25 Kasım 2020 Çarşamba

Faizde 2018’i bir kez daha mı yaşayacağız?

 ✔ 1 Haziran 2018; görünür faiz yüzde 8'den bir hamlede yüzde 16.50'ye çıkarıldı ama bu operasyon kur artışını durduramadı. Çünkü fiili faiz zaten yüzde 16.50'ydi.Faiz daha sonra iki hamlede yüzde 24'e yükseltildi.


✔ 19 Kasım 2020, görünür faiz yüzde 10.25'ten yüzde 15'e çıkarıldı ama bu operasyon da kur üstündeki baskıyı hafifletmedi. Çünkü fiili faiz zaten yüzde 14.87'ydi.


✔ İki yıl sonra aynı operasyonu yapıp farklı sonuç bekliyoruz!


Merkez Bankası’nın faizi ne kadar artırdığı 30 Ekim’de İzmir’i de etkileyen depremin büyüklüğü gibi oldu. Dünyadaki çeşitli ölçüm merkezleri bir yana, bizim Kandilli Rasathanemiz bile depremin büyüklüğünü 6.9 olarak ilan ederken, kimin ölçümüdür bilinmez birileri 6.6’da ısrar etti ve etmeye de devam ediyor.


Merkez Bankası’nın 19 Kasım’daki faiz artışında da durum böyle; ama depremin büyüklüğünden farklı olarak bu kez ısrarla oranın daha fazla olduğu savunuluyor.


Kağıt üstünde kalan, uygulanmayan ve hiçbir işlevi olmayan faiz 4.75 puan artırıldı, doğru; ama gerçek artış daha önce de yazdık, yalnızca 0.13 puan.


Birileri 4.75’te ısrar etsin, biz 0.13 diyelim; bunun çok da yok. Depremin büyüklüğünün 6.6 ya da 6.9 olmasının da bir öneminin bulunmadığı gibi... Önemli olan sonuç. Ayda bebek annesiz kaldı mı, anneler evlatlarını yitirdi mi, siz ona bakın. Depremin büyüklüğü ister 3 olsun, ister 4. Sonuç önemli sonuç!




ARTIŞ 4.75 PUANSA KARŞILIĞI NİYE ALINAMADI?


Dövizin o hızlı gerilemesi; doların 8.50’lerden 7.60’lara, euronun 10’lardan 9’lara düşmesi daha faiz artırılmadan gerçekleşmişti, önce bunu kabul edelim. O iki kilit noktadaki görev değişimiydi temel etken. Sanıldı ki ekonomi politikasında köklü değişiklikler olacak. Eş zamanlı olarak bir de hukuk reformu gibi ne anlama geldiği muğlak da olsa bir takım yeni sayılabilecek vaatler de dile getirilince kur biraz daha geriledi.


Peki şimdi hangi noktadayız?


Hadi faizin 4.75 puan artırıldığını kabul edelim. Yüzde 10.25’ten yüzde 15.00’e... Yüzdenin yüzdesini almak pek doğru değilse de neredeyse yarı yarıya bir artış.


Faiz bu kadar artırılınca döviz niye tepesine balyoz yemiş gibi yere serilmedi? Üstelik önceki hafta yabancı çıkışı durmuş ve 900 milyon doların üstünde giriş yaşanmışken...


Geçelim siyasi etkenleri, geçelim genel güvensizliğin yok olmadığı gerçeğini...


19 Kasım kararının siyaset ve genel güvensizlik ortamına baskın gelebilmesi için gerçekten faiz artırımı yapılması gerekirdi. Kabul edelim artık, 19 Kasım’da o günkü ortalama fonlama maliyeti olan yüzde 14.87’nin bir tık bile sayılmayacak kadar üstüne ancak çıkıldı.


TARİH GİBİ FAİZ KARARLARI DA TEKERRÜRDEN İBARET Mİ?


Gelin sizi iki yıl önceye, 2018’in mayısına götürelim...


Merkez Bankası piyasayı tümüyle geç likidite penceresinden fonluyor. Dolar mayısa 4.04’ten başlıyor ve bir ara daha ay bitmeden 4.85’e ulaşıyor. Müthiş bir artış var. Bunun üstüne GLP faizi, yani ortalama fonlama maliyeti yüzde 13.50’den yüzde 16.50’ye yükseltiliyor.


Merkez Bankası 1 Haziran’dan geçerli olmak üzere tüm faizleri GLP düzeyine, yüzde 16.50’e çekiyor. TL’nin ateşi biraz olsun düşüyor. (Doların değil, TL’nin ateşi düşüyor; çünkü hasta olan TL!)


Ne var ki bünye zayıf, 8 Haziran’da faizler bir kez daha yükseltiliyor. Fonlamada ağırlık artık gecelik faizde.


Ve tarihi bir hata yapılıyor; faiz 8 Haziran’dan 13 Eylül’e kadar sabit tutuluyor.


Türkiye rahip krizinin kıskacında. Kur tırmanıyor, Merkez Bankası seyrediyor ve dolar 7 lirayı aşıyor. (Tablodaki kur Merkez Bankası’nın günlük ortalamasından oluşturuldu, anlık şekilde 7 liranın geçilmesi bu yüzden görünmüyor.)


14 Eylül’den geçerli olmak üzere politika faizinin 6.25 puan artırılması ve fonlamada bu kanala dönülmesi kaçınılmaz oluyor. Bu operasyonla birlikte kur belirgin şekilde aşağı geliyor.


1 HAZİRAN 2018-19 KASIM 2020; İKİZ KARDEŞ!


1 Haziran 2018’de ne olduğuna dikkatle bakmak gerek. Haftalık repo ihale faizi yüzde 8’den tam yüzde 16.50’ye çıkarılmış.


Peki ortalama fonlama ne kadar artmış; sıfır! Çünkü Merkez Bankası kağıt üstündeki faizi ortalama fonlama düzeyine çekmiş.


Bu operasyon, içinde bulunduğumuz günlerle ilgili bir çağrışım yapıyor değil mi...


19 Kasım’da da aynısı yapılmadı mı. Haftalık repo ihale faizi ortalama fonlama düzeyine çekildi. Yapılan 1 Haziran 2018’dekiyle neredeyse aynı.


Ama bakın 1 Haziran 2018’deki bu operasyon işe yaramamış ve sonrasında faizi iki hamlede yüzde 16.50’den yüzde 24’e çıkarmak gerekmişti.


Merkez Bankası bu oranları ve iki yıl önce yaşananları bilmiyor olabilir mi? Öyleyse iki yıl sonra niye aynı operasyonu yapıp farklı sonuç bekliyoruz; bunu anlayabilen varsa bize de anlatsın!




Alıntı:

https://www.dunya.com/kose-yazisi/faizde-2018i-bir-kez-daha-mi-yasayacagiz/601329


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder