MAKİNE SEKTÖRÜ İLE BAŞLAYACAĞIZ: Birçok faktörü değerlendirerek ürün listemizi çıkardık. Orta Yüksek ve Yüksek teknolojiye de odaklanarak 300’ün üzerinde ürün ve ürün grubunun yerlileştirilmesiyle ilgili yeni bir teşvik programı dizayn ettik. Burada eğer ürünün Ar-Ge ihtiyacı varsa oradan başlayarak ürün geliştirilmesi, yatırımı, ticarileşmesi, bütün bu adımların tamamını teşvik etmek üzerine, ama elimizdeki mevcut teşvik mekanizmalarını buna göre dizayn ederek bir program hazırladık. Aslında bizim çalışmalarımız bitti, kamuoyuna ilan etmesi kaldı. Tabi mevzuatla ilgili yapmamız gerekenler var. Makine sektörüyle başlamayı planlıyoruz. Pilot sektör makine olacak, daha sonra Eylül, Ekim ayına kadar diğer sektörlerdeki ürünleri ilan edeceğiz. Burada hem sanayicinin, üreticinin bize başvurmasını bekliyoruz, hem de biz proaktif olacağız. Bu arada zaten girişimci bilgi sistemi gibi aslında Türk sanayisinin röntgenini elinde bulunduran bir Bakanlığız; kimlerde bu kabiliyetler var, aradığımız ürünü kiminle oturup çalışarak yerli ürettirebiliriz, burada proaktif de davranacağız.

CEYHAN’DA SON AŞAMAYA GELDİK: (Cari açıkla ilgili bir öngörü var mı?) Bizim o beş sektörde şu anda verdiğimiz cari açık 40 milyar dolar civarında. Bunun tabii tamamını biz karşılayalım isteriz, ama bu uzun soluklu bir maraton. Ama özellikle hammadde anlamında cari açık verdiğimiz büyük sektörler var. Petrokimyada, milyarlarca dolarlık açık veriyoruz, büyük projelerimiz var. Ceyhan Petrokimya Endüstrisi Bölgesi, bu manada oldukça faydalı olacak bir proje. Bu projede son aşamaya geldik. Aslında temel atma aşamasında olan yatırımlar var. Onların da sene sonuna kadar temellerini atarak cari açık verdiğimiz bu petrokimya alanında ilerlemek istiyoruz.

KAPIMIZ AÇIK: (Ürün gruplarında ne kadar yabancı sermayeli şirket tahmin ediyoruz?) Eğer bir yabancı gelip burada o yatırımı yapmak istiyorsa, ‘Bunu yerli olarak üreteceğim.’ diyorsa kapımız ona açık. O da aynı programdan faydalanıp o yatırımları yapıp o üretimi yapabilir. Yani global sermaye olup yerli üreticilerden de o işlere başvurabilecek olan ara malı üreticisi firmalar var, onlarla da çalışabiliriz..

30 GÜNDE NETİCELENECEK: (Çok uzun sürecek, yüksek teknolojili ürünler yerine daha kısa vadeli sonuç alınabilecek ürünler mi olacak?) Sadece ithalat ve ihracata bakmıyoruz. O manada bir kabiliyet gelişmiş mi Türkiye’de, sanayi altyapımız bu ürünü üretebilir mi üretemez mi, hepsine bakıyoruz. Tabii ki temel Ar-Ge aşaması 5 sene sürecek bir ürüne de yatırım yapmak mantıklı değil. Burada bağlı ve ilgili kuruluşlarımızın da dahil olduğu program yöneticisi bir ekip olacak bakanlığımızda. Hem kendileri zaten bu ürünleri çalışıyorlar, bir de firmalar geldiğinde zaten bunu alıp değerlendirip neticelendirecekler ve bunu kısa sürede yapacaklar. Mesela kendimize koyduğumuz hedef, 30 günde başvuruyla neticelendirilme arasında bütün süreçler bitsin istiyoruz. Bağlı, ilgili kuruluşlarımız programın içinde. KOSGEB’i, TÜBİTAK’ı işin içine dahil edeceğiz, Ticaret Bakanlığı ile görüşüyoruz, belki ihracatla ilgili onların destek programlarını bunun içine dahil edeceğiz, uçtan uca bir sistemi tasarlamış olacağız.

BERABER İLAN EDECEĞİZ: (Sanayi stratejisini yenileme çalışmanız ne aşamada?) Bakanlığımız sadece bir Sanayi Bakanlığı değil burası aynı zamanda Teknoloji Bakanlığı. Dolayısıyla, sanayi ve teknoloji stratejimizi beraber ilan edeceğiz. Orada da sona yaklaştık sayılır, güzel bir dokuman ortaya çıktı. Tabi biz sanayi ve teknolojiyi beraber niçin zikrediyoruz? Artık teknolojiden bağımsız bir sanayi düşünmek mümkün değil. Rekabetçi olmak istiyorsanız sanayinizi dijitalleştirmek, dönüştürmek, verimli hale getirmek zorundasınız. Lojistik anlamda yapmanız gerekenleri yapmak zorundasınız. Dolayısıyla, biz de bu stratejiyi ortaya koyarken sanayiyle teknolojiyi beraber değerlendiriyoruz. 

GİRİŞİMCİLİĞİ DEVLET FONLUYOR: Girişimcilik de bakanlığımızın en önemli konularından bir tanesi. Türkiye’de maalesef girişimcilik çok fazla dillendirilen, ama uygulamada çok özel sektörün girmediği bir alan. Türkiye’de girişimciliği yüzde 90 oranında hala devlet fonluyor. Biz G-20 üyesi bir ülkeyiz, dünyanın 17’nci büyük ekonomisiyiz. Bu kadar büyük bir ekonomide özel sektörün bu kadar girişimcilikten uzak kalması kabul edilebilir bir şey değil. Burada gene girişimcilikle ilgili stratejilerimizi ortaya koyacağız. Türkiye’de özellikle dikkat etmemiz gereken yıkıcı teknolojilerle ilgili pozisyonumuzu da ortaya koyacağız. Burada tabi dijital dönüşüm ofisiyle de beraber çalışıyoruz.

HEM YÖNETİM HEM TEŞKİLAT YAKIN ZAMANDA: (Uzay Ajansı çalışmaları ne aşamada? Teşkilatın başına kim geçecek, yeri nerede olacak?) Uzay Ajansını kurduk, bununla ilgili Milli Uzay Programımıza dönük bir çalıştayı Gebze’de gerçekleştirdik. Türkiye’deki bütün paydaşları kamu, özel sektör, üniversite bir araya getirdik ve bununla ilgili güzel bir rapor hazırladık. Bu bizim Milli Uzay Programımızın aslında nüvesini oluşturabilecek bir çalışma.  Teşkilat yapısıyla ilgili mevzuat çalışmalarını biz yürütüyoruz, ama tabi yönetici kadrosuyla ilgili de faaliyetlerimiz sürüyor. Görüşmeler yapıyoruz, en uygun ismi bulalım istiyoruz, ama biraz da zorlanmıyor değiliz. Türkiye’de uzay program ve projelerini yönetmiş çok az insanımız var. Yakın zamanda hem yönetimini hem teşkilatını oluşturmuş olacağız. Türkiye’de uzayla ilgili faaliyet gösteren kurumlar faaliyetlerine devam ediyorlardı. En önemli ihtiyaçlardan biri koordinasyondu. En kısa zamanda teşkilat yapısıyla o işi yapmış olacağız.

MİLLİ UYDULAR: Uzay alanında önemli iki projeyi halihazırda sürdürüyoruz. TÜRKSAT 6A, ilk milli haberleşme uydumuz ve İMECE, metrealtı çözünürlüklü milli görüntüleme uydumuz. Bu uydularımızı ve alt sistemlerini milli olarak tasarlıyoruz. Kendi uydusunu tasarlayabilen ve üreten bir ülke olmamız bu alanda yetkinliğimizi gösteriyor. Fakat uzayda rekabet uydularla sınırlı değil. Fırlatma teknolojileri, insanlı uzay araştırmaları... Bu alanlarda da rekabete dahil olacağız. Milli Uzay Programımızda kapsamlı olarak uzun vadeli yol haritamızı ortaya koyacağız.

ÇEVRE ALANINDA NOBEL ÖDÜLLÜ ARAŞTIRMACI VAR: (Yurt dışında bulunan bilim insanlarının Türkiye’ye dönüşünü teşvik etmek amacıyla bu programı açıkladınız. Bildiğimiz, tanıdığımız, Türkiye’ye katma değer katacak isim var mı?) Bunu ilk ilan ettiğimizde eleştirenler oldu, ‘Türkiye’ye kim gelir bilim yapmak için’ diye. Aslında oldukça cazip de bir paket ortaya koyduk. Amacımız ne? Kritik teknolojilerin geliştirildiği programlar var ve orada üst düzey araştırma yapanlara ihtiyacımız var. Bunları Türkiye’ye getirerek bu projelerde çalıştırabilir miyiz? Sisteme 3 binden fazla kayıt oldu. Kriterler de çok zordu. Yani dünyanın ilk 100 üniversitesinden, en fazla atıf alan makale sayılarında sıralamalar gibi oldukça zorlu kriterler var. Şu anda bu şartları taşıyan 242 başvuruyu değerlendiriyoruz. Tabi bunlar bir tane kurumla beraber başvuruyorlar bu bir üniversite olabilir, araştırma altyapısı olabilir, şirket olabilir. Türk kökenli olanlar olduğu gibi 80 civarında yabancı da var. İşte çevre alanında Nobel ödülü almış bir araştırmacı var. Amerika’dan 86, İngiltere’den 21, Almanya’dan 17, Fransa’dan 9, Hollanda’dan 9, Kanada’dan 9 başvuru var. Başvuruların beklentilerimizin ötesinde olması bizi de mutlu etti.

517 DOKTORA ÖĞRENCİSİ: Bu dönem başka bir yeniliği daha hayata geçirdik. Orada da aslında beklentimizin üzerinde dönüşler aldık. Bu sanayi doktora programı, yani sanayinin ihtiyaç duyduğu doktora derecesine sahip öğrencilere biz burs veriyoruz daha sonra bu öğrenciler o sanayi kuruluşunda istihdam ediliyorlar ve 3 yıl boyunca bunların istihdamına teşvik veriyoruz. Oldukça verim aldığımız bir program oldu. Şirketler gelip teşekkür ettiler, çünkü bazen gerçekten üretim yaparken temel bilim olsun, Ar-Ge anlamında olsun detaylı çalışmaya ihtiyaç oluyor ve bunu da ancak doktora programlarıyla yapabiliyorsunuz. İnşallah bu programla da 517 doktora öğrencisini yetiştireceğiz, daha sonra da sanayide çalışmalarını teşvik etmiş olacağız. 

(Milliyet)

25 Mayıs 2019 Cumartesi

En büyük fırsat alanlarımızdan birisi Türkiye’de madencilik sektörü

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez: Türkiye’de yıllık ortalama 30 ton civarında altın üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu sene inşallah onu 32-33 ton civarına çıkartacağız.
Milliyet'ten Abdullah Karakuş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in madencilik sektörü ve altın ile ilgili sözlerini yazdı:

“En büyük fırsat alanlarımızdan birisi Türkiye’de madencilik sektörü. Konuyu sadece taş-toprak olarak görmemek lazım. Metal madenlerde biz ciddi miktarda dışa bağımlıyız, demir cevheri, bakır, altın ithal ediyoruz. Ciddi bir potansiyel de var. Sadece altınla ilgili şunu söyleyeyim: Türkiye’de şu anda keşfedilmiş 6 bin 500 ton altın rezervimiz var, yıllık ortalama 30 ton civarında bir üretim gerçekleştiriyoruz. Bu sene inşallah onu 32-33 ton civarına çıkartacağız. Öte taraftan ciddi miktarda altın da ithal ediyoruz. Yerli üretimin önünü açmak ve teşvik etmek istiyoruz. Türkiye’de olanların artık ithalatını azaltacak şekilde tedbirler almak zorundayız.”

18 Mayıs 2019 Cumartesi

Forbes'in, dünyanın en büyük halka açık şirketleri listesi

Forbes dergisi her yıl tekrarladığı dünyanın en büyük halka açık şirketleri listesini açıkladı. 2 bin şirketin yer aldığı listeye Türkiye’den 9 şirket ismini yazdırdı. Araştırmada şirketlerin gelirleri, net kârları, aktif büyüklükleri ve piyasa değerleri göz önünde bulunduruldu. Listeye Rusya'dan ise 22 şirket girdi.

Listenin zirvesindeki Çinli ICBC bankasının 2018 yılı gelirleri 175,9 milyar dolar, net kârı 45,2 milyar dolar olarak açıklandı.

JPMorgan Chase (ABD), Çin İnşaat Bankası, Çin Ziraat Bankası ve Bank of America listede ilk beşteki diğer şirketler.

Listede 575 ABD, 309 Çin şirketi yer aldı.



Türkiye’den hangi şirketler var?

Listede İşbank 663’üncü, Koç Holding 744’üncü, Garanti Bank 777’inci, Sabancı Holding 849’uncu, Akbank 869’uncu sırada yer aldı.

TÜRKİYE'DEN GİREN ŞİRKETLER VE 2018 BİLANÇOLARI İÇİN TIKLAYIN
https://www.forbes.com/global2000/list/#country:Turkey


Listedeki Rus şirketleri

Listede Rus doğal gaz devi Gazprom, 2018 yılındaki 128,4 milyar dolar geliriyle 40’ıncı sırada yer aldı. Gazprom’un net kârı geçen sene 18,9 milyar dolar, aktif büyüklüğü 305,9 milyar dolar, piyasa değeri 59,9 milyar dolar oldu.

47’inci sıradaki Sberbank’ın 2018 yılı gelirleri 51,6 milyar dolar, net kârı 13,3 milyar dolar, aktifleri 449,7 milyar dolar ve piyasa değeri 78,5 milyar dolar olarak kaydedildi.

Rus petrol devi Rosneft 112,9 milyar dolar gelir, 8,7 milyar dolar net kârla listeye 52’inci, Lukoil 127,9 milyar Dolar gelir ve 9,9 milyar dolar net kârla 97’inci sıradan girdi.

12 Mayıs 2019 Pazar

Türkiye'de 84 bine yakın dolar milyoneri bulunuyor

Londra merkezli gayrimenkul danışmanlık firması Knight Frank'ın raporuna göre, Türkiye'de bulunan dolar milyoneri sayısı 2018'de önceki yıla göre yüzde 1 artarak 83 bin 947'ye yükseldi.
Türk yatırımcılara konut ve perakende gayrimenkul konularında danışmanlık ve aracılık hizmeti veren Global Real Estate Development'in (GRED) iş birliği gerçekleştirdiği başka bir gayrimenkul danışmanlık firması Knight Frank, 2019 Servet Raporu'nu ilk kez Türkiye'de açıkladı.

Düzenlenen basın toplantısında raporun sonuçlarını paylaşan Knight Frank Ortağı Kate Everett-Allen, bu yıl 13'üncüsü açıklanan raporun, ultra net yüksek değerli kişilerin ülkelere göre dağılımına, servetin ortaya çıkmasını etkileyen faktörlere, küresel servet şehirleri indeksine ve lüks yatırım indeksine ilişkin bilgiler içerdiğini söyledi.

Rapora göre geçen sene dünya çapında küresel servet büyümesinin yavaşladığını, yalnızca Asya'da büyüme gözlendiği dile getiren Allen, raporda, ABD-Çin arasındaki ticaret savaşlarına, Singapur'a ve lüks yatırımlarıyla yabancılar için cazibe noktası olmaya başlayan Güney Afrika'ya özel verilerin bulunduğunu aktardı.

Allen, raporu, servet danışmanı, aile şirketi ya da özel bankacılardan oluşan 600 kişiye dayandırdıklarını kaydederek, bu kişilerin toplamda 77 bin müşteri ve 3 trilyon dolar değerinde bir serveti simgelediğini bildirdi.

Dünya genelinde bir milyon dolar ve üzeri servete sahip kişi sayısı 2018'de önceki yıla göre yüzde 3 artarak 18 milyon 985 bin 606'dan 19 milyon 603 bin 681'e yükseldiğini dile getiren Allen, rakamın 2023'te yüzde 19 artışla 23 milyon 404 bin 810'a ulaşmasını beklediklerini aktardı.

Allen, kullandığı evi dışındaki varlıklarının değeri 30 milyon dolar olan ve ultra net yüksek değerli kişi olarak tanımlananların sayısının ise 2018'de önceki yıla göre yüzde 4 artarak 198 bin 342'ye yükseldiğini, rakamın 2023'te 250 bin kişiye çıkacağının tahmin edildiğini söyledi.

Bu grup içerisindeki kişilerin halihazırda en çok Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'da yaşadığını anlatan Allen, "Orta Doğu'daki petrol zengini ülkelerin küresel öneminin alternatif enerji kaynakları dolayısıyla düşeceği ön görülürken, Afrika'da Güney Afrika Cumhuriyeti ve Güney Amerika'da da Brezilya’nın mevcut konumlarını koruyacaklarını düşünülüyor." dedi.

"Türkiye'de dolar milyoneri sayısı yüzde 3 artacak"

Allen, Türkiye'de dolar milyonerleri sayısının 2018'de önceki yıla göre yüzde 1 azalarak 83 bin 947'ye gerilediğini kaydederek, rakamın 2023'te yüzde 3 yükselişle 86 bin 467'e ulaşacağını bildirdi.

Ultra net yüksek değerli kişi sayısının Türkiye'de 2018'de yüzde 2 azalarak bin 695'e düştüğünü dile getiren Allen, bu rakamın ise yüzde 3 artışla 2023'te bin 752'ye yükseleceğini aktardı.

Allen, kişilerin gelirleri arttıkça hükümetlerin de bu gelir sahibi kişileri kendi ülkelerine çekmek için bazı girişimleri olduğunu belirterek, bu girişimlere örnekler verdi.

"Servet sahiplerinin yüzde 36'sı ikinci pasaport sahibi"

Kate Everett-Allen, ultra net yüksek değerli kişilerin önceliğinin taşınmak olduğunu ifade ederek, bugün için ultra net yüksek değerli kişilerin yüzde 36'sının ikinci pasaporta sahip olduğunu, yüzde 29'unun ise ikinci pasaport sahibi olmayı düşündüğünü söyledi.

Allen, yüksek gelirli kişilerin yüzde 42'sinin halihazırda başka bir ülkede evi bulunduğunu, yüzde 22'sinin ise farklı bir ülkeden ev almayı hedeflediğini kaydederek, "Araştırmamıza katılanlar arasından başka bir ülkede ev sahibi olanların başında yüzde 83 ile Suudiler, yüzde 71 ile Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşları geliyor." diye konuştu.

Raporda dünyadaki fiyat hareketlerini izleyerek ülke bazlı gayrimenkul taleplerini ortaya çıkaran Prime International Residential Index'in (PIRI 100) de yer aldığını dile getiren Allen, buna göre, ilk sırada yüzde 11,1'lik bir büyümeyle Filipinler'in başkenti Manila'nın geldiğini bildirdi.

Allen, "Fiyat hareketleriyle ölçümlediğimiz bir diğer konu da bir milyon dolar karşılığı sahip olunabilen metrekare miktarı. Bu çerçevede listenin başında 16 metrekare ile Monaco geliyor. Monaco'yu 22 metrekare ile Hong Kong ve 31 metrekare ile Londra takip ediyor." ifadelerini kullandı.

Gayrimenkul fiyatlarında en zengin yüzde 5'lik dilime hitaben hayata geçirilen projelerin ücretlerini baz aldıklarını kaydeden Allen, buna göre Türkiye'de bir milyon dolara 109 metrekare konut satın alınabildiğini, böylece İstanbul'un, Orta Doğu'da Dubai'den daha değerli olduğunun ortaya çıktığını anlattı.

"Londra servet oranı açısından ilk sırada"

GRED Kurucusu ve Üst yöneticisi (CEO) Meltem Türker ise, Knight Frank'ın söz konusu raporunu İstanbul'da tanıtmasının Türkiye'ye verdiği değeri gösterdiğini belirterek, "Bu değeri hem Türk hem de yabancı yatırımcılar için bir fırsat haline dönüştürebilmek amacıyla The Global Showcase (Global Vitrin) buluşmalarını düzenliyoruz." dedi.

İkincisini düzenledikleri etkinlikte, Londra'dan yatırım yapılabilecek üç seçkin projeyi (Bermondsey, Spitalfields ve The Star & Garter) tanıttıklarını dile getiren Türker, Londra'nın, Knight Frank'ın raporunda hem yaşam tarzı hem de servet oranı açısından ilk sırada yer aldığını bildirdi.

Türker, "Londra, her zaman için değerli bir pazar olarak öne çıkıyor. GRED olarak Knight Frank ile iş birliğimiz çerçevesinde hem Türk hem de yabancı yatırımcılar için köprü görevi görerek tüm taraflara kazandırmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Knight Frank Uluslararası Proje Satışları Sorumlusu Matthew Goldsworthy de, İngiltere'deki gayrimenkul pazarına ilişkin bilgiler aktardı.

Vergisel değişimler ve siyasi belirsizlik nedeniyle İngiltere'deki ev fiyatlarındaki artışın yüzde 1,7'ye kadar yavaşladığını dile getiren Goldsworthy, Londra özelinde bakıldığında gayrimenkul fiyatlarında bölge bölge ciddi değişimler gözlendiğini anlattı.

Kişisel verilerin korunması ihlalinde 1 milyon liraya kadar para cezası

Rızası olmadan telefon numarası ve kimlik bilgileri gibi kişisel verileri üçüncü şahıslar ve ticari işletmelere verilen kişilerin, Kişisel Verileri Koruma Kurumuna ihlal bildiriminde bulunarak hakkını arayabileceği belirtildi.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, "Herhangi bir şekilde veri sorumlusuna iletişim ya da kimlik verilerinizi açık rızanızla vermediğinizi düşünüyorsanız bir sorgulama yapmanız gerekiyor. Öncelikle veri sorumlusuna müracaat etmelisiniz. Onlar da 30 gün içerisinde ya bir cevap verecekler ya da reddedecekler. Bu durumda 30 gün içinde KVKK'ye müracaat edebiliyorsunuz." dedi.

Bilir, AA muhabirine yaptığı açıklama, 2017'de kurulan KVKK'nin vatandaşın kişisel verilerinin korunması konusunda aktif çalışma yürüttüğünü, insanların mahremi, güvenliği ve hakkını gayretle savunduğunu söyledi.

Anayasa'da yer alan "özel hayatın gizliliği" ile "temel hak ve özgürlüklerin korunması" kapsamında hareket ettiklerini belirten Bilir, "Kişisel verilerin korunmasını sağlama ve buna yönelik farkındalık oluşturarak bilinç düzeyini geliştirme, aynı zamanda veri temelli ekonomide özel ve kamusal aktörlerin uluslararası rekabet kapasitelerini artırıcı bir ortam oluşturma faaliyetlerini yürütüyoruz." diye konuştu.

"70 ihlal bildiriminden 22'siyle ilgili işlem yapıldı"
Bilir, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na göre vatandaşı bilinçlendirmek ve özel hayatın gizliliği haklarını korumak için kendilerine gelen her ihlal bildirimiyle ilgilendiklerini dile getirerek şöyle devam etti:

"2018 yılında 23 adet, 2019'un ilk 3 aylık döneminde de 30'ün üzerinde başvuru tarafımıza ulaştı. Kurulduğumuz tarihten bugüne toplam 70 ihlal bildirimi geldi. Bunlardan 22'sine ilişkin inceleme ve kararımızı internet sitemizde yayınladık. Kişisel verilerin kanuni olmayan yollarla başkaları tarafından ele geçirilmesi durumunda, veri sahiplerinin birtakım tedbirler alması gerekiyor. Kurul uygun görürse bunları sayfasında yayınlayabiliyor. Bu bildirimimiz ilgili kişilerin tedbir almasına fayda sağlarken, veri ihlali tespitiyle de idari para cezası uyguluyoruz."

Vatandaşın bazen kendisine gelen bir aramayla kişisel verilerinin kanuni olmayan yollarla başkaları tarafından elde edildiğini fark ettiğine dikkati çeken Bilir, kişinin telefon numarasını bir şekilde elde edip "eşya, ev, araba, tatil" satmak isteyenlerle ilgili başvuru ve şikayette bulunabileceğini vurguladı.

1 milyon liraya kadar para cezası uygulanabiliyor
Bilir, idari cezanın bu durumda caydırıcı olabileceğine işaret ederek şunları söyledi:

"Herhangi bir şekilde veri sorumlusuna iletişim ya da kimlik verilerinizi açık rızanızla vermediğinizi düşünüyorsanız bir sorgulama yapmanız gerekiyor. Öncelikle veri sorumlusuna müracaat etmelisiniz. Onlar da 30 gün içerisinde ya bir cevap verecekler ya da reddedecekler. Bu durumda 30 gün içinde KVKK'ye müracaat edebiliyorsunuz. Eğer yaygın ihlal durumu varsa kurul resen inceleme başlatabiliyor, idari para cezası uyguluyor. 4 konuda idari para cezası uygulanabiliyor. Kişisel verilerin korunması ihlalinde idari para cezasında alt sınır 5 bin lira, üst sınır 1 milyon liraya kadar çıkabiliyor."

Bilir, kişisel verilerin korunması konusunda bilinçlenmenin arttığını, vatandaşın bir mağazadan yapacağı kıyafet alışverişi sırasında telefon numarası ve TC kimlik numarası gibi özel bilgilerini verme zorunluluğunun bulunmadığını dile getirdi.

Otellerde kalanların kimlik fotokopilerinin çekildiğine değinen Bilir, kanunda böyle bir düzenleme bulunmadığına, otellerin kimlik doğrulaması yapabileceğini ama fotokopi alıp saklamasına gerek olmadığına işaret etti.

Kanunu ülke genelinde anlatmak için toplantılar düzenlediklerini anımsatan Bilir, Milli Eğitim Bakanlığınca 7 Nisan'ın "Kişisel Verileri Koruma Günü Olarak" olarak belirlendiğinin altını çizdi.

Ülkeleri ziyaret edip, kişisel verilerin korunması konusunda temaslarda bulunduklarına kaydeden Bilir, "Almanya, Avusturya, İtalya’ya ziyaret gerçekleştirdik. Tabii ki onların kuruluşu bizden daha eski ama bu konuda onlardan geri kalmadığımızı görüyoruz." dedi.


5 Mayıs 2019 Pazar

Kanada Merkez Bankası ile Singapur Merkez Bankası blockchain kullandı

Kanada Merkez Bankası ile Singapur Merkez Bankası blockchain teknolojiyle birbirlerine dijital para gönderdiler. İki Merkez Bankası arasında ilk başarılı deneme gerçekleştirilmiş oldu
Kanada Merkez Bankası ve Singapur Merkez Bankası, birbirine blockchain teknolojisini kullanarak dijital para gönderdiler. Böylece iki merkez bankası arasındaki ilk başarılı deneme gerçekleşmiş oldu.

İki merkez bankası dağıtık kayıt teknolojisi (DLT) ve MB dijital paralarının sınır ötesi ödeme süreçleri ucuzlatmak, hız kazandırmak ve daha güvenli hale getirmek için kullanımı konusunda halihazırda işbirliği yapıyordu.

Kanada MB'nin deneysel iç ödeme ağı olan Jasper Projesi, test kapsamında Singapur'ın Ubin Projesi ağıyla birleştirildi. Accentura ile JPMorgan Chase & Co. da teste katkı sağladı.

Singapur MB FinTech başkanı Sopnendu Mohanty, “Jasper Projesi ile Ubin Projesi, sınır ötesi ödeme ve takasın daha basit ve daha etkin yapılabileceğini göstermek için ödemeler alanında önceki yeniliklerin üzerine kuruldu. Bu projeler birçok teknik soruya değindi ve teknolojiyi daha üst bir olgunluk seviyesine getirdi.” dedi.

Merkez bankaları tarafından yayınlanan ortak raporda, sınır ötesi ödemeler sistemleri için olası kısıtlamaları ve zorluklarına değinilen farklı tasarım seçeneklerine yer verildi.

Kanada MB finansal teknoloji kıdemli direktörü Scott Hendry, “Bu teknolojinin olgunlaşması ve politika yapıcıların potansiyelini tam olarak anlaması sadece işbirliğinin ve araştırmanın sürmesiyle mümkün hale gelecek.” dedi.

Accenture'nin küresel blockchain biriminin yöneticisi David Treat, söz konusu test için “Sınır ötesi, parasal arası aktarımın modernizasyonu için büyük bir kilometre taşı.” değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Sak: Başkalarının üretim sürecinin içinde olmak lazım

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Güven Sak, Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatının düşük olmasının nedeninin, ihraç edilen malların, başka ülkelerin ihracatı içinde kullanılmamasından kaynaklandığına dikkat çekerek, "Başkalarının üretim sürecinin içinde olmak lazım" diye uyardı.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) 14. Sanayi Kongresi’nin bu yılki ana konuşmacısı TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) İcra Direktörü Prof. Dr. Güven Sak oldu. “Dünyada Korumacılık Rüzgarı ve Küresel Rekabet Gücümüzün Geleceği” başlıklı bir konuşma yapan Güven Sak, Türkiye’nin küresel rekabet gücünün artması için yapılması gereken noktaları vurguladı.

Türkiye’nin zengin bir ülke olması için içine kapanmak yerine küresel değer zincirinin parçası haline gelmesi gerektiğine dikkat çeken Güven Sak “Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatının düşük olmasının nedeni, küresel değer zincirinin bir parçası olamamasıdır. Yurt dışına sattığımız mallar, başka ülkelerin ihracatı içinde kullanılmıyor. Başkalarının üretim sürecinin içinde olmak lazım. Yabancılar buraya sadece mal satmak için geliyorsa, siz onlara mal satamıyorsanız, sıkıntı var demektir“ dedi.

Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artırmak için yalnızca ekonomi değil çok yönlü bir dönüşüm programına ihtiyaç duyduğunu dile getiren Güven Sak, “Öncelikle makro ve finansal istikrarı tesis etmeli. Daha güçlü maliye ve banka politikaları lazım. Hukukun üstünlüğünü yeniden ihya etmek, kamu idaresi reformunu tamamlamak, yeni büyüme stratejisi ve yapısal reform programı hazırlamak, yeni Türkiye ikayesi ve lobi faaliyetleri yapmak gerekiyor” dedi.

Dünyada siyasi amaçlarla mevcut kuralları değiştirmenin Trump ile başlamadığını, ABD’nin Irak’ı işgal operasyonu ile George Bush zamanında bunun zaten keyfi hale geldiğini söyledi. Artık bu durumun iktisadi sistemlere yöneldiğini belirten Sak, “Böyle bir altüst oluş döneminde Türkiye’nin odaklanması gereken konu; küresel rekabet gücünü artırmaktır. Milli olmanı anlamı budur. Bunun için asıl odaklanılması gereken, serbestleşmeyi, şeffaflaşmayı başlatmaktır” dedi.

İnteraktif bir sunum gerçekleştiren Sak, IMF ile ilişkiler konusunda gelen bir soruya verdiği yanıtta “Türkiye’nin mevcut şartlarda IMF’ye ihtiyacı yok. Burda önemli olan husus; kredibilite. İyi bir takımla, iyi bir iktisat politikası, kredibl politika ortaya koymak lazım. İhtiyaç olan şey bu. Türkiye içine kapanarak zenginleşemez. İçine kapanırsa, cari işlemler açığı için aldığımız yabancı tasarruflar gelmezse, milli gelirimiz azalır” diye konuştu.