18 Ocak 2020 Cumartesi

Yeni bir balon faciasının sinyalleri mi

Borsada ‘açık tehlike işareti’ en son ne zaman 1999'da ortaya çıktı. Dot-com balonunu bütün yatırımcıların hatırlaması gerek.

Dot-com balonu 1999 yılının Mart ayında teknoloji firmalarını yer aldığı borsa endeksi olan NASDAQ borsasındaki hisse senetlerin büyük değer kaybı yaşamasıyla sönen ekonomik balondur. Söz konusu kriz, gelişen bilgisayar ve Internet teknolojilerine yatırım yapan risk sermayesi şirketlerinin yatırımlarının geri dönüşünü sağlayamamaları sonucunda bu sektörlerden çekilmeleri sonucu yaşanmıştır. Yatırımlardaki bu azalma yüzünden hisse senetleri büyük oranda değer yitirmiştir.

Wall Street Journel’da yer alan yazıda aşırı değerlenmiş halka arzlar, hisse senetleri çok pahalı olduğu uzun bir boğa rallisinin sonuna doğru meydana gelir. Genellikle yatırımcılar gerçeklik duygusunu kaybettiklerinden dolayı gerçekler yerine hype treniyle hisse satın alır

Yatırım bankacıları halkın risk iştahına sahip olduğu sürece aşırı değerlenmiş şirketlerin artacağını ve Dot-com balonu sürecine girebileceğimizi söyledi.

Kısa vadeli dış borç kasımda 114,6 milyar dolar oldu

Kısa vadeli dış borç stoku, kasımda geçen yılın sonuna kıyasla yüzde 1 artarak 114,6 milyar dolara yükseldi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Kasım 2019 dönemine ilişkin kısa vadeli dış borç istatistikleri açıklandı.

Buna göre, kasım sonu itibarıyla kısa vadeli dış borç stoku, 2018 sonuna kıyasla yüzde 1 artışla 114,6 milyar dolar oldu. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2,4 azalarak 55,8 milyar dolar, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4 artarak 52,4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, geçen yılın sonuna göre yüzde 30,6 azalarak 7,7 milyar dolara geriledi. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 9,5 artarak 20,8 milyar dolara, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 3,8 artışla 13,5 milyar dolara yükseldi.

Yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yılın sonuna göre yüzde 2 azalışla 13,8 milyar dolara geriledi. Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2018 sonuna göre yüzde 9,1 artarak 43,5 milyar dolara ulaştı.

Özel sektörün kısa vadeli dış borcu 86,5 milyar dolar

Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu yüzde 3,3 azalışla 21,7 milyar dolar, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 1,6 artışla 86,5 milyar dolar oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar 2018 sonuna göre yüzde 8,6 azalarak 44,3 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 8,5 artarak 69,9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Geçen yılın sonunda 99 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları yüzde 33,3 azalışla kasım sonu itibarıyla 66 milyon dolara geriledi. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 396 milyon dolar oldu.

Kasım sonu itibarıyla kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonun yüzde 50,4'ü dolar, yüzde 29,7'si avro, yüzde 13,8'i TL ve yüzde 6,1'i diğer döviz cinslerinden oluştu.

Aynı dönem itibarıyla orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 164,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Söz konusu stokun 18,6 milyar dolarlık kısmı, Türkiye'de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu.

Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 18, Merkez Bankası'nın yüzde 3,9, özel sektörün ise yüzde 78,1 paya sahip olduğu gözlendi.

İran'ın Hürmüz Boğazı kozu petrol piyasalarını endişelendiriyor

İran ile ABD arasında, Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin ardından yükselen tansiyon şimdilik düşmüş görünse de Tahran yönetiminin küresel petrol ticaretinin can damarı Hürmüz Boğazı kozunu kullanmasından endişe ediliyor.
Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in 3 Ocak'ta Bağdat Havalimanı yakınına ABD tarafından düzenlenen saldırıda öldürülmesi bölgede tansiyonu yükseltmişti. İran da 8 Ocak'ta ABD'nin Irak'taki iki üssünü onlarca balistik füzeyle vurdu.

Tahran'ın misilleme olarak bununla yetinmesi ve ardından ABD Başkanı Donald Trump'ın daha ılımlı bulunan mesajları bölgedeki gerginliği biraz da olsa düşürdü.

Uluslararası petrol uzmanları ve ekonomi kurumları ise tarafların açıklamalarındaki yumuşamanın aldatıcı olabileceğini belirtiyor.

İran'ın Hürmüz Boğazı'ndaki seyrüseferi kesintiye uğratarak veya Yemen'deki Husiler, Lübnan'daki Hizbullah gibi vekilleri aracılığıyla petrol tesisleri ve tankerlerini hedef alarak dolaylı şekilde cevap verebileceğinin altı çiziliyor.

Bölgede patlak verecek bir çatışmanın tüm dünyayı olumsuz etkileyeceği, böyle bir durumda petrol varil fiyatının 100 doların üzerinde rekor bir seviyeye çıkabileceği yorumları yapılıyor.

İran'ın Hürmüz Boğazı kozu

Umman-İran arasında yer alan ve Basra ile Umman körfezlerini birbirine bağlayan Hürmüz Boğazı, dünyada enerji endüstrisinde stratejik bir öneme sahip.

Tahran yönetimi daha önce defalarca Hürmüz Boğazı'nda yaşanacak aksaklığın, Orta Doğu'dan büyük miktarlarda petrol sevkiyatı yapan onlarca ülkenin yanı sıra Hindistan ve Çin üzerindeki yansımalarına dikkati çekerek, petrol sevkiyatını aksatma tehdidinde bulunmuştu.

ABD Enerji Enformasyon İdaresinin verilerine göre, 2018'de Hürmüz Boğazı'ndan günlük 21 milyon varil petrol geçirildi. Bu rakam, dünyadaki akar petrol tüketiminin yüzde 21'ine tekabül ediyor.

Buna göre, Hürmüz Boğazı dünyanın bir numaralı petrol deniz yolu konumunda sayılıyor. Hürmüz Boğazı'ndan geçen petrol ve LNG ise en çok "küresel imalatın motoru" olarak nitelendirilen Asya ülkeleri Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore ve Singapur'a gidiyor.

Veriler, geçen yıl Hürmüz Boğazı'ndan geçen ham petrol ve petrol ürünlerinin yüzde 65'inin söz konusu ülkelere gittiğini, boğazdan taşınan petrol ve petrol ürünlerinin yüzde 76'sının da Asya kıtasına ulaştığını gösteriyor.

Geçişlerin askıya alınması

ABD merkezli The Wall Street Journal gazetesi, geçen hafta Suudi Arabistan'a ait Bahri petrol taşımacılığı şirketinin Hürmüz Boğazı'ndaki gemi hareketlerini askıya aldığını yazdı. Bu adımı, komşu ülkelerden gelecek benzer kararların takip edebileceği kaydediliyor.

Hisselerinin yüzde 43'ü Suudi Arabistan devletine ait olan Bahri petrol taşımacılığı şirketi dünyadaki en büyük petrol tankerleri şirketi sayılıyor. Şirketin filosunda 90 tanker bulunuyor.

Petrol üretiminde dünya üçüncüsü olan Suudi Arabistan, ihracatta ise 6,9 milyon petrol varille ilk sırada yer alıyor.

Alternatif sevkiyat yolları

Küresel pazar analisti John Lucca, "Bölge ülkelerinin ekonomileri ve petrol piyasasının karşı karşıya olduğu en büyük tehdit, İran'ın doğrudan ya da temsilcileri aracılığıyla Hürmüz Boğazı'nı kapatması veya Körfez ülkelerindeki petrol üretim tesislerine yeniden saldırı olasılığıdır." dedi. 

Bu tehdit karşısında en iyi alternatifin mevcut petrol boru hatlarının kapasitelerinin artırılması olduğunu savunan Lucca, bunun da Suudi Arabistan veya Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) boğazdan geçmekten kaçınması ve bölgedeki diğer devletlerin büyük boru hatlarına dahil edilmesi anlamına geldiğini aktardı.

Lucca, petrol sevkiyatı için Kuveyt, Suudi Arabistan, BAE'den Umman ve Umman Denizi sahillerine ulaşan boru hatları inşa edilebileceğini ifade etti.

Suudi Arabistan ile Bahreyn arasında kurulan ortak petrol boru hattının tam taşıma kapasitesi 2018 sonunda günlük 6,5 milyon varile ulaşmıştı.

Hürmüz'ü saf dışı bırakan çözümler maliyetli

Küresel petrol piyasaları uzmanı Kuveytli Ahmed Hasan Kerem ise "Petrol sevkiyatında Hürmüz Boğazı'nın uzağında kalan öneriler, yetersiz ve maliyetli olacak, bölge ülkelerinin ihracat hacmini karşılamayacaktır." diye konuştu. 

Suudi Arabistan, Irak, BAE ve Kuveyt petrolünün yüzde 80'inin Hürmüz Boğazı'ndan Asya'ya geçtiğine dikkati çeken Kerem, boğazın petrol sevkiyatında hız ve maliyet konusunda avantaj sağladığını ifade etti. 

Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının, İran'ın elindeki en büyük kozlardan olduğunu işaret eden Kerem, "Boğazdaki petrol sevkiyatı aksatılırsa 1 varil petrolün fiyatının 100 dolara yükseldiğini görebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Boğaz'daki sevkiyatın aksamasının yansımaları

Londra merkezli ekonomik araştırma danışmanlık şirketi Capital Economics'in raporunda, İran ile ABD arasında çatışmanın patlak vermesi konusundaki endişelerin azalmasına rağmen tehlikenin geçmediği, bölge ülkelerinin Tahran'dan gelecek herhangi bir misillemeye açık olduğu ifade edildi.

Petrol tesislerine yönelik saldırılar ya da Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının Körfez ekonomisine yönelik en büyük tehditler arasında sayıldığı raporda, ayrıca İran'ın Lübnan'ın istikrarını sarsıcı nitelikteki girişimlerinin Lübnan ekonomisini daha da kötüye sürükleyebileceği aktarıldı.

Raporda, ihracatlarının yüzde 60'ını boğaz harici yollarla yapabilecek Suudi Arabistan ve BAE'nin aksine Kuveyt ve Katar'ın petrol ihracatında kullanabileceği başka bir yolu olmadığı vurgulandı. 

İngiliz şirketi, çatışmanın patlak vermesi ve İran'ın Hürmüz Boğazı'nda seyrüseferi durdurması senaryosunun gerçekleşmesi halinde brent petrolün varilinin 150 dolar gibi rekor bir fiyata yükseleceğini tahmin ediyor.

12 Ocak 2020 Pazar

Sayıştay: Halkbank yanlış hesap ile itibar kaybına uğradı

31 Ağustos 2018’de dolar kuru 6.55 iken 3.72'den dolar ve kur 7.62 iken 4.32 liradan euro satan Halk Bankası hakkında Sayıştay raporunda, “Yanlış kur hesaplaması, Halkbank’ın önemli itibar kaybına uğramasına sebep olmuştur” denildi
Halkbank'ın internet sitesinde, 31 Ağustos 2018 tarihinde 22.01'den 23.06'ya kadar dolar kuru 6.55 iken 3.72 seviyesinden dolar ve kur 7.62 iken 4.32'den euro satıldı.

Sözcü'den Deniz Ayhan'ın haberine göre, Sayıştay o gün 30 milyon 903 bin TL'lik döviz ve altın satışı olduğunu ve 12 milyon 97 bin TL'lik zarar oluştuğunu belirledi. Ancak yapılan tüm döviz satış işlemleri, ters muhasebe kaydı oluşturularak iptal edildi ve bankanın maddi zarara maruz kalmadığı açıklandı.

Sayıştay, işlem yapan müşterilerden banka aleyhine dava açılmadığını da belirtirken; “Yaşanan olay güven kurumu olarak faaliyet gösteren, halka açık anonim şirket Halkbank'ın önemli itibar kaybına uğramasına sebep oldu” dedi.

Sayıştay, TBMM KİT Komisyonu’na sunduğu raporda şu ifadelere yer verdi:

30 YERİNE 18 MİLYONA SATILDI

“31 Ağustos 2018 Cuma günü piyasalar kapandıktan sonra 22:01-23:06 saat aralığında Halkbank'ın dijital kanallarında gerek bilgilendirme amaçlı, gerekse döviz alım satım işlemlerinde kullanılmak üzere hatalı olarak yayımlanan döviz kurları nedeniyle kısa bir süre için bankanın döviz kurlarının olması gereken kurdan daha düşük seviyelerde yayınlanması sonucu, toplam bin 647 banka müşterisine 2 bin 561 adet döviz ve altın satış işlemi gerçekleştirilmiştir.

Bu işlemler nedeniyle piyasa rayici değerleri toplam 30 milyon 903 bin TL olan döviz ve altın, 18 milyon 805 bin TL'ye satılmış, bu suretle toplam 12 milyon 97 bin TL tutarında Halkbank'ın zararı oluşmuştur.

TEDBİR ALIN

Ancak aksaklığın bankaların faal bulunmadığı bir zaman olması, ayrıca olayı takip eden iki günün hafta sonu tatiline denk gelmesi nedeniyle düşük kurdan satışı yapılan dövizlerin, Banka hesaplarından efektif olarak çekilme ya da başka bir yurt içi/yurt dışı bankaya transfer edilme imkanının olmaması nedenleriyle, piyasa rayicinin altında gerçekleştirilen tüm döviz satış işlemlerinin, ters muhasebe kaydı oluşturulmak suretiyle iptal edildiği ve bankanın herhangi bir maddi zarara maruz kalmadığı anlaşılmıştır.

Buna karşın, bazı medya organları ve sosyal medya üzerinden yapılan manipülasyonlar nedeniyle güven kurumu olarak faaliyet gösteren ve halka açık anonim şirket olan Halkbank'ın, önemli itibar kaybına uğramasına sebep olmuştur. Hatalı kur uygulamasının tekrarlanmaması için gerekli hukuki, idari ve teknik tedbirlerin alınması gerekmektedir” denildi.

11 Ocak 2020 Cumartesi

Boeing çalışanlarının skandal yazışmaları: Ailemi bindirmezdim

Washington Post, Boeing çalışanlarına ait olduğunu öne sürdüğü iç yazışmaları yayımladı. Özellikle 737 MAX'lar ile ilgili ifadeler dehşet verici
Boeing şirketinin bir çalışanının, uçuşu durdurulan 737 Max uçakları hakkında "soytarılar tarafından tasarlandı" ifadesini kullandığı ortaya çıktı.

Washington Post gazetesinin haberinde son yıllarda Boeing çalışanları arasında yapıldığı ileri sürülen iç yazışmalara ve gönderilen e-postalara yer verildi.

Yazışmalar, Boeing'in alıcıların maliyetini artıracağından pilotlara 737 Max uçakları için simülatör eğitimi vermediği, reddettiği izlenimi verirken, adı açıklanmayan bir şirket çalışanının, Nisan 2017'deki bir hızlı iletide 737 Max için "Uçak, maymunların denetlediği soytarılar tarafından tasarlandı." ifadesini kullandığı dikkati çekti.

Boeing 737'nin o dönemde baş teknik pilotu Mark Forkner'in Mart 2017 tarihli bir e-postada, şirketin, NG'den Max'e geçişte gereken simülatör eğitiminin verilmesine izin vermeyeceğini, herhangi bir denetleyicinin bunu zorunluluk haline getirmeye çalışması gerekeceğini dile getirdiği görüldü.

Kasım 2015 tarihli bir mesajda da Boeing'in, havacılık denetleyicisinin simülatör eğitimi çağrılarına karşı lobi yaptığı izlenimi yarattığı kaydedildi.

Belgelerde ayrıca simülatörlerle ilgili sorunların tartışıldığı, Şubat 2018'de bir Boeing çalışanının meslektaşına "Aileni bir Max simülatör eğitimi uçağına bindirir miydin? Bindirmezdim." dediği, meslektaşının da "Hayır" yanıtını verdiği belirtildi.

Diğer e-postalar ve anlık iletiler, Boeing çalışanlarının, şirket kültürü konusunda uğradıkları hayal kırıklığını dile getirdiğini, şirketin en ucuz tedarikçileri ve "imkansız tarifeleri" bulma güdüsünden şikayet ettiğini ortaya çıkardı.

Ve Mayıs 2018 mesajında, bir çalışan: "Hala geçen yıl yaptığım örtbas için Tanrı tarafından affedilmedim."

Boeing'den yapılan açıklamada, yazışmaların, "tamamıyla kabul edilemez" olduğu ifadesi kullanıldı.

Yazışmaların, 737 Max uçakları hakkındaki soru işaretlerini artığığı belirtiliyor.

Boeing, Endonezya ve Etiyopya'da meydana gelen ve çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği uçak kazaları sonrasında, 737 Max uçaklarında sistem hatası olduğunu kabul etmiş ve tüm 737 Max filosunun uçuşunu durdurmuştu.

İran'dan itiraf geldi: Uçak kazara vuruldu

Dünyayı şoke eden uçak kazasında flaş gelişmeler... İran Genelkurmay Başkanlığı, Ukrayna'ya ait uçağın "yanlışlıkla" füze isabet etmesi sonucu düştüğünü duyurdu. İran Dışişleri Bakanı Zarif de "İnsan hatası faciaya yol açtı. Üzgünüz" dedi
176 kişiye mezar olan uçak kazasıyla ilgili sıcak gelişmeler yaşanıyor. İran dün yaptığı açıklamada, Tahran'da düşen ve Ukrayna Havayollarına ait uçakla ilgili ön bilgi vereceklerini açıklamıştı. İran Genelkurmay Başkanlığı bu sabah yaptığı açıklamada, Ukrayna Havayolları'na ait uçağın "yanlışlıkla" füze isabet etmesi sonucu düştüğünü duyurdu.

Genelkurmay Başkanlığı, çarşamba günü düşen Ukrayna Havayolları'na ait yolcu uçağıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, ABD'nin Irak'taki üssüne yapılan füze saldırısının ardından atılan askeri adımların düşen uçağa etkisi olabileceği ihtimaline karşılık uzmanlardan oluşan bir heyet teşkil edildiği belirtildi.

ABD Başkanı ve ordusunun, yapılan saldırıya cevap olarak İran'daki birçok noktayı hedef alacaklarına dair yaptıkları tehditlerin ve bölgede yaşanan olağanüstü hava hareketliliğinin ardından, İran silahlı kuvvetlerinin de muhtemel tehditlere anında yanıt verebilmek için en yüksek seviyede teyakkuz haline geçtiği aktarıldı.

Açıklamada, ABD üslerine yapılan füze saldırısının ardından ABD savaş uçaklarının İran etrafındaki uçuşlarının arttığı ve ülkenin stratejik yerlerine saldırı yapılacağı bilgisinin savunma birimlerine ulaştığı belirtilerek, bunun üzerine birçok hedefin radarlarda görünmeye başladığı ve ülkenin hava savunma sisteminin de bu nedenle çok hassas bir duruma geldiği kaydedildi.

Açıklamada yolcu uçağının düşürülmesiyle ilgili olarak, şunlar kaydedildi:

"Ukrayna Havayollarına ait 752 sefer sayılı uçağı bu hassas ve kriz şartlarında İmam Humeyni Havalimanı'ndan hareket etti. Uçak, dönüş anında Devrim Muhafızlarının hassas askeri bir merkezine yaklaştı ve yüksekliği ile duruş şekli düşmanca saldırı yapacak gibiydi. Söz konusu uçak, bu şartlarda insani hata sonucu ve kasıtlı olmayarak hedef alınmıştır."

11 Ocak 2020 - 06:55

Genelkurmay Başkanlığının ölenlerin ailelerinden özür dilediği açıklamada, "Bu tür insani hataların bir daha tekrarlanmaması güvencesi veriyoruz. Sorumlular hakkında da yasal işlem yapılacaktır." ifadelerine yer verildi.

ZARİF'TEN AÇIKLAMA GELDİ

İran Dışişleri Bakanı Zarif konuyla ilgili Twitter hesabından açıklama yaptı. Zarif yaptığı açıklamada, "Üzgün bir gün. Silahlı Kuvvetler tarafından yapılan iç soruşturmanın ön sonuçları: ABD maceracılığının neden olduğu kriz anında insan hatası felakete yol açtı Halkımıza, tüm mağdurların ailelerine ve diğer etkilenen uluslara karşı derin pişmanlıklar, özürler ve başsağlığı diliyoruz" ifadelerine yer verdi.

TEKNİK HATA DENMİŞTİ

8 Ocak gecesi İran'ın Irak'taki ABD üslerine füze fırlatmasının ardından sabaha karşı Tahran'daki İmam Humeyni Havalimanı'ndan Ukrayna'ya gitmek üzere havalanan Ukrayna uçağı, kalkıştan kısa bir süre sonra yere çakılmıştı. İran, uçağın teknik nedenlerle düştüğünü duyurmuştu.

NYT'NİN PAYLAŞTIĞI GÖRÜNTÜLER

İran'ın bu açıklamasına rağmen, ABD, Kanada ve İngiltere'den uçağın İran tarafından yanlışlıkla düşürüldüğü iddialarına yer verilmişti. New York Times ise dün uçağın düşüş anıyla ilgili görüntüleri paylaşmış ve uçağa füze isabet ettiğini öne sürmüştü.

1 Ocak 2020 Çarşamba

Kamu alacaklarında ceza oranı düştü... Varlık Barışı 6 ay uzatıldı

Cumhurbaşkanlığı kararı ile kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı oranı yüzde 2'den yüzde 1.6'ya indirildi. Varlık Barışı'nda süre 6 ay daha uzatıldı
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci Maddesinin Birinci Fıkrasında Yer Alan Gecikme Zammı Oranının, Her Ay İçin Ayrı Ayrı Uygulanmak Üzere %1,6 Olarak Belirlenmesi Hakkında Karar, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Karara göre, kamu alacaklarında uygulanan gecikme faizi, yüzde 2’den yüzde 1.6’ya indirildi.

Yayımlanan kararda “6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan gecikme zammı oranının, her ay için ayrı ayrı uygulanmak üzere %1,6 olarak belirlenmesine, mezkûr madde gereğince karar verilmiştir.” denildi.

VERGİ BARIŞI İÇİN EK SÜRE

Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile Vergi Barışı süresi 6 ay uzatıldı. Kararda şu ifadeler yer aldı:

"193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 90'ıncı maddesinin birinci, üçüncü ve altıncı fıkralarında yer alan sürelerin bitim tarihlerinden itibaren 6 ay uzatılmasına, mezkur madde gereğince karar verilmiştir.

VARLIK BARIŞI NEDİR?

Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının varlıklarını kolaylıkla ülkeye getirmelerine imkân tanıyan Varlık Barışı düzenlemesi ile getirilen varlıklara hiçbir vergi yükümlülüğü uygulanmayacak. Daha evvel yurt dışında bulunan para, altın, tahvil, bono, hisse senedi tarzında varlıklarını yurda getirecek olan şirket veya gerçek kişilerden hiçbir vergi alınmamasına karar verilmişti. Varlık Barışı da buna imkân tanıyan bir düzenleme olarak biliniyor.

Muhiddin Gülal: FETÖ 10 milyar dolarlık yapıyla finanse ediliyordu

TASARRUF Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal, FETÖ’den dolayı kayyımlık yaptıkları şirket sayısının 829, bu şirketlerin aktif büyüklüklerinin 59.6 milyar lira, özkaynak büyüklüğünün de 23.9 milyar lira olduğunu söyledi.
Şirketlerin milletin emaneti olduğunu belirten Gülal, “Şirketlerde 41 bin 270 kişi çalışıyor. Tedarikçileri de dahil ettiğinizde 70-80 bin kişiye tekabül ediyor. Bu şirketlerde irtifa kaybı istemiyoruz. Temel politikamız büyüsün, katma değer, istihdam yaratmaya devam etsin” diye konuştu.

FETÖ aidiyeti olan şirketleri devraldıktan sona aktif olarak yüzde 38 büyüttüklerini belirten TMSF Başkanı Muhiddin Gülal, “Bizdeki şirketlerin aktif büyüklüğü 60 milyar seviyesinde yani 10 milyar doların üzerinde. Hukuki süreç devam ediyor ama 10 milyar dolarlık bir yapıyla terör örgütü finanse ediliyordu ifadesi yanlış olmaz. Ama her birinde ayrı ayrı yapılan işlem var. Örneğin (X) firmasında tüm tedarikçilerden örgüte yüzde 10 para kesiliyordu” dedi.

KAYITDIŞI İŞLEMLERİ KAYIT ALTINA ALDIK

Gülal, FETÖ aidiyeti olan şirketlerin, devraldıktan sona aktif olarak yüzde 38 büyüdüklerini belirterek, “İmaj sorunu vardı. Hem imajını hem bilançosunu yönetiyoruz. Şirketlerin içinde içi boşaltılanlar, sürekli zarar edenler vardı. Buna rağmen yüzde 38 büyüdüler” dedi. Koza Altın’ı 2016 ağustos ayından itibaren yönetmeye başladıklarını ifade eden Gülal, “Türkiye’de çıkarılan 30 ton altının üçte birini burası çıkartıyor. Yılda 11 ton civarında altın üretmiş olacağız. Biz devraldığımızda borsada değeri 13 liraydı şimdi 77 lira. Aktif olarak devirden itibaren yüzde 68 büyüdü, kârlılığı yüzde 338 arttı. ‘Böyle ne oldu, para mı konuldu’’ diye soruluyor. Hiçbir şey konulmadı. Yönetimleri oluştururken birikimli, profesyonel insanlarla yönetelim dedik, bu da performansa yansıdı. Bu performansın arkasındaki asıl neden anlaşılan bu şirketlerde kayıtdışı çok işlem vardı her şey kayıt altına alınınca şirketlerin aktifi, cirosu, kârlılığı büyüdü. Kaymaz altın madeni var. Üretim de arttı tamam ama çıkarılabilecek altın miktarı belli. Koza bir önceki yıl kurumlar vergisi rekortmenleri sırasında 35. sıradaydı bu yıl 20’nci sırada. Aydınlı listeye ilk defa girdi” diye konuştu. Aynes Gıda’nın ilk devralındığında iflas erteleme halinde olduğunu kaydeden Gülal, bu sene ilk defa kâra geçeceğini kaydetti. Naksan Grubu devraldıklarında bütün fabrikaların durmuş vaziyette olduğunu anlatarak, “3 bin 600 çalışanı var, şimdi fabrikalar çalışıyor kapasite yüzde 80’e ulaştı. Çok önemli bir sosyal sorumluluk üstlendik” dedi.

274 KAYYIM VAR

Gülal, şirketlerde atanmış 274 kayyım olduğunu belirterek, bunun 145’inin TMSF personeli olduğunu ifade etti. Şirketlerin performansını takip eden bir departmanları olduğunu belirterek, “Hedefler veriyoruz. Ben de fırsat buldukça her hafta bir şirkete gidiyorum. Buraya salı günü gelseniz kimseyi bulamazsınız, herkes şirketine gidiyor” dedi. Gülal kayyımlara sadece tek bir şirketten 4 bin ile 15 bin lira arasında huzur hakkı verildiğini kaydetti.

TEDARİKÇİDEN ÖRGÜTE YÜZDE 10

Gülal, FETÖ örgütüne ne kadar yardım yapıldığına ilişkin bir soruya, “Bizdeki şirketlerin aktif büyüklüğü 60 milyar seviyesinde yani 10 milyar doların üzerinde. Hukuki süreç devam ediyor ama 10 milyar dolarlık bir yapıyla terör örgütü finanse ediliyordu ifadesi yanlış olmaz.

Ama her birinde ayrı ayrı yapılan işlem var. Örneğin (X) firmasında tüm tedarikçilerden örgüte yüzde 10 para kesiliyordu. Biz bunu dosyaladık, delillendirdik” diye konuştu.

AYNES, ROYAL 2020’DE SATIŞA SUNULACAK

2019’da satış için agresif olmadıklarını ancak 2020’de satışı artırmayı planladıklarını dile getiren Gülal, ekonomik devamlılığıyla ilgili bir tehlike olması halinde şirketin satışının gündeme gelebildiğini söyledi. Gülal, bu çerçevede Aynes’in, Naksan Holding’e ait plastik fabrikasının, Royal Halı’nın satışının planlandığını kaydetti.

MERKEZ BANKASI KİRACIMIZ OLACAK

MERKEZ Bankası’nın TMSF’nin kiracısı olacağını kaydeden Gülal, “Katırcıoğlu’na ait bir bina var. Tadilat devam ediyor 31 Ocak itibariyle biz teslim edeceğiz. Çok uzun süreli kalmayacaklar, finans merkezinde yerleri yapılıyor, iki ya da en fazla üç yıl kiracımız olacaklar. Orada başka kiracımız da var. Vakıfbank, Vakıf Katılım, Kalkınma Bankası kiracımız. Orda küçük bir finans merkezi kurduk”dedi.

ÜRETİMİ YERİNDE İNCELİYOR HEDEF KOYUP, VERİM ALIYOR

Ekonomi müdürümüz Sefer Levent ve muhabirimiz Neşe Karanfil’in sorularını yanıtlayan TMSF Başkanı Muhiddin Gülal TMSF bünyesindeki şirketlerle düzenli toplantılar yapıyor. Başkan Gülal ayrıca belirli aralıklarla şirketlerin merkezleri ya da üretim tesislerini ziyaret ediyor. Gülal, “Şirketlere hedefler koyup performans ölçümlesi yapıyoruz. Verimler artıyor” dedi.

Meksika son 30 yıldaki en büyük petrol rezervini buldu

Meksika Körfezi'ndeki petrol sahasında keşfedilen 500 milyon varile yakın petrol için 11 kuyu açılacak
Meksika, Tabasco eyaletindeki Quesqui petrol sahasında son 30 yıldaki en büyük petrol rezervini keşfettiğini duyurdu.

Devlete ait petrol şirketi Petroleos Mexicanos'un Başkanı Octavio Romero, yaptığı açıklamada Meksika Körfezi'ndeki petrol sahasında 500 milyon varile yakın petrol rezervi keşfedildiğini belirtti.

Quesqui'de ilk kuyunun haziran ayında açıldığını ve şu anda günlük 4 bin 500 varil petrol üretimi yapıldığını ifade eden Romero, 34 kilometrekare genişliğindeki sahada 11 kuyu açılmasının planlandığını kaydetti.

Türkiye Bankalar Birliği komisyonlar için site kurdu

TBB, bireysel bankacılık müşterilerinden alınan ücret kalemlerinin karşılaştırılabilir bir formatta sunulabilmesi için internet sitesi hazırladı
Türkiye Bankalar Birliği, bireysel bankacılık müşterilerinden alınan ücret kalemlerinin karşılaştırılabilir bir formatta sunulabilmesi için Türkiye Katılım Bankaları Birliği işbirliğiyle bir internet sitesi hazırlandığını duyurdu.

TBB'den yapılan açıklamada şöyle denildi:

"Finansal tüketicilerden (bireysel bankacılık müşterileri) alınan ücret kalemlerinin karşılaştırılabilir bir formatta sunulabilmesi için, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yönlendirmesiyle, Türkiye Katılım Bankaları Birliği işbirliğinde Türkiye Bankalar Birliği bünyesinde bir internet sitesi hazırlanmıştır.

www.bankacilikurunvehizmetucretleri.org.tr adresinden ulaşılabilen internet sitesinde, bireysel ürün veya hizmetlere ilişkin olarak faiz ve kâr payı dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türlerine ilişkin bilgilerin açık, anlaşılır ve karşılaştırılabilir şekilde finansal tüketiciye sunulması amaçlanmıştır.

Finansal tüketicilere yönelik ürün veya hizmetlerden faiz veya kâr payı dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usûl ve esaslar, BDDK tarafından yürürlüğe konulan, Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik kapsamında belirlenmektedir. BDDK internet sitesinde yer alan “Bankacılık Ürün ve Hizmet Ücretleri” sayfasından da www.bankacilikurunvehizmetucretleri.org.tr adresine yönlendirme yapılacaktır."

İstanbul Havalimanı’nda fırtına rötarı

İstanbul'da son 72 saattir etkili olan yağış ve şiddetli rüzgar nedeniyle hava trafiği kilitlendi. Dün İstanbul Havalimanı dünyada en fazla rötarın yaşandığı ikinci havaalanı oldu.
İstanbul'da üç gündür etkili olan sağanak yağış ve şiddetli rüzgar, hava trafiğini olumsuz etkiliyor. İstanbul Havalimanı'na iniş yapamayan uçaklar Marmara denizi üzerinde tur atmak zorunda kaldı.  Uçaklar ortalama 37 dakika gecikmeli iniş yaparken, kalkışlar da ortalama 47 dakika rötarlı gerçekleşti. Flightaware.com’un verilerine göre dün İstanbul Havalimanı’nda 225 rötar gerçekleşti. Bu sayısı da tüm uçuşların yüzde 40’ına denk geliyor.

Bugün de sabah saatlerinde pek çok uçak gecikmeli olarak iniş yaptı. THY’nin Endonezya’nın Bali adasından kalkan ve 05.55’de inmesi planlanan uçağı dört saat rötarla İstanbul Havalimanı’na indi.

“PİSTLER İLE HAKİM RÜZGAR YÖNÜ UYUMLU DEĞİL”

Geçen nisan ayında açılan İstanbul Havalimanı’ndaki pistler ile hâkim rüzgar yönlerinin uyumlu olmadığını belirten ekoloji uzmanı Prof. Doğan Kantarcı, uçakların rüzgar nedeniyle havalimanını pas geçmesiyle ilgili şunları söyledi:

“Yeni havaalanında pistler kuzey-güney doğrultusunda planlandı. Dün akşam yaşanan 45 derece açılı poyraz fırtınası, kuzey-doğudan geliyor. Ne ona karşı inebilirsin ne de onun altında inebilirsin. Uçak inerken kanadıyla yalpa yapmaya başlar. Kanat yere vurur. Onun için inemiyorlar. Bu her zaman olacak. Alan alçak, etrafı sırt. Bu sırtta anafor yapıyor.”

(Sözcü)

İngiltere'de asgari ücrete zam

İngiltere'de hükümet asgari ücrette düzenlemeye gidileceğini ve Ulusal Yaşam Ücreti'nin gelecek yıldan itibaren yüzde 6 arttırılarak saat başına 8,74 pounda (11,49 dolar) yükseltileceğini duyurdu
Söz konusu artış 1 Nisan'dan itibaren yürürlüğe girecek.

Ücret artışını değerlendiren Başbakan Boris Johnson, "Yoğun çalışanlar her zaman karşılığını almalı. Ancak insanlar çok uzun zamandır hak ettikleri ücret artışlarını görmediler." dedi.

İngiltere'de işsizlik oranı 1970'lerden bu yana en düşük seviyede bulunuyor. Ancak 25 yaş ve üstü için saat başı asgari ücret uzun zamandır 8,21 pound seviyesinde.

İngiltere hükümetin planı 2024’e kadar asgari ücretin saatini 10,5 sterlin yapmak. Bu da önümüzdeki 5 yıl içinde asgari ücretin yüzde 28 artacağı anlamına geliyor.