30 Kasım 2019 Cumartesi

5 soruda kredi notunda yeni dönem

Türkiye'nin yerli ve milli kredi derecelendirme kuruluşu oluşturuldu. Sıfırdan bir şirket yerine neden JCR Avrasya'ya ortak olundu? Yeni dönemde işleyiş nasıl olacak?... İşte merak edilen tüm soruların yanıtları...
Türk bankaları ve finans kuruluşları, Japonya merkezli JCR Avrasya'yı satın alarak Türkiye'nin yerli ve milli kredi derecelendirme kuruluşunu oluşturdu.

Yeni ortaklıkla, finansal piyasalardan borçlanmak isteyen şirketlerin kredi değerliliği tespit edilecek ve kredi notu sayesinde kaynaklar daha verimli kullanılarak ekonomide sağlıklı büyümeye destek sağlanacak.

Peki, sıfırdan bir şirket yerine neden JCR Avrasya'ya ortak olundu? Yeni dönemde işleyiş nasıl olacak?...

Konu ile ilgili kaynaklar, 'yeni dönem'e ilişkin merak edilen tüm soruları yanıtladı:

• Kendi derecelendirme kuruluşumuza sahip olmamızın avantajları neler?

- Başta kredi riski olmak üzere risklerin objektif, bağımsız ve sistematik ölçülmesi için araç teşkil etmek, derecelendirme alanında karşılaştırılabilir bir referans oluşturmak.

- Ülkede derecelendirme kullanımının yaygınlaşmasına katkıda bulunmak.

- Bankaların tahsis ve izleme süreçlerinde kullanılarak verimlilik sağlamak.

- Uzun vadede KOBİ’lerin kredi riskinin hızlı ve doğru şekilde ölçülmesine katkıda bulunmak.

- Risk ve fiyatlama ilişkisinin doğru tesis edilmesine sağlıklı girdi sağlamak.

- Kaynakların daha verimli şirketlere kullandırımı için objektif bilgi sağlamak

• Sıfırdan bir kredi derecelendirme şirketi kurulacağı belirtiliyordu, neden bundan vazgeçildi mevcut bir şirkete ortak olundu?

- Sıfırdan bir şirket kurulması halinde, çalışan istihdamı, modelin geliştirilmesi için gerekli olan verilerin toplanması, modellerin geliştirilmesi/validasyonu ve BDDK tarafından modellerin onaylanması için geçecek en az dört yıllık süre dikkate alınarak, mevcut bir şirkete ortak olunmasının sağlayacağı zaman ve maliyet etkileri değerlendirmesi yapılmıştır.

• Ortaklık için neden JCR seçildi? Asyalı olması bir avantaj mı? Kamunun kredi derecelendirme şirketine ortak olması normal mi?

BDDK tarafından derecelendirme faaliyetleri ile ilgili olarak yetkilendirilmiş tek şirket JCR Avrasya Derecelendirme A.Ş. (JCR-ER)’dir. JCR-ER 2007 yılında Japan Credit Rating Agency Ltd. (JCR) ile ortaklık ve işbirliği sözleşmesi imzalamış olup JCR’ın %14,95 payı bulunmaktadır. Bu anlamda Türkiye’de faaliyet gösteren yerel derecelendirme şirketlerinden uluslararası bağlantısı ve iş modeli olan yalnızca JCR-ER’dir. Bu nedenle JCR-ER şirketi seçilmiştir.

• Yerli derecelendirme kuruluşları da vardı, neden yabancı bir kredi derecelendirme kuruluşuna ortak olundu? Yabancı ve bilinen bir marka olmasının avantajları var mı?

Yukarıda da ifade edildiği üzere diğer yerli derecelendirme şirketleri BDDK tarafından yetkilendirilmediği için değerlendirmeye alınmamıştır. JCR’ın bilinen bir marka olmasının, ülkemizin milli derecelendirme şirketinin uluslararası piyasalardaki tanınırlığı için avantajları olacağı düşünülmektedir.

• Ortaklık sonrası JCR’ın işleyişi nasıl olacak, kimlere not verecek? JCR’ın vereceği notlar şirketler bankalardan kredi alırken güvence olacak mı?

BDDK tarafından, yetkili derecelendirme kuruluşları tarafından verilen derecelendirme notlarının sermaye yeterliliği oranının hesaplanmasında hangi kredi kalitesi kademesine tekabül ettiğinin belirlenmesine (eşleştirme) ilişkin düzenleme yapılması beklenmektedir. Söz konusu değişikliğin yapılması durumunda bankalar, kredi alan şirketlerin derecelendirme notunun tekabül ettiği kredi kalitesine göre sermaye yeterliliği hesaplayabilecektir. Mevcut durumda, tüm krediler için en yüksek risk ağırlığı üzerinden sermaye yeterliliği oranı hesaplanmakta olduğundan, kredi derecelendirme notlarının dikkate alınmasının genel olarak bankacılık sisteminin sermaye yeterli oranında bir artış meydana getirmesi beklenebilir. Belirtilen söz konusu nedenlerle bankalar ve kredi kullanan şirketler kredi derecelendirme hizmeti almak isteyeceklerdir.

BDDK’nın yapacağı düzenlemelere bağlı olmakla birlikte ilk aşamada belli bir ciro büyüklüğünün üstündeki firmaların derecelendirilmesi, sonrasında orta ve küçük ölçekli firmaların derecelendirilmesi teşvik edilebilir veya zorunlu hale getirilebilir.

• Basında "kendi kendimizi mi not vereceğiz" eleştirileri vardı...

Yeni şirket Hazine’nin veya bankaların kredi notlarını değil, finansal sektörden kredi kullanan müşterilerin kredi değerliliğini tespit edecektir. Benzer yapılar çok sayıda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde mevcuttur. Ülkemiz açısından finansal sektörde eksikliği hep hissedilen, gecikilmiş bir oluşumdur.

(Dünya)

TBB, JCR Avrasya'nın çoğunluk hissesini satın aldı

Türk bankaları, Japon kredi derecelendirme kurumu JCR Avrasya'nın çoğunluk hissesini aldı.
JCR Avrasya Derecelendirme Şirketi A.Ş. (JCR-ER)’nin yüzde 85,05 hissesinin Türk bankaları ile finansal sektörde faaliyet gösteren bazı kuruluş ve kuruluş birlikleri tarafından satın alınmasına yönelik pay devir ve hissedarlar sözleşmesi 28 Kasım 2019’da imzalandı.

Türkiye Bankalar Birliğinden yapılan açıkamaya göre, Uluslararası niteliğe, bilinirliğe ve tecrübeye sahip JCR ile yapılan bu stratejik ortaklık, ulusal derecelendirme şirketinin faaliyetlerinin kısa sürede uygulamaya geçmesi ve uluslararası piyasalarda tanınırlığı için avantaj sağlayacak.

Ulusal derecelendirme kuruluşu özellikle risk yönetimi ve borçlanma piyasalarının etkinliği açısından önemli bir görev üstlenerek yerel şirketlerin kredi derecelendirilmesi konusunda daha aktif olacak.

Kredi notu kullanımının yaygınlaşmasıyla finansal kaynaklar daha etkin dağıtılacak, sürdürülebilir büyümeye katkı sağlanacak

JCR Avrasya, yeni yönetim ekibi ile birlikte, derecelendirme faaliyetlerinin kapsamını önemli ölçüde genişleterek özel sektör tahvil piyasasının gelişimine ve Türk şirketlerinin finansal yapılarının güçlendirilmesine katkı sağlayacak.

Dünya örneklerinde olduğu gibi finansal kesimin tamamını kapsayan ortaklık yapısıyla bağımsız ve objektif bir rating yaklaşımı sunmak amacıyla gerçekleştirilen işlem, bankaların kredi riski ölçümünde standart bir yaklaşımın hayata geçmesine de imkan tanıyacak. Kredi derecelendirme uygulamasının yaygınlaşmasıyla hem sağlıklı kredi kullanımı artacak hem de kaynaklar daha etkili ve verimli şirketlere aktarılacağı için ekonomik gelişim daha sağlıklı olacak.

Hisse devrinin tamamlanmasının ardından JCR Avrasya’nın yeni ortaklık yapısı şu şekilde oluşacaktır:

Ortak - Ortaklık Oranı
Borsa İstanbul A.Ş. %18,50
Japan Credit Rating Agency Ltd. %14,95
Finansal Kurumlar Birliği %6,00
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği %6,00
Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği %6,00
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası A.Ş. %2,86
Türkiye Halk Bankası A.Ş. %2,86
Türkiye İş Bankası A.Ş. %2,86
Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. %2,86
Türkiye Garanti Bankası A.Ş. %2,86
Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. %2,86
Akbank T.A.Ş. %2,86
QNB Finansbank A.Ş. %2,86
Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş. (Türk Eximbank) %2,86
Türk Ekonomi Bankası A.Ş. %2,86
Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. %2,86
Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. %2,86
Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. %2,86
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. %2,86
Ziraat Katılım Bankası A.Ş. %2,86
Vakıf Katılım Bankası A.Ş. %2,86
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası A.Ş. %2,86
Toplam %100
*%6,00 ve %2,86 olarak belirtilen oranlar sırasıyla %5,9999 ve
%2,8559’dan yuvarlanmıştır.


İhracatın yükünü 'kara taşıtları' çekti

Türkiye'nin toplam ihracatı genel ticaret sistemine (GTS) göre, bu yılın ocak-ekim döneminde 148,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken, ihracatın zirvesine 21,6 milyar dolarla motorlu kara taşıtları sektörü yerleşti.

İhracatta son yıllarda Cumhuriyet tarihinin rekorları kırılırken, elde edilen başarıda öncü sektörlerin performansları önemli rol oynadı.

AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlediği bilgilere göre, yılın 10 ayında toplam ihracat (GTS) geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,1 artışla 148,9 milyar dolara ulaştı.

İhracatta ilk sırayı 21,6 milyar dolarla "motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler ve diğer kara taşıtları, bunların aksam, parça, aksesuarı" alırken, sektör ihracatı toplam ihracatın yüzde 14,5'ini oluşturdu.

"Kara taşıtları dijital dönüşümde öncelikli"
Bu arada, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Dijital Türkiye Yol Haritası belgesinde, ihracat, istihdam ve katma değer potansiyeli dikkate alınarak, Türkiye için getirisi yüksek olacak sektörlerden başlamak üzere dijital dönüşümde öncelikli sektörler belirlenmişti. Bu kapsamda kimya ve ilaç, motorlu kara taşıtları, makine ve teçhizat, gıda ve yarı iletkenler ve elektronik sektörleri, odaklanılacak sektörler olarak öne çıkmıştı.

2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda da bu yıl Genel Ticaret Sistemi tanımlı ihracatın yüzde 2,6 artarak, 181,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edildi. Yıl sonunda ihracat fiyatlarında yüzde 3 düşüş, reel ihracatta ise yüzde 5,7 artış bekleniyor.


23 Kasım 2019 Cumartesi

IMF Başkanı: Çin gelecek yıl tamamen yoksulluktan kurtulacak

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından kabul edilen IMF Başkanı Georgieva ise Çin’in önümüzdeki yıl tamamen yoksulluktan kurtulacağına dikkat çekerek bunun Çin ve dünya için kilometre taşı anlamına geldiğini kaydetti.
Çin Uluslararası Radyosu'nun haberine göre, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva'yla Beijing’de bir görüşme gerçekleştirdi. Georgieva’nın IMF Başkanı olarak Çin’i ziyaret etmesini memnuniyetle karşılayan Xi, günümüzde küresel ekonomik büyümenin yavaşlandığı, ekonomide düşüş tehlikesinin arttığı, korumacılığın yükseldiği, çok taraflılık ve serbest ticaretin ciddi meydan okumalarla karşı karşıya bulunduğu bir dönemde, uluslararası toplumun IMF’den daha fazla beklentisi olduğunu kaydetti.

Xi, Georgieva’nın başkanlığındaki IMF’nin uluslararası para ve diğer yönetişim sistemlerini mükemmelleştirerek yeni atılan piyasalar ve gelişmekte olan ülkelerin temsiliyet ve söz hakkını yükseltmesi arzusunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Xi, Çin’in müzakere, ortak inşa ve paylaşımdan oluşan küresel yönetişim düşüncesini aktif bir şekilde teşvik ederek korumacılığa kararlılıkla karşı çıktığını belirtti ve Dünya Ticaret Örgütü’nün çekirdeğinde yer aldığı çok taraflı ticaret sistemini korumakta olduğuna işaret etti.
Xi, IMF’nin küresel ticaret gündeminde aktif rol oynayıp adil ve dışa açık bir küresel finans piyasasını koruyarak, uluslararası düzenin daha adil ve rasyonel bir yönde gelişmesini sağlaması temennisinde bulundu.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 70. yıldönümünü kutlayan IMF Başkanı Georgieva, Çin’in önümüzdeki yıl tamamen yoksulluktan kurtulacağına dikkat çekerek bunun Çin ve dünya için kilometre taşı anlamına geldiğini kaydetti.

Yeni vergi düzenlemesi teklifi TBMM'de kabul edildi, Yeni çıkan vergilerin detayları

Dijital Hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi, gelir vergisi tarifesine yeni dilim ve oran eklenmesi gibi düzenlemeleri de içeren kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi
Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede (KHK) Değişiklik Yapan Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Kanuna göre, dijital hizmet sağlayıcıları tarafından sunulan her türlü reklam hizmetleri Dijital Hizmet Vergisi'ne tabi olacak.

Sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına, elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler ile kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetlerinden elde edilen hasılat da Dijital Hizmet Vergisi kapsamında yer alacak.

Bu hizmetlere yönelik dijital ortamda verilecek aracılık hizmetleri de aynı vergiye tabi olacak.

"Dijital ortam", "dijital hizmet sağlayıcıları", "hasılat elde edilmesi", "hizmetin Türkiye'de sunulması", "finansal muhasebe açısından konsolide grup" kavramlarını tanımlayan teklifle Dijital Hizmet Vergisi'nin mükellefi ile sorumluları da belirleniyor.

Dijital Hizmet Vergisi'nin mükellefi, dijital hizmet sağlayıcıları olacak. Bunların, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunu bakımından tam mükellef olup olmaması, dar mükellefiyette söz konusu faaliyetleri Türkiye'de bulunan iş yeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla gerçekleştirip gerçekleştirmemesi Dijital Hizmet Vergisi mükellefiyetine tesir etmeyecek.

Mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, iş yerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması halleri ile gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenleri verginin ödenmesinden sorumlu tutabilecek.

Muafiyet ve istisnalar

Kanunla, Dijital Hizmet Vergisi'nden muaf olanlar ile bu vergiden istisna tutulan hizmetler de belirleniyor.

Buna göre, ilgili hesap döneminden önceki hesap döneminde, Dijital Hizmet Vergisi'ne tabi hizmetlere ilişkin Türkiye'den elde edilen hasılatı 20 milyon Türk lirasından veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon avrodan veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirasından az olanlar Dijital Hizmet Vergisi'nden muaf olacak.

Mükellefin, finansal muhasebe açısından konsolide bir grubun üyesi olması halinde, bu hadlerin uygulanmasında grubun verginin konusuna giren hizmetlere ilişkin elde ettiği toplam hasılat dikkate alınacak.

İlgili hesap dönemi içinde bu hadlerin her ikisinin de aşılması halinde muafiyet sona erecek ve haddin aşıldığı vergilendirme dönemini takip eden dördüncü vergilendirme döneminden itibaren Dijital Hizmet Vergisi mükellefiyeti başlayacak. Söz konusu hadlerin aşılıp aşılmadığının tespitinde, hesap döneminin üçer aylık dönemlerinin sonu itibarıyla ilgili hesap dönemi içinde elde edilen kümülatif hasılat dikkate alınacak.

Arka arkaya iki hesap dönemi boyunca muafiyete ilişkin hadlerden herhangi birinin altında kalanların vergi muafiyeti, izleyen hesap döneminden itibaren tekrar başlayacak.

Cumhurbaşkanı, bu hadleri verginin konusuna giren hizmet türlerine göre ayrı ayrı veya birlikte sıfıra kadar indirmeye veya üç katına kadar artırmaya yetkili olacak.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, muafiyetin tespiti ve uygulanması amacıyla bildirim ve belgelendirme yükümlülüğü getirmeye ve düzenlemenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olacak. Bu kapsamda bildirim ve belgelendirme yükümlülüklerini tam ve zamanında doğru olarak yerine getirmeyenlere, yükümlülüklerini yerine getirmeleri için 30 gün ek süre verilecek. Verilen ek süre içerisinde, bildirim ve belgelendirme yükümlülüklerini tam ve zamanında doğru olarak yerine getirmeyenler muafiyetten yararlanamayacak.

Düzenlemeyle Dijital Hizmet Vergisi'nden istisna tutulan hizmetler de belirleniyor.

Telgraf ve Telefon Kanunu'nun ulusal çapta kamuya açık mobil elektronik haberleşme hizmetleri üzerinden Hazine payı ödenen hizmetler, Bankacılık Kanunu kapsamındaki bazı hizmetler, Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun, Ar-Ge merkezlerinde Ar-Ge faaliyetleri sonucunda oluşturulan ürünlerin satışı ile münhasıran bu ürünler üzerinden sunulan hizmetlerden elde edilen hasılat Dijital Hizmet Vergisi'nden istisna olacak ve bu hizmetlerden elde edilen hasılat muafiyete ilişkin hadlerin tespitinde dikkate alınmayacak.

Dijital Hizmet Vergisi'ne ilişkin istisna ve muafiyetler ancak bu kanuna hüküm eklenmek veya bu kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenecek. Diğer kanunlarda yer alan istisna veya muafiyet hükümleri bu vergi bakımından geçersiz olacak.  

Dijital Hizmet Vergisi oranı yüzde 7,5 olacak

Dijital Hizmet Vergisi'nin matrahı, ilgili vergilendirme döneminde verginin konusuna giren hizmetler nedeniyle elde edilen hasılat olacak. Hasılatın döviz ile hesaplanması halinde döviz, hasılatın elde edildiği tarihte geçerli olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilecek.

Verginin matrahından gider, maliyet ve vergi adı altında indirim yapılmayacak. Dijital Hizmet Vergisi, fatura ve fatura yerine geçen belgelerde ayrıca gösterilmeyecek. Dijital Hizmet Vergisi oranı yüzde 7,5 olacak. Dijital Hizmet Vergisi, matraha oranın uygulanması suretiyle hesaplanacak ve bu şekilde hesaplanan vergiden herhangi bir indirim yapılmayacak.

Cumhurbaşkanı bu oranı, hizmet türleri itibarıyla ayrı ayrı veya birlikte yüzde 1'e kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya yetkili olacak.

Vergilendirme dönemi

Kanunla Dijital Hizmet Vergisi'nin vergilendirme dönemi, verginin beyanı, tarhı, ödenmesi gibi uygulamalarda düzenleniyor.

Buna göre, Dijital Hizmet Vergisi'nde vergilendirme dönemi, takvim yılının birer aylık dönemleri olacak ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı, hizmet türlerine ve mükelleflerin faaliyet hacimlerine göre birer aylık vergilendirme dönemi yerine üçer aylık vergilendirme dönemi tespit etmeye yetkili kılınıyor.

Dijital Hizmet Vergisi, mükellefin beyanı üzerine tarh olunacak.

Mükellefler ve vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar, dijital hizmet vergisi beyannamelerini, vergilendirme dönemini takip eden ayın sonuna kadar ilgili vergi dairesine vermekle yükümlü olacak.

Dijital Hizmet Vergisi, mükellef veya vergi sorumlusu olan gerçek veya tüzel kişi adına tarh olunurken, adi ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilsen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi biri adına tarhiyat yapılacak. Beyanname vermek mecburiyetinde olan mükellefler ile vergi kesmekle sorumlu tutulanlar, bir vergilendirme dönemine ait Dijital Hizmet Vergisi'ni beyanname verme süresi içinde ödeyecek.

Dijital Hizmet Vergisi mükelleflerince ödenen dijital hizmet vergisi, bu mükellefler tarafından gelir ve kurumlar vergisine esas safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebilecek.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, dijital hizmet vergisi beyannamesinin ve eklerinin şekil ve muhtevasını belirlemeye, faaliyetin gereğini göz önünde tutarak mükellefin müracaatı üzerine veya resen tarh yerini tayin etmeye, mükellef veya vergi sorumlularına sadece vergiye tabi hizmetlerin sunulduğu dönemler için beyanname verdirmeye, verginin beyan ve ödeme zamanı ile tahsiline ilişkin usul ve esasları belirlemeye, bildirim ve belgelendirme yükümlülüğü getirmeye ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olacak.

Vergi güvenliği

Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilere ilişkin beyanname verme ve ödeme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmeyen bu kanun kapsamındaki dijital hizmet sağlayıcılarına veya Türkiye’deki yetkili temsilcisine, yükümlülüklerin yerine getirilmesi için Dijital Hizmet Vergisi'ni tarha yetkili vergi dairesi tarafından internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler kullanılarak Vergi Usul Kanunu'nda sayılan tebligat yöntemleri, elektronik posta veya diğer tüm iletişim araçları ile ihtarda bulunulabilecek ve bu durum Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde ilan edilecek.

İlandan itibaren 30 gün içinde bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde, dijital hizmet sağlayıcılarının sunmuş oldukları hizmetlere erişimin, bu yükümlülükler yerine getirilinceye kadar engellenmesine Hazine ve Maliye Bakanlığınca karar verilecek ve bu karar erişim sağlayıcılarına bildirilmek üzere Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna gönderilecek. Engelleme kararlarının gereği bildirimden itibaren 24 saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirilecek. Usul ve esaslar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının görüşü alınarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek.

Düzenlemeyle kambiyo muamelelerine ilişkin banka ve sigorta muameleleri vergisinin oranı binde birden, binde ikiye çıkarılıyor. Cumhurbaşkanı, kambiyo muamelelerinde on katına, vergiye tabi diğer muamelelerde ise kanuni seviyesine kadar artırmaya yetkili olacak.

Konaklama Vergisi

Teklifle, "Konaklama Vergisi" adı altında yeni bir ihdas edilecek.

Buna göre, otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ile havuz, spor, termal ve benzeri alanların kullanımı gibi hizmetler Konaklama Vergisi'ne tabi olacak.

Geceleme hizmetinin, sağlıklı yaşam tesisleri, eğlence merkezleri gibi tesislerin bünyesinde sunulması, vergilendirmeye etki etmeyecek.

Vergiyi doğuran olay, bu hizmetlerin sunulmasıyla meydana gelecek.

Konaklama Vergisi'nin matrahı, verginin konusuna giren hizmetler karşılığında, Katma Değer Vergisi hariç her ne suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamı olacak.

Konaklama Vergisi geceleme hizmeti bedeli üzerinden yüzde 2 oranında alınacak. 31 Aralık 2020 tarihine kadar bu oran yüzde 1 olarak uygulanacak.

Cumhurbaşkanı, bu oranı bir katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, bu sınırlar içinde farklı oranları tespit etmeye yetkili olacak.

Konaklama Vergisi, konaklama tesislerince düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilecek. Bu vergiden herhangi bir ad altında indirim yapılamayacak. Konaklama Vergisi, Katma Değer Vergisi matrahına dahil edilmeyecek.

Ayrıca öğrenci yurtları, pansiyonları ve kamplarında öğrencilere verilen hizmetler, karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilikleri, konsoloslukları ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları ile uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlar ve mensuplarına verilen hizmetler Konaklama Vergisi'nden müstesna olacak.

Konaklama Vergisi'nde vergilendirme dönemi, faaliyet gösterilen takvim yılının birer aylık dönemleri olacak. Her bir vergilendirme dönemine ait Konaklama Vergisi, vergilendirme dönemini takip eden ayın 26. günü akşamına kadar Katma Değer Vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine beyan edilecek ve aynı süre içinde ödenecek.

Hakemlere vergi

Eser sahiplerine tanınan serbest meslek kazançlarında istisna tutarı 500 bin lirayla sınırlı tutulacak.

Spor hakemlerine ödenen ücretlerin gelir vergisinden istisna tutulmasına ilişkin düzenleme, basketbol ve voleybol dallarının en üst liglerinde görev alanlar hariç, amatör spor yarışmalarını yöneten hakemlerle sınırlandırılıyor.

Kanuna göre, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 5 bin 500 liraya kadarlık kısmı ile binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve Katma Değer Vergisi toplamının en fazla 115 bin liraya kadarlık kısmı gider olarak dikkate alınabilecek.

Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli 135 bin lirayı, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hallerde, amortismana tabi tutarı 250 bin lirayı aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı, gider yazılabilecek. Bu hükmün uygulanmasında binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutar dikkate alınacak.

--

TBMM Genel Kurulu'nda dün akşam yapılan oylama sonucu birçok yeni vergimiz oldu.

Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi, Dijital Hizmet Vergisi uygulamaları Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek.

Vergi gecikme cezalarına da indirim uygulanacak. İşte 5 maddede vatandaşın cebine yansıyacak yeni vergiler...

1) KONAKLAMA VERGİSİ

Tatile çıkacaklardan artık Konaklama Vergisi alınacak. Konaklama Vergisi geceleme başına 31 Aralık 2020 tarihine kadar yüzde 1 olarak alınacak. Daha sonra bu oran yüzde 2'ye çıkacak. Konaklama Vergisi'ni vatandaş ödeyecek. Cumhurbaşkanı vergi oranını bir katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, bu sınırlar içinde farklı oranları tespit etmeye yetkili olacak.

2) DEĞERLİ KONUT VERGİSİ

Değeri 5 milyon TL'nin üzerinde olan konutlara Değerli Konut Vergisi getirildi. İstisna tutarını aşan mesken nitelikli taşınmazlar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde ilan edilecek, ilgilisine de tebliğ edilecek. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne itiraz edilmeyen mesken nitelikli taşınmazın değeri kesinleşecek. Süresinde yapılan itirazlar 15 gün içinde sonuçlandırılacak, kesinleşen değer aynı usulle ilan ve ilgilisine tebliğ edilecek. Değerli Konut Vergisi’ne tabi mesken nitelikli taşınmazlardan değeri 5 milyon ile 7,5 milyon lira arasında olanlar binde 3, 7,5 milyon lira ile 10 milyon lira arasında olanlar binde 6, 10 milyon lirayı aşanlar da binde 10 oranında vergilendirilecek.

3) GELİR VERGİSİ ÜST DİLİMİ ARTIRILDI

Gelir Vergisi tarifesine yeni dilim eklenerek üst dilim yüzde 35’ten yüzde 40’a çıkarılacak. Böylece 500 bin lira ve üzerinde kazanç elde edenler, yüzde 40 oranında gelir vergisi verecek. Mevcut tarifenin ilk 4 dilimi korunmak suretiyle 500 bin liraya kadar gelir elde eden grupların vergi yüklerinde herhangi bir değişiklik yapılmayacak.

4) VERGİ CEZALARINDA %50 İNDİRİM

Vergi ziyaı (gecikme vb.) cezalarında ilk kez işlenip işlenmediğine bakılmaksızın indirim oranı yüzde 50 olarak belirlenecek. Uzlaşma halinde ödenecek vergi ziyaı cezası için yüzde 25 indirimden yararlanılmasına imkan sağlanacak.

5) DİJİTAL HİZMET VERGİSİ

Dijital Hizmet Vergisi oranı yüzde 7,5 olacak. Dijital Hizmet Vergisi, matraha oranın uygulanması suretiyle hesaplanacak ve bu şekilde hesaplanan vergiden herhangi bir indirim yapılmayacak. Cumhurbaşkanı bu oranı, hizmet türleri itibarıyla ayrı ayrı veya birlikte yüzde 1’e kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya yetkili olacak. Dijital Hizmet Vergisi’ne tabi hizmetlere ilişkin Türkiye’den elde edilen hasılatı 20 milyon Türk lirasından veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon eurodan veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirasından az olanlar Dijital Hizmet Vergisi’nden muaf olacak.





Asgari ücrette Avrupa onuncusuyuz

Türkiye’de ekonomide son dönemde yaşanan daralma ve dövizdeki dalgalanmaya rağmen brüt asgari ücret euro bazında son 10 yılda yüzde 36 oranında arttı
Avrupa İstatitik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine göre Ocak 2009’da Türkiye’de brüt aylık asgari ücret 310 euro iken Ocak 2019’da 422 Euro’ya kadar çıktı.

10 senede gerçekleşen 112 euroluk artış yüzde 36’ya karşılık geliyor.

Asgari ücretin satın alma gücüne göre bakıldığında Türkiye 25 Avrupa ülkesi içinde bu alanda 10. sırada.

Eurostat’ın açıkladığı 2019 yılı ikinci yarısına ait satın alma gücü standardına göre Türkiye’nin puanı 1033. Danimarka, İtalya, Kıbrıs, Avusturya, Finlandiya ve İsveç gibi bazı Avrupa ülkelerinde asgari ücret bulunmuyor.

Bu ülkeler dışında kalan 25 Avrupa ülkesinde asgari ücretin satın alma gücüne bakıldığında Türkiye 10. sırada. Zirvede 1636 puan ile Lüksemburg var. Bunu sırasıyla Almanya (1497), Hollanda (1459), Belçika (1435), Fransa (1379), İngiltere (1323), İrlanda (1301), İspanya (1135) ve Slovenya (1044) takip ediyor.

Türkiye 15 ülkenin önünde

Türkiye asgari ücretin satın alma gücü standardında 15 Avrupa ülkesinin önünde yer alıyor. 1033 puanlı Türkiye’den sonra sıralanan ülkeler şöyle: Malta (927), Polonya (920), Yunanistan (900), Romanya (846), Litvanya (844), Portekiz (807), Macaristan (748), Slovakya (740), Çekya (735), Estonya (674), Sırbistan (573), Bulgaristan (566), Hırvatistan (506) ve Arnavutluk (383).

Türkiye’de asgari ücretin alım gücü 20 senede yüzde 169 arttı

Eurostat verileri her ülkedeki asgari ücretin satın alma gücünün yıllar içinde nasıl değiştiğini de gösteriyor. 1999’da Türkiye’de asgari ücretin satın alma gücü 384 iken 2019’da 1033’e yükseldi. Bu da aradaki 20 yılda alım gücünün yüzde 169 arttığını gösteriyor.

Dövizdeki yükselişe rağmen Türkiye'de asgari ücret Euro bazında 10 yılda yüzde 36 arttı
Türkiye'nin AB ülkeleri arasında iş gücü maliyeti ve asgari ücretteki son durumu
Bu alanda en fazla artış oranı ise Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinde görüldü. 1999 ile 2019 yılındaki asgari ücretin satın alım gücü standardı karşılaştırıldığında Sırbistan’da yüzde 1555 artış yaşandı. Bu oran Romanya’da yüzde 999, Bulgaristan’da yüzde 483 oldu. Türkiye’nin üzerinde artış gerçekleşmesine rağmen bu ülkelerdeki asgari ücretin satın alma gücü Türkiye’nin aşağısında yer alıyor.

Satın alma gücü paritesi (SGP) ayrıntılı olarak tanımlanmış mal ve hizmet sepetinin farklı ülkelerdeki fiyat oranı olarak tanımlanıyor. Böylece ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıkları giderilmekte ve uluslararası anlamda gerçek fiyat ve hacim karşılaştırmaları yapılabiliyor. Bu pariteden yola çıkarak satın alma gücü standardı hesaplanıyor. Bu standart, ülkeler arası karşılaştırma yapmaya imkan veriyor.

Avrupa’da aylık asgari ücretin en yüksek olduğu ülke Lüksemburg. Bu ülkede brüt asgari ücret 2 bin 71 Euro. İkinci sırada bin 656 Euro ile İrlanda var. Bu ülkeleri Hollanda (1636), Belçika (1594), Almanya (1557), İngiltere (1525) ve Fransa (1521) takip ediyor.

En düşük asgari ücret ise 211 Euro ile Arnavutluk’ta. Bu ülkeyi, Bulgaristan (286), Sırbistan (308), ve Karadağ (331) izliyor. Türkiye bu ülkelerden sonra aylık 422 Euro ile sondan 5. sırada yer alıyor.

(Euronews)

17 Kasım 2019 Pazar

Les Echos: Dedolarizasyon rubleyi güçlendiriyor

Fransız ekonomi gazetesi Les Echos, Rus ekonomisinin dolardan arınmasının rubleyi güçlendirdiğini belirtti.
Fransız ekonomi gazetesi Les Echos, dolar satışının 2018'de yüzde 17 düşüş gösteren rublenin dengelenmesine imkan verdiğini belirterek, bu yılın başından itibaren rublenin dolar karşısında yüzde 7.5 oranında büyüme kaydettiğini yazdı.

Rus basınına Fransız gazetesinde yayınlanan makaleyi yorumlayan finansal piyasalar uzmanı Dmitriy Golubovskiy de "Fransızlar memnun kalmış olabilirler, çünkü Rus ekonomisindeki dolar payı Fransız hükümetinin lehine düştü" ifadelerini kullandı.

Golubovskiy ayrıca, Maliye Bakanlığı’nın doların Ulusal Refah Fonu’ndaki payını azaltmayı amaçladığını da hatırlattı.

Rusya Maliye Bakan Yardımcısı Vladimir Koliçev, jeopolitik riskler nedeniyle 2020 yılında Ulusal Refah Fonun’nda doların payının düşürüleceğini açıklamıştı.

İşte faturanızı yüzde 30 düşürecek önlemler

Kış yaklaşıyor. Doğal gaz kullanımı artacak. Alacağınız küçük önlemlerle hem doğal gaz faturanızda yüzde 30-35 oranında tasarruf sağlayabilir hem de enerji kaynaklarının verimli kullanılmasına destek olabilirsiniz
Bu yıl bir türlü kış gelmek bilmese de geceleri artık daha serin ve soğuk oluyor. Bu yüzden kombiler çalışmaya başladı. Havalar bu şekilde giderse doğal gaz faturası geçen yıla göre daha düşük kalacak. Ancak daha aralık, ocak ve şubat ayları var.

Dolayısıyla hazırlıklı olmakta ve faturaları düşürecek önlemleri bir yere not etmekte fayda var. Alacağınız küçük önlemlerle hem doğal gaz faturanızda yüzde30-35 oranında tasarruf sağlayabilir hem de enerji kaynaklarının verimli kullanılmasına destek olabilirsiniz...

DOĞRU KAPASİTEDE KOMBİ

Kullandığınız kombinin evinizin büyüklüğüne ve radyatör uzunluklarına uygun seçilmesi, doğal gazı verimli kullanabilmeniz açısından büyük önem taşır. İhtiyacınızdan daha büyük ya da daha küçük kapasiteli kombi almak doğal gazın verimli kullanılmasını engelleyebilir.

Ayrıca farklı kombi türleri (hermetik, bacalı, yoğuşmalı ve konvansiyonel kombi gibi) arasından size en uygun olanı tercih ederek en fazla verimi alabilirsiniz

DUVAR, PENCERE YALITIMI

Isı kaybı çoğunlukla çatı, duvar ve pencerelerin ısıyı içeride tutacak özellikte olmamasından kaynaklanır. Oysa çatı, dış duvar yalıtımı (mantolama) ve çift camlı pencere sistemi ile yüzde 30’a varan oranlarda tasarruf sağlayabilirsiniz.

DÜZENLİ OLARAK BAKIM YAPTIRIN

Her yıl kış dönemi öncesinde düzenli olarak kombi bakımının yaptırılması, mevcut problemlerin tespit edilmesi ve varsa onarılması, kombi arızalarından kaynaklı yüksek faturaların da önüne geçer. Isınmanızı merkezi sistemle sağlıyorsanız kazan bakımlarının ihmal edilmediğinden emin olmalısınız.

GECELERİ PERDELERİNİZİ KAPATIN

✘Kombiyi 1 derece düşük sıcaklığa ayarlamanız yüzde 6-7’ye varan oranda doğal gaz tasarrufu yapmanızı sağlar.

✘Radyatörlerinizin arkasına ısı yalıtım levhası yerleştirmek tasarruf etmenize katkı sağlayabilir.

✘Sıcaklığın içeride kalması için geceleri perdelerinizin kapalı olması enerji tasarrufuna katkı sağlar.

✘Pencerelerinizden güneş çekildiği zaman perdelerinizi kapatın.

✘Bazı kombilerde ‘COMFORT’ mod var. Bu mod sürekli sıcak suyu hazır tuttuğundan faturanın artmasınına neden olur, kapatın.

✘Su basınç ayarının “1.5-2 bar” arasında olmasına dikkat edin.

1 DERECE %7 EKONOMİ

✘Radyatörlerinizin üstünü ya da önünü perdeyle kapatmayın; eşya, mobilya veya mermer koymayın. Radyatörlerin örtülmesi yakıt tüketimini yüzde 15 artırır.

✘Evden kısa süreliğine ayrılacağınız zaman kombinizi tamamen kapatmak yerine düşük sıcaklıkta çalıştırın. Aksi takdirde kombiniz yeniden çalıştırıldığında soğumuş evi ısıtabilmek için daha fazla çalışacak ve doğal gaz harcayacaktır.

✘Kış mevsiminde de olsa güneş alan pencerelerinizin perdelerini açarak güneş ışığından faydalanın.

✘Radyatör bağlantı borularını kontrol edin, su sızıntısı varsa onarın.

✘Çamaşırlarınızı oda içinde kurutmayın.

✘Kapı ve pencere kenarlarındaki boşlukları yalıtım bandı veya pencere süngeri ile kaplayın.

✘Kombide verimli kullanım için en uygun konfor sıcaklığı 20-21 derecedir.

SICAKLIK KONTROLÜ

Termostatik, yani sıcaklık ayarlı olarak geliştirilmiş vanalar; sıcak suyun radyatöre geçişini, oda sıcaklığı ayarladığımız değere erişince kapatır. Sonuç olarak sıcak su akışının kesilmesi, kombi ya da kazanların daha az çalışmasını ve yüzde 15’e varan oranlarda doğal gaz tasarrufu sağlar.

AKILLI TERMOSTAT

Ev sistemleri alanında faaliyet gösteren Somfy’den alınan bilgiye göre; evinizin enerji performansını, yaşadığınız bölgenin iklim koşullarını ve alışkanlıklarınızı analiz eden akıllı termostat, evin sıcaklığını hep istediğiniz seviyede tutarken, faturanızı da düşürerek bütçenize destek oluyor. Ayrıca, evinizde açık bir pencere tespit ettiğinde ısıtmayı geçici olarak durdurarak sizi uyarıyor.

BU HESABA DİKKAT!

✘Kış aylarında toplam 1.000 TL doğal gaz faturası ödeyen bir hane, yalıtım ve mantolama ile 300 TL civarında tasarruf sağlayabilir.

✘Ortalama bir hane konfor sıcaklığını 1 derece düşürürse yılda yaklaşık 100 TL’ye varan miktarda tasarruf sağlayabilir.

✘Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) verilerine göre; doğal gazı yakıt olarak tercih eden haneler, yılda ortalama 1.700 TL civarında fatura ödüyor. Doğal gaz ile ısınan haneler, kömür ile ısınan hanelere göre ortalama 1.100 TL, elektrik ile ısınan haneler göre ortalama 4.500 TL, LPG ile ısınan hanelere göre ise ortalama 5.900 TL daha az ısınma bedeli ödüyor.

GÜVENLİĞİNİZ İÇİN BUNLARI YAPIN!

✘Güvenliğiniz için herhangi bir gaz kaçağı olasılığına karşı hava akışını sağlayan havalandırma menfezlerini kesinlikle kapatmayın.

✘Cihazlarınızın periyodik bakımlarını mutlaka yetkili servislerine yaptırın.

✘Doğal gaz tesisatına kendiniz müdahale etmeyin.

✘Elektrik kesildiğinde kombinizi kapatmanız, elektrikler tekrar geldiğinde cihazınızın zarar görmesini önlemeye yardımcı olur.

(Milliyet)

OECD ülkeleri içinde en erken emeklilik yaşı Türkiye'de

Türkiye’de erken emeklilik tartışmaları devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumartesi günü “seçim kaybetsem de yokum” diyerek bu yöndeki talepleri kesin bir dille reddetti.
Türkiye yakın döneme kadar dünyada en erken emeklilik yaşınının uygulandığı ülkelerin başında geliyordu. 1999’da önceki uygulamada kadınlar 20, erkekler 25 yıl sigortalılık ve 5 bin gün prim şartını yerine getirerek emekli olabiliyordu. Erken yaşlarda çalışmaya başlayan kişiler 40 yaşında emekli olabiliyordu.

1999’da yapılan kanun değişikliğiyle bu tarihten sonra sigortalı olanlar için emeklilik yaşı kadınlarda 58’e, erkeklerde ise 60’a yükseldi. 2008 yılında yapılan ikinci değişiklikle de emeklilik yaşı 2036’dan itibaren yeniden kademeli olarak artırılarak kadın ve erkeklerde 2048 yılında 65’te eşitlenecek.

ŞU AN 50'Lİ YAŞLARIN BAŞINDA EMEKLİ OLMAK MÜMKÜN

Ancak şu anda emekliliği gündemde olan kişilerin büyük kısmı 1999’dan önce işe başlayanlar. Türkiye’de bu kişiler için halen 50’li yaşların başlarında emekli olmak mümkün.

OECD bilgileri ise kanun değişikliğinden sonraki uygulamaları içerdiği için Türkiye’de emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde 60 görünüyor. OECD’nin 2016 yılına ait bu verileri esas alındığında Türkiye kadınlar için en erkek emeklilik yaşının uygulandığı ülke. Erkeklerde bu yaş 60. Türkiye erkeklerde Slovenya ve Lüksemburg ile en erken emeklilik yaşını paylaşıyor.

OECD ülkelerinin çok büyük kısmında kadın ve erkeklerde emeklilik yaşı 65. En geç emeklilik yaşı ise 67 ile Norveç’te. Bu yaş kadın ve erkek için de aynı. İzlanda ve İsrail’de de erkekler 67 yaşında emekli olabiliyor.

EN YÜKSEK EMEKLİLİK YAŞI İSKANDİNAV ÜLKELERİNDE

OECD'nin 2016 yılı verilerine göre, İskandinav ülkeleri de yüksek emeklilik yaşı ile dikkat çekiyor. Norveç’te kadın ve erkekler için de 67 yaş geçerli. Diğer İskandinav ülkeleri İsveç, Finlandiya ve Danimarka’da kadınlar da erkekler de 65 yaşında emekli olabiliyor.

Türkiye’de erken emeklilik tartışmaları devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumartesi günü “seçim kaybetsem de yokum” diyerek bu yöndeki talepleri kesin bir dille reddetti. Peki, Türkiye ve dünya ülkelerinde emeklilik yaşı kaç? Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyeleri arasına emeklilik yaşında kaçıncı sırada?

Türkiye yakın döneme kadar dünyada en erken emeklilik yaşınının uygulandığı ülkelerin başında geliyordu. 1999’da önceki uygulamada kadınlar 20, erkekler 25 yıl sigortalılık ve 5 bin gün prim şartını yerine getirerek emekli olabiliyordu. Erken yaşlarda çalışmaya başlayan kişiler 40 yaşında emekli olabiliyordu.

1999’da yapılan kanun değişikliğiyle bu tarihten sonra sigortalı olanlar için emeklilik yaşı kadınlarda 58’e, erkeklerde ise 60’a yükseldi. 2008 yılında yapılan ikinci değişiklikle de emeklilik yaşı 2036’dan itibaren yeniden kademeli olarak artırılarak kadın ve erkeklerde 2048 yılında 65’te eşitlenecek.

ŞU AN 50'Lİ YAŞLARIN BAŞINDA EMEKLİ OLMAK MÜMKÜN

Ancak şu anda emekliliği gündemde olan kişilerin büyük kısmı 1999’dan önce işe başlayanlar. Türkiye’de bu kişiler için halen 50’li yaşların başlarında emekli olmak mümkün.

OECD bilgileri ise kanun değişikliğinden sonraki uygulamaları içerdiği için Türkiye’de emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde 60 görünüyor. OECD’nin 2016 yılına ait bu verileri esas alındığında Türkiye kadınlar için en erkek emeklilik yaşının uygulandığı ülke. Erkeklerde bu yaş 60. Türkiye erkeklerde Slovenya ve Lüksemburg ile en erken emeklilik yaşını paylaşıyor.

OECD ülkelerinin çok büyük kısmında kadın ve erkeklerde emeklilik yaşı 65. En geç emeklilik yaşı ise 67 ile Norveç’te. Bu yaş kadın ve erkek için de aynı. İzlanda ve İsrail’de de erkekler 67 yaşında emekli olabiliyor.

DÜNYA EMEKLİLİK SIRALAMASI: EN İYİ VE EN KÖTÜ ÜLKELER

Türkiye’de emeklilik yaşı yükseldi, 55-64 yaş arası istihdam oranı 10 senede yüzde 28 arttı

EN YÜKSEK EMEKLİLİK YAŞI İSKANDİNAV ÜLKELERİNDE

OECD'nin 2016 yılı verilerine göre, İskandinav ülkeleri de yüksek emeklilik yaşı ile dikkat çekiyor. Norveç’te kadın ve erkekler için de 67 yaş geçerli. Diğer İskandinav ülkeleri İsveç, Finlandiya ve Danimarka’da kadınlar da erkekler de 65 yaşında emekli olabiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumartesi günü yaptığı açıklamada “Niçin erken emeklilik? Ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman emekli olsun ve parasını en güzel şekliyle alsın. Bizim ülkenin başına da bu erken emekliliği dolayanlar maalesef bunun bedelini ödeyecekler ve ödediler" dedi. Erdoğan emeklilik yaşının değiştirilmeyeceğini kesin bir dille şöyle ortaya koydu: “Arkadaşlarıma söylüyorum. Beni bu yola asla teşvik etmeyin. Milletimin zararına olan bir şeye asla yokum. Seçim kaybetsek de yokum. Bütün dünya bizim sistemimizi kendine uyarlamaya çalışıyor, bizdeki bazı köhne zihniyetler sistemi çökertmek için hinlik peşinde koşuyor.”

(Euronews)

İTO: Türkiye için en kötü senaryo geride kalmıştır

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, "Ekonomi yeniden dengelenmeye başladı ve daha da önemlisi, yeniden dengelenme süreci ekonomide bir 'ani duruş'a yol açmadan sağlandı." ifadesini kullandı.
Avdagiç, yazılı açıklamasında, Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cari dengede 57 milyar dolar açıktan 5 milyar dolar fazlaya geçildiğini kaydeden Avdagiç, "Şirketlerin döviz risklerinde sağlıklı bir gerileme sağlandı. Banka dışı şirketler kesiminin döviz açık pozisyonu 40 milyar dolara yakın azalarak, 184 milyar dolara geriledi. Bunlar yapılırken 10 milyar Dolar uzun döviz pozisyonu korundu." ifadelerini kullandı.

Avdagiç, faizlerin 10 puan aşağıya çekildiğini, enflasyonun, yükseldiği yüzde 25 tepe noktasından 8,5’lere gerilediğini ve döviz cephesinde de istikrarlı bir seyre gelindiğini anımsattı.
Ağustos 2018'den itibaren yaşanan "ekonomik" saldırıdan bu yana 15 ayın geride kaldığını anımsatan Avdagiç, "Bu 15 ayda ekonomi yeniden dengelenmeye başladı ve daha da önemlisi, yeniden dengelenme süreci ekonomide bir 'ani duruş'a yol açmadan sağlandı." değerlendirmesinde bulundu.

"2020'DE 2018'İN PERFORMANSINI DA AŞACAK BİR BÜYÜMEYİ GÖRECEĞİZ"

Türkiye ekonomisinin bir toparlanma içinde olduğunu belirten Şekib Avdagiç, şunları kaydetti:

"Yönümüz kesinlikle yukarı doğrudur. Altını çizerek bir daha vurgulamak isterim; Türkiye için en kötü senaryo geride kalmıştır. Yeni Ekonomi Programı tahminlerine göre, ekonomik büyümenin 2018 yılındaki yüzde 2,8 seviyesinden 2019 yılında yüzde 0,5 seviyesine gerilemesi bekleniyor. 2020'de ise 2018'in performansını da aşacak bir büyümeyi göreceğiz."

Üretim ve güven Türkiye’yi uçurur

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Milliyet Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen zirvede, Türk ekonomisinin potansiyeli ve inovasyon fırsatları ele alındı. Zirvede söz alan konuşmacılar, “Üretim ve güven, Türkiye’yi uçurur” mesajında birleşti
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Milliyet Gazetesi işbirliğiyle ‘Ekonomi ve İnovasyon Zirvesi’ düzenlendi. Zirvede, ekonomi ve güncel gelişmelerin yanı sıra, teknoloji ve inovasyon konuları ele alındı. Zirveye konuşmacı olarak katılan Milliyet Ekonomi Yazarları Ali Ağaoğlu ve Zeynep Aktaş'ın söylemleri dikkat çekti.

AĞAOĞLU: APPLE'IN KASASINDA TÜRKİYE'NİN 3 KATI PARA VAR

Yazar Ali Ağaoğlu, küreselleşme ile emek, sermaye, mal ve hizmetin dünyada serbestçe dolaşacağı, genel refahı yukarıya çekeceği ve gelirin herkese yayılacağı vaatlerini hatırlatarak, dünyadaki AVM’lerde işletmelerin yüzde 70’inin uluslararası markalardan oluştuğunu kaydetti. Dünyada 13 trilyon dolar negatif faizli para olduğunu kaydeden Ağaoğlu, “Apple’ın kasasında Türkiye’nin üç katı para var. ABD’de sermaye piyasalarının güçlü olmasının nedeni her üç ayda temettü vermesi ve dünyanın en büyük bono piyasasına sahip olmasıdır” dedi.

Ağaoğlu, ABD’nin kayaç petrolüyle 2020 itibariyle dünyanın en büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı olacağını söyledi. Blockchain’in ciddi değişikliklere yol açacağını ifade eden Ağaoğlu, “Merkezi otorite ve sistemlerin değiştiği, herkesin ortak karar verdiği, verilerin bozulamadığı ya da değiştirilemediği bir yapıya doğru gidiyoruz” dedi.

AKTAŞ: 3.500 TON ALTIN YASTIK ALTINDA

Zeynep Aktaş, 31 Aralık 2018 ile 4 Kasım 2019 verileri baz alındığında en fazla değer kazananın altın olduğunu ve yüzde 26’lık değer artışı yaşadığını söyledi. Aktaş, borsada yüzde 10, dolarda yüzde 7, euro’da ise yüzde 5’lik değer artışı olduğunu söyledi. Aktaş, Türkiye’de son 16 yılda 252.2 ton altın üretildiğini, 2 bin 424 ton altın ithal edildiğine dikkat çekti. Aktaş, “Türkiye’de yastık altında 3 bin 500 ton altın olduğu tahmin ediliyor. Yaklaşık 145 milyar dolar, Türkiye’nin GSYH’nin yüzde 18’i” dedi.


Türk yatırımcısının güven ve istikrar istediğini belirten Aktaş, “Son 10 yılda güvenli limana sığınma ihtiyacı altın ve dolara yatırımın tercih edilmesine neden oldu. Altının 10 yıllık dönemde yüzde 348 getirisi var. Dolar 2018’deki yüzde 30’luk getirisiyle ön plana çıkmaya başladı. Doların değerlenmesi altını da yukarıya çekti” dedi.

İSO 500 şirketlerinde satışlar artarken kârların bu artışı yakalayamadığını söyleyen Aktaş, “Bunun nedeni de dövizdeki artış nedeniyle finansman giderlerinin artması” diye konuştu.

‘Merkez’ beklenti anketine göre, doların 2019 sonunda 6.05, 2020’de 6.35, 2021’de 6.41 olması beklendiğini kaydeden Aktaş, “2020’de faiz ilk yarıda düşük çift haneli devam edecek. Dolarda eğilim yukarı, ivmesi düşük olacak. Şirketlerin finansman giderleri azalacak. Kârlılık artacak, borsaya olumlu yansıyacak. Dengelenme süreci kademeli iyileşmeye dönüşecek” dedi.

5 Kasım 2019 Salı

Başarısızlığından ders çıkaran yatırımcı arıyoruz

Yatırımcılar, daha önce işini batırmış ancak bundan ders almış girişimcilere sıcak bakıyor. Yatırımcılar böyle bir kişinin yatırım alabileceğini vurguladı
GiRiŞiM ekosistemini desteklemek amacıyla ODTÜ Teknokent tarafından düzenlenen Yeni Fikirler Yeni İşler (YFYİ) 2019 etkinliğinde girişimciler projelerini sergilerken yatırımcılarla tanışma şansı yakaladı. 12 girişim sermayesi fonu yöneticisi Numan Numan'ın moderatörlüğünde düzenlenen panele DCP Ventures'tan Fırat Özpınar, GrowthCircuit'tan İlknur İlkyaz Gül ve Collective Spark Atıl Erken katıldı. Deneyimli yatırımcılar girişimcilere önemli tavsiyelerde bulundu. "Daha önceki işini batırmış girişimciye yatırım yapmar mısınız?" şeklindeki soruya, tüm yatırımcılar hatasını iyi analiz edip ders aldıysa mutlaka yatırım yapmayı istediklerini söyledi. Collective Spark kurucusu Atıl Erken, "Girişimcinin daha önce iş batırmış olması eğer doğru dersleri çıkardıysa önemli avantaj. Biz böyle girişimciyi tercih ederiz" diye konuştu.

GİZLİLİK SÖZLEŞMESİ İSTEME
Yatırımcılar ilk görüşmede gizlilik sözleşmesi (NDA) istenmesinin negatif etki yarattığını belirtti. DCP kurucusu Fırat Özpınar "İlk aşamada NDA imzalayan veya iş fikrini anlatmayan girişimcilere yatırım yapmıyoruz. NDA imzalatan girişimci fikre icraatten daha çok önem veriyordur" şeklinde konuştu.

Altına 64,5 milyar liralık yatırım

Yurt içinde gram altının fiyatında ocak-eylül döneminde 2018'in aynı dönemine göre yüzde 14,1'lik yükseliş yaşanırken, altın mevduatları da 64,5 milyar liraya ulaştı.
Küresel büyüme endişeleri, jeopolitik riskler, Brexit, merkez bankalarının para politikaları ve ticaret müzakerelerine ilişkin haber akışının takip edildiği yılın 9 ayında yatırımcılar güvenli liman arayışına girerken, bu durum altına talebin artmasını beraberinde getirdi.

Artan talebin etkisiyle 2018'in ocak-eylül dönemini 231,9 liradan tamamlayan altının gram fiyatı, bu yılın aynı döneminde 267,4 liraya yükseldi. Böylece altının gram fiyatı, geçen bir yıllık süreçte yüzde 14,1 artış kaydetti.

Aynı dönemde dolar/TL, ekonomi yönetiminin aldığı tedbirler ile 6,0507 seviyesinden 5,6489'a geriledi ve yüzde 6,6 değer kaybetti. Döviz kurundaki düşüş de yatırımcıların portföyünde altının ağırlık kazanmasında etkili oldu.

Söz konusu gelişmelerle Türkiye'deki altın hesaplarının TL karşılığında, dolar kurundaki düşüşe karşın önemli bir artış yaşandı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Türkiye'deki altın mevduatları ocak-eylül döneminde 2018'in aynı sürecine kıyasla yüzde 67,3 artarak 64 milyar 519 milyon 441 bin liraya ulaştı. Altın mevduatları, geçen yılın 9 ayında 38 milyar 563 milyon 932 bin lira düzeyinde bulunuyordu. Bu da neredeyse 26 milyar liralık bir artış yaşandığını ortaya koydu.

İstanbul'da 20,6 milyar liralık altın mevduatı var
Türkiye'de, 2019'un 9 ayı itibarıyla en fazla altın mevduatına sahip kent 20 milyar 592 milyon 863 bin lirayla İstanbul oldu. Bu tutar, Türkiye'deki altın mevduatının neredeyse 3'te birinin İstanbul'da bulunduğunu gösterdi.

İstanbul'u 6 milyar 588 milyon 829 bin lirayla Ankara, 3 milyar 543 milyon 700 bin lirayla İzmir ve 2 milyar 281 milyon 481 bin lirayla da Bursa takip etti.

Bu dönemde Konya'da 1 milyar 867 milyon 657 bin liralık, Kocaeli'de 1 milyar 655 milyon 298 bin liralık, Antalya'da 1 milyar 652 milyon 282 bin liralık ve Adana'da 1 milyar 15 milyon 106 bin liralık altın mevduatına yatırım yapıldı. Böylece 8 kentte altın mevduatı tutarının 1 milyar liranın üzerine çıktığı görüldü.

Altın mevduatının en düşük olduğu kentler ise 32 milyon 535 bin lirayla Ardahan, 37 milyon 849 bin lirayla Bayburt, 42 milyon 297 bin lirayla Tunceli, 44 milyon 894 bin lirayla Kilis, 54 milyon 250 bin lirayla Iğdır, 62 milyon 824 bin lirayla Hakkari, 88 milyon 170 bin lirayla Gümüşhane, 88 milyon 973 bin lirayla Kars, 90 milyon 182 bin lirayla Muş ve 103 milyon 504 bin lirayla da Ağrı izledi.

Böylece Türkiye'de en az altın mevduatına sahip 10 kentten 7'sinin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer aldığı görüldü.

Altın mevduatı en fazla Iğdır'da arttı
Altın mevduatının 2019'un ocak-eylül döneminde geçen yılın 9 ayına göre en fazla arttığı kent, yüzde 106,2 ile Iğdır oldu. Iğdır'ın 2018'in eylül sonunda 26 milyon 315 bin lira düzeyinde bulunan altın mevduatı, bu yılın ocak-eylül döneminde 54 milyon 250 bin liraya ulaştı.

Altın mevduatı artışında Iğdır'ı, yüzde 93,6'yla Niğde, yüzde 91,4'le Aksaray, yüzde 90,2'yle Şanlıurfa takip etti.

Söz konusu dönemde altın mevduatının Türkiye'nin tüm kentlerinde artış kaydettiği görüldü.

Demir İpek Yolu’ndan ilk tren Türkiye’de

Çin öncülüğünde 65 ülke ve 3 milyar nüfusu etkileyecek, “Tek Kuşak Tek Yol” projesinin kritik aşaması İstanbul’da tamamlanıyor. Proje kapsamında Çin’den Türkiye’ye gelen tren, 5 Kasım’da Marmaray boğaz tüp geçidinden geçerek Avrupa’ya ulaşacak.
Çin ve Türkiye öncülüğünde 65 ülke ve 3 milyar nüfusu etkileyecek, “Tek Kuşak Tek Yol” projesinin kritik aşaması İstanbul’da tamamlanıyor. Proje kapsamında Çin’den Avrupa’ya, Demir İpek Yolu üzerinden yapılan ilk tren seferi başladı. Türkiye’ye giriş yapan China Railway Express’i, 5 Kasım’da Marmaray boğaz tüp geçidinden geçerek Avrupa’ya ulaşacak. Marmaray’ı kullanan ilk yük treni olacak olan tren, Çin’den yola çıkarak, “Trans-Caspian International Transport Route (TITR)” adı verilen hat üzerinden Türkiye’ye giriş yaptı.

Pekin’den Londra’ya

Tek Kuşak Tek Yol projesi, küresel ticaret dengelerini de değiştirecek. Pekin’den çıkan bir tren kesintisiz olarak Londra’ya ulaşabilecek. Proje, ABD öncülüğündeki Atlantik gücüne de hem jeostratejik hem de ticari olarak önemli bir alternatif oluşturacak. 2049’da tümüyle bitmesi beklenen Tek Kuşak Tek Yol Projesi kapsamındaki orta koridor, tarihi pek Yolu’nun modern versiyonu olarak anılıyor. Projenin hayata geçmesi için Çin ve bölge ülkelerinin 8 trilyon dolarlık yatırım yapması planlanırken, Çin ve Türkiye arasındaki mutabakat uyarınca da ticaret yolları için 40 milyar dolarlık bir bütçe öngörüldü.

Serbest piyasa ekonomisine uyum sağlayan Çin tarafından 2013’te açıklanan proje ile demir ve deniz yolu ulaşım ağı üzerinden geçen Çin malları, diğer Asya ülkeleri ile Avrupa ve Afrika’ya kısa sürede ulaşılabilecek. Türkiye de bu projede konumuyla öne çıkacak. Projede, “orta koridorda” bulunan Türkiye, Pekin ile Londra’yı en uygun maliyetli yoldan birbirine bağlamış olacak. Avrupa’dan da Çin’e hızlı nakliye olanağı sağlayacak olan proje, her iki yöndeki ticarette de nakliye masraflarını önemli ölçüde düşürecek.

Özel konum

Projede demiryolları önemli yük alacak. Bu kapsamda Türkiye üzerinden geçen Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ile entegre olacak Edirne-Kars projesi, Tek Kuşak Tek Yol’un da bir ayağını oluşturacak. “Tek Kuşak Tek Yol” kapsamında Londra’dan Pekin’e ulaşacak tren yolunun önemli bir parçası için yaz aylarında da AB’den Türkiye’ye sağlanan 275 milyon euro’luk rekor hibeyle Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı Projesi’nin imzaları atıldı. Proje kapsamındaki yük taşıma olanağıyla, Avrupa’dan gelen mal ve yükler İstanbul’a girmeden ülke içinde de dağıtılacak. Yine Türkiye’nin dahil olduğu, “Deniz İpek Yolu Projesi” ile de Türkiye’deki limanlara gemilerle de mallar taşınacak. Küresel ekonominin yüzde 30’nu ilgilendiren deniz yolu projesinde Türkiye, Ambarlı üzerinden İpek Yolu’nun Avrupa pazarlarına giriş terminali gibi görev yapacak.

Batıya alternatif Çin sermayesi

“İpek Yolu Ekonomi Kuşağı” ve “Deniz İpek Yolu’nun ana ayaklarını oluşturduğu projenin temel amacı Çin’i Orta Asya, Rusya ve Avrupa’ya karadan, Hint Okyanusu üzerinden de Basra Körfezi ve Akdeniz’e denizden bağlamak. Başta ABD olmak üzere batı merkezli küresel ekonomiye alternatif oluşturması planlanan proje ile Avrasya temelli ulaşım ve ticaret altyapısı kurmak ile Çin ve Asya merkezli ticaret ağı kurulması öngörülüyor. Uluslararası ortakları sahip Çinli Asya Altyapı Yatırım Bankası ve İpek Yolu Fonu tarafından desteklenen proje kapsamında Endonezya, Malezya ve Pakistan gibi gelişmekte olan ülkelere Çin sermayesi taşınarak “kazan-kazan” ve batı sermayesine alternatif oluşturma politikası izlendi. Bu projeleri, Türkiye de olduğu gibi önemli ölçüde ulaştırma projeleri oluşturdu.



Borsa İstanbul’da 04 Kasım 2019 tarihinden itibaren yeni Pazar Yapısı

Borsa İstanbul’da 04 Kasım 2019 tarihinden itibaren yeni Pazar Yapısına Geçecektir.

Bu kapsamda geçerli olan ABCD grup kodları yapısı yürürlükten kaldırılmış oldu.

Bu kapsamda emir limitleri aşağıdaki şekilde çalışacaktır

Yıldız Pazar Grup1 ve Grup2 ile Ana Pazar Grup1 olarak tanımlı hisseler A grubu gibi ,

Ana Pazar Grup2 olarak tanımlı hisseler B grubu gibi ,

GİP , YİP ve POİP pazarında yer alan hisseler ise C grubu gibi

Değerlendirilecektir.

Ana Pazar Grup2 olarak tanımlı hisseler;

1-Açığa satış ve kredili işleme konu olabilecekler,

2-Kredili menkul kıymet alımlarında ve açığa satış işlemlerinde  Öz kaynak olarak kabul edilemeyecekler(teminat oranı sıfır)

Açık takas pozisyonunda % 50 öz kaynak olarak kabul edileceklerdir.(müşterinin hesabında 100.000 liralık B grubu hisse senedi var ise alım limiti maksimum overall*5 limitine göre 250.000 TL olacaktır)

Alıntı:
Belgin Maviş
FinansGündem

https://www.borsagundem.com/yazarlar/fitch-yine-sasirtti-ama-dolar-pek-sasirmadi-yazisi/1447929

SGK’ye 12 yılda bütçeden 1 trilyon liralık transfer

SGK’nin içine düştüğü durumun sürdürülebilir olmadığını kabul eden AKP iktidarı, sağlık harcamalarındaki artışa gerekçe olarak, “hastaların ve hizmeti sunanların en son teknolojiden yararlanmayı istediğini” gösterdi

Sürekli açık veren SGK, adeta bütçeyi “yutuyor.” Kuruma bütçeden son 12 yılda yapılan transferler 1 trilyon liraya dayandı. Bu yılki transferler de eklendiğinde rakamın 1 trilyon lirayı da aşması bekleniyor. Bunun sürdürülebilir olmadığını kabul eden iktidar ise sağlık harcamalarındaki artışa gerekçe olarak, “hastaların ve hizmeti sunanların en son teknolojiden yararlanmayı istediğini” de saydı.

İktidar bu hafta TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmelerine başlanacak olan 2020 bütçesinin gerekçesinde, sağlık ve sosyal güvenlik sistemine de yer verdi. Sağlık harcamalarındaki artış gerekçede tablo halinde yer aldı. Buna göre 2018 yılında 99.6 milyar lira olan sağlık harcamalarının bu yıl 119.8 milyar liraya çıkması bekleniyor. Sağlık harcamalarınının 2020 yılında en az 133.9 milyar liraya ulaşması; 2021’de 146.7 milyar lira, 2022 yılında da 158.4 milyar lira olması öngörülüyor. Gerekçede sağlık harcamalarındaki artışın tüm dünya ülkelerinin karşı karşıya kaldığı bir sorun olduğu savunulurken, şöyle denildi: “Ülkemizde de yaşlanan nüfus, pahalı ve hızlı gelişen teknoloji, gelişen bilgi kaynakları, hastaların ve hizmeti sunanların en son teknolojiden yararlanma isteği, yaşam süresinin uzaması, hizmete kolay ulaşılması ve artan kronik hastalıklar sağlık harcamalarının artmasına neden olmuştur.”

‘SİGORTALI ORANI DENGELENMİYOR’

Gerekçede, sosyal güvenlikteki açığa dikkat çekilirken, “bunun sürdürülebilir olmadığı” da kabul edildi. Bu konuda da şu açıklama yapıldı:“Türkiye’nin genel ekonomik ve sosyal yapısının, sosyal güvenlik sistemi içerisinde sağlanan haklar ile yükümlülüklerin yeterince örtüşmemesi ve aktüeryal dengedeki sıkıntılar, uzun vadeli olarak sürdürülebilir sosyal güvenlik bütçesi oluşturulmasını engellemiş ve sistem uzun bir dönemden beri açık verir bir yapıya bürünmüştür. Sosyal güvenlik sisteminin finansman sorunlarının en önemli sebeplerinden birisi aktif-pasif sigortalı oranının dengelenememesidir.”

Gerekçede, 2007 yılından bu yana SGK’ye bütçeden yapılan transferlere de yer verildi. Tablo, prim gelirlerinin SGK açıklarını kapatmaya yetmediğini, kurumun kendi kendini döndüremediğini, genel bütçenin önemli bir bölümünün SGK’ye aktarıldığını ortaya koydu. 2007-2018 döneminde SGK’ye bütçeden yapılan transferlerin toplamı 1 trilyona dayandı. 12 yılda SGK’ye bütçeden 909.2 milyar lira aktarıldı. 2007 yılında bütçeden SGK’ye yapılan transfer toplamı 33 milyar lirayken, 2018 yılında rakam 148.3 milyar liraya kadar çıktı. Bu yıl aktarılan da eklendiğinde bütçeden SGK’ye yapılan transferlerin 1 trilyon lirayı da aşması bekleniyor.

(Cumhuriyet)

Son aylarda politika faizleri adeta PPK’dan önce kamu bankaları tarafında belirlenir oldu

Milliyet yazarı Ali Ağaoğlu, bugün açıklanacak ekim ayı enflasyon verisinin yeni bir faiz indirimi getirip getirmeyeceğini yazdı. İşte Ağaoğlu'nun yazısı...
Bugün ekim ayı enflasyonu açıklanacak. Geçtiğimiz ekimde yüzde 2.67 artan enflasyon sepetinin bu yılın ekim ayında yüzde 2.00 artması bekleniyor.

Geçtiğimiz yılın ekiminde yüzde 25.24’e kadar yükselmiş, geçtiğimiz ay yüzde 9.26’ya kadar gerilemiş olan TÜFE’nin bu rakam gelecek olur ise yüzde 8.55’e gerilemesi olasılığı var. Geçtiğimiz yılın en yükseğinden sonra bu ekimde bu yılın en düşük enflasyonunu göreceğiz.

Ağustostan bu yana yaşanan “baz etkisine” bu aydan itibaren veda edeceğiz. Zira bu yılın kasım ve aralık ayı hem geçtiğimiz yılın baz etkisinden, hem de son birkaç ayda temel mal ve hizmetlere gelen zamlar nedeniyle yıl sonuna doğru yükselişe geçecek görünüyor.

Hafta içinde TCMB de enflasyon raporunda yıl sonu tahminini yüzde 11.2 - 12.8 bandına (ortalama yüzde 12’ye) revize etmesi bu paralelde bir hamle idi. Önceki hafta PPK’dan gelen 250 baz puanlık indirim, enflasyonda yaşanabilecek düşüşler adına önden yüklemeli bir hamle olsa gerek.
Kredi genişlemesi

Bu ay gelecek faiz indirimi yeni bir faiz indirimini beraberinde getirir mi diye bakıldığında, yüzde 12’lik yıl sonu enflasyon tahminine göre, çok da gerekmiyor. Nihayetinde tasarruf sahibine bir reel getiri vaat edilmeli ki, harcama yerine tasarruf yapsın.

Ancak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Malatya İş Dünyası ile Buluşma” programında yaptığı konuşmada yeni Faiz indirimleri olabileceğini düşündürdü. Bakan konuşmasında, “Kamu bankalarımız 1 Kasım itibariyle rating oranlarına göre yüzde 13 ile yüzde 15.50 aralığında uyguladıkları kurumsal kredi faiz oranlarını 200 baz puan indirerek yüzde 11 ile yüzde 13.50 arasında uygulayacaklar. Bu oranlarla, 2014 yılı nisan ayından bu yana en düşük ticari kredi faiz oranına ulaşmış bulunuyoruz” dedi.

Son aylarda politika faizleri adeta PPK’dan önce kamu bankaları tarafında belirlenir oldu. Kamu bankalarının kredi faizleri 13’lü rakamlara son PPK’dan 2-3 hafta önce inmeye başlamıştı.

Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıklara vereceği faiz oranlarında farklılaşmaya gitmesiyle de, kredi genişleme “çabalarına” özel bankalar da katılmaya başladı. Yıllık kredi faizlerinin geçen hafta yüzde 12’li rakamlara inmeye başladığı görüldü.

Bugün açıklanacak enflasyon verisinde çok da beklenmedik bir yükseliş olmaz ise Bakan Albayrak’ın bahsettiği dört yeni ürün ile kamu bankaları öncülüğünde yeni düşüşleri de görebiliriz.
Bu kredi genişlemesinin nereye kadar sürdürüleceği önümüzdeki günlerde daha da fazla sorgulanır olacaktır.

Fitch’den görünüm iyileştirmesi

Geçtiğimiz haftanın son gününde piyasalar kapandıktan sonra derecelendirme kuruluşu Fitch’den bir değerlendirme geldi. Fitch Türkiye’nin BB- olan kredi notunu aynen korurken, görünümü negatiften, durağana yükseltmiş.

Dış ticaret dengesinin pozitife dönmesi, liranın istikrarlı seyri, ABD tarafından Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılmış olması görünüm iyileşmesinin ardındaki sebepler olarak sıralanmış. Her ne kadar bu sebepler görünümün iyileşmesine katkı sağlamış olsa da notumuzun artmasına yeterli olmamış.

Pozitif haberler

Not artışı için görünümün önce pozitife yükselmesi ve ardından da en azından 9-12 aylık bir bekleme süresi daha geçirmemiz gerekecek.
Kredi notlarını her ne kadar çok önemsemeyen bir tavır sergiliyor olsak da yurt dışı borçlanmalarımız açısından hayli önemli olduklarını kabul etmemiz gerekir. Notlar çok kolay ve çabuk kırılırken, yükselmeleri hayli uzun zaman alabiliyor!

Piyasalarımıza büyük bir etkisi olacağını sanmam. Ancak uzun zamandan bu yana pozitif haberler duymaya muhtaç olan yurt içi piyasalara moral destek sağlayacaktır.

Eğer Fitch görünüm iyileşmesi aşırı pozitif algılanır ise (Borsada boşluklu yükseliş v.b.) buna çok da kanmamakta fayda var. Yine de bu iyimserlikle BIST 100 endeksinde 99.820 (hadi 100 bin diyelim!) hatta 102.700 seviyesine kadar bir yükseliş olsa da 17 Ekim kapanışı olan 94.896 ile 22 Ekim’de görülen 97.171 arasındaki boşluğun bir ara kapanacağını aklınızın bir kenarında bulundurmanızda fayda var!

ECB’de Lagarde devri başlıyor

“Ne gerekiyorsa yaparız!” sözüyle hatırlanacak olan ECB Başkanı Mario Draghi’nin dönemi kapandı, IMF’deki görevini tamamlayan Christine Lagarde görevi devraldı. Aslen hukukçu olan Lagarde’ın bulunduğu pozisyonlardan dolayı ekonomi tarafı değil, politikacı kimliği daha fazla öne çıkacak gibi görünüyor.

IMF’deki görevi sırasında esnek para politikalarını savunmuş birisi olarak ECB nezdinde de parasal genişleme yanlısı bir tutum izlemesi olasılığı yüksek.

Ancak ECB’nin karar organları ve para politikasının karar vericileri arasındaki bölünmüşlük işini biraz daha zorlaştıracaktır. “Alman ekolünün” temsil ettiği sıkı/kontrollü para politikasının uygulanmasının zor olduğu son yıllarda, son toplantıda alınan kararlar doğrultusunda ECB’nin tahvil alımlarının geçici mi yoksa kalıcı mı olacağı konusundaki tercihlerinde Lagarde’ın izleyeceği politikalar konusunda ipuçları ortaya çıkacaktır.

İlk önemli sınav

Bir yandan büyüme ve ‘enflasyon yaratma’ konusunda sıkıntı yaşayan, diğer yandan negatif politika faizinin yarattığı yıpratıcı etkilerle uğraşacak olan Lagarde’ın ne gibi “yaratıcı” olacağını kestirmek için biraz daha zamana ihtiyaç var. İlk önemli sınavını Brexit sırasında ve hemen sonrasında verecek.

Fed ‘bekle - gör’ döneminde!

Geçtiğimiz haftanın önemli olaylarının başında Fed’in faiz kararı vardı. Fed politika faizini yüzde 1.50-1.75 bandına indirdi. Açıklamada daha önceki “komite ekonomik genişlemeyi desteklemek için uygun aksiyon alacaktır ifadesi” yerini “komite verilere uygun değerlendirmede bulunacaktır” söylemine bırakmış durumda. Bu da Fed’in ‘ara dönem düzeltmesinde’ artık “bekle gör” politikasına geçeceği şeklinde yorumlandı.


4 Kasım 2019 Pazartesi

Merkez Bankası dijital para çalışmalarını başlattı

2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda Merkez Bankası’nın blokzincir tabanlı dijital parasının uygulamaya konulacağı bilgisi yer aldı.
"2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı" yayımlandı. Programın açıklanmasıyla beraber birçok yenilik göze çarpıyor.

Programın Mali Piyasalar bölümünde "Reel sektörün finansman ihtiyacına düşük maliyetle cevap verebilen, farklı nitelikteki finansal araçları güvenilir kurumlar aracılığıyla geniş bir yatırımcı tabanına sunabilen ve İstanbul'un cazip bir küresel finans merkezi olma hedefini destekleyen, kurumsal yapısı güçlü bir finansal sektörün oluşturulması temel amaçtır" ifadeleri yer alırken Merkez Bankası'nın dijital parasının uygulamaya alınacağı bilgisi dikkat çekti.

Programda Merkez Bankası'nın blokzincir tabanlı dijital parasının uygulamaya konulacağı ve Anlık Ödeme Sistemi'nin tasarım ve yazılım geliştirme aşamalarının tamamlanacağı, test çalışmalarına başlanacağı bilgisi de yer aldı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) iş birliğini yürüteceği Ödeme Hizmetleri ve Elektronik ParaKuruluşları Birliği'nin kurulacağı da duyuruldu.

Programda, ödeme hizmetleri ve elektronik para kuruluşları birliğinin kurulması kapsamında 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunda değişiklik yapılması çalışmalarının yürütüleceği ifade edildi.

AK Parti kanun teklifi sunmuştu

AK Parti Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve bazı AK Partili milletvekillerinin imzasını taşıyan Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilmişti.

BDDK'nın 6493 Sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamındaki görev ve yetkileri, Merkez Bankası'na devredileceği, Merkez Bankası'nın ödemeler alanındaki yetkili otorite olacağı ifade edilmişti.

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Pelin Yantur konuya dair şunları söyledi:

"Dünyada gittikçe yaygınlaşan dijital para sistemi için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın da bu yönde adım atması ülkemizin küresel bir finans merkezi olması açısından büyük bir anlam taşımaktadır.

Dünyada gelişen ve potansiyeli oldukça yüksek olan blockchain teknolojisinde Türkiye'nin de öncü ülkelerden olması ülkenin orta ve uzun vade hedefleri açısından önemlidir. Dünya ekonomisinin geleceği göz önünde bulundurulduğunda finansal kuruluşların da projenin içerisine dahil edildiği sistem, ülke vizyonu açısından önem arz etmektedir. "

Blockchain yazılımcısı Erkan Kule ise konuya dair şunları söyledi:

"Burada Merkez Bankası'nın dijital parasının gündelik hayatta Bitcoin veya bilinen diğer dijital paralar gibi vatandaşlar arasında transfer edildiği bir dijital para mı yoksa sadece banka veya Finans kuruluşlarının takas veya benzeri finansal işlemleri için kurumsal bazda kullanılacak bir dijital değer mi olacağı çok önemli.

İlk seçenek bir devrim olur. Dünyanın dijitalleşmesine büyük katkı sağlar ve Türkiye bir öncü olur. İkinci seçenek ise ilgili alanda işleri kolaylaştıran bir blockzincir çalışması olacaktır."

(Milliyet)

1 Kasım 2019 Cuma

Konaklama vergisinde tutarlar belli oldu

Turizmcilerin isyan ettiği konaklama vergisi düzenlemesine son şekli verildi
Buna göre, Plan bütçe komisyonuna 6802 sayılı Kanunun 34'üncü maddesi hakkında verilen önerge ile, "Otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart hotel, misafirhane ve kamping gibi konaklama tesisleri ile dağ ve yayla evi gibi kırsal turizm tesislerinde verilen geceleme hizmeti konaklama vergisine tabidir" şeklinde değişiklik yapılması talep edildi.

Plan bütçe komisyonuna verilen önergede en yüksek vergi tutarı kişi başına gecelik 18 TL olarak yer aldı.